33. BÖLÜM / SÖZ VERİYORUM

174 17 80
                                    

MERHABA CANLARIM BİR GÜN ARA İLE YENİ BÖLÜM İLE GELDİM. SİZİ BİRAZCIK BEKLETTİM AMA KUSURA BAKMAYIN.
GERÇEKTEN DE ÇOK HASTAYDIM VE YENİ BÖLÜM YAZMAKTA ZORLANDIM. AMA BİRAZ KENDİME GELDİKTEN SONRA HEMEN YENİ BÖLÜM YAZDIM. UMARIM BU BÖLÜMÜ SEVERSİNİZ İYİ OKUMALAR.❤️

"İmkansız diye bir şey yok, imkansızlığı yaratan biziz. ~SAVAŞ BARUTÇU ~(Alıntı)

MEDYADA ASLI VE SAVAŞ VAR. (ASSA) Yani öyle sanalım benzemiyorlar ama ne yapalım. AYY ÇOK TUHAF OLDU ASSA🤭🤭

33. BÖLÜM

SAVAŞ'IN ANLATIMINDAN

Umudun olduğu yerde mucizeler çiçek açar derler. Şu an bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlıyorum. Bugün yaşananlar bu sözün doğruluğunun kanıtıydı.

Derin bir nefes alıp Poyraz'ın omzunu sıktım. Arslan, Ezgi ile gitmişti. Ben ve Poyraz kalmıştık. Belki de yalnız kalmamız bizim için iyiydi. Biraz konuşabilirdik. Bugüne kadar tanımadığım kardeşimi belki tanıma fırsatım olurdu.
"Eee şu can sıkıcı abi kardeş konuşmalarından birini yapmaya ne dersin Poyraz?"
Poyraz yüzünü ekşitip ellerini havaya kaldırdı.
"Tamam. Gerçi yok desem bir şey değişeceğini sanmıyorum."
"Hadi ama bence konuşmamız gerektiğini sen de iyi biliyorsun. Hem hayır desen üstelemem."
"Öyle mi? Tamam o zaman şu sıkıcı kardeş konuşmasını sonra yapsak ne dersin? Benim acilen Güneş'i görmem gerek."
Elimi omzuna koyup birazcık sıktım. Poyraz acı ile bağırdı. Çok sıkmamıştım.
" Kaçmak yok. Sadece iki dakika konuşalım."
"Lan puşt omzumu çürüttün."
"Sen bana az önce puşt mu dedin? Yoksa ben mi yanlış duydum."
Poyraz ne dediğinin farkına varıp sertçe yutkundu.
"Yok ya sen yanlış duymuşsundur."
"Kesin öyledir? Her neyse buraya gel."
Kendime çekip saçlarını karıştırdım.
"Lan ben çocuk muyum. Bu ne?"
"Ne var lan sevdik işte? Yoksa yumruk mu atayım?"
"Yok sağ ol abi ben almayayım. Lan o nasıl yumruk atmak. Aklım gidiyor sen yumruk atınca."
Kahkaha atıp kolumu omzuna attım.
"Hadi ya demek aklın gidiyor tekrar ister misin?"
"Yok ben almayayım. Neyse hadi konuşalım."
"Tamam." dedim ve arkamdaki arabaya yaslanıp kollarımı birbirine bağladım.
Poyraz bana bakıp dalga geçti.
"Adamın her hareketi cool."
Gülüp önüme döndüm.
"Tabii ki de sonuçta ben Savaş Barutçu'yum."
"Hadi lan oradan. Savaş Barutçu'ymuş. Kıçımın Savaş Barutçu'su."
"Bana bak. Kardeş falan demem vallaha döverim."
"Pardon ya tamam. Hemen iki kelimeden biri zaten dövmek, yumruk atmak. Tabii alıştın bana yumruk atmaya."
Kahkaha atıp güldüm.
"Vallaha alıştım ne diyeyim."

İkimiz de birbirimize bakıp güldük. Sanki iki küçük kardeş kavga ediyorduk.
"Oğlum biz ne saçmalıyoruz?"
"Bilmiyorum abi. Ama böyle olmayı sevdim."
"Bende"
Başımı kaldırıp masmavi gökyüzüne baktım. Mart ayının sonlarındaydık. Hava oldukça güzel görünüyordu. Tam bir bahar havası.
"Eee anlat bakalım Güneş ile nasıl tanıştın."
Çok merak ediyordum aralarındaki ilişkiyi. Ebru'nun anlattıklarından sonra daha çok merak etmiştim. Benim konuşmam ile bana baktı ve ardından başını önüne çevirdi. Uzunca karşıdaki ağaçlarla dolu evlere baktı.
"Güneş'i ilk hastane de gördüm. Kızıl saçı ve mavi gözü ile o kadar güzeldi ki anlatamam. Güneş bana annem yani annem di. Her neyse işte. Onun hakkında bilgi veriyordu. Ama ben sadece ona odaklanmış bakıyordum. Sonra onu görmek için sürekli hastaneye gittim."
Güldü ve bana baktı.
" O kadar çok gitmiştim ki artık benden sıkılmıştı. Sonra Güneş'e açıldım onu sevdiğimi söyledim ve yemek yemeyi teklif ettim."
"Lan kıza sevdiğini söyleyip yemek yemeye mi götürdün?"
"Evet ne var bunda?"
Kahkaha atıp omzuna küçük bir yumruk attım.
"Abi ayıp oluyor ama bak kaç oldu yumruk atman."
"Hak ettin oğlum. Sus da anlat."
"Off tamam be. Neyse işte yemek yedi konuştuk ve birçok ortak noktamız olduğunu anladık. O yemekte sevgili olarak ayrıldık. Tam bir yıl çıktık. Birinci yılımızda ona küçük bir sürpriz hazırlayıp evlenme teklifi etmek istedim ama o bana çok güzel bir sürpriz yaptı. Bana hamile olduğunu söyledi."
Ellerini saçlarına götürdü ve arabanın tekerine ayağı ile tekme attı.

SİYAH PAPATYAM [DÜZENLENİYOR‼️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin