"Geçmiş olsun Bay Andersson."
Madison Nick'i tekerlekli sandalyeyle oturma odasından içeri sokarken Romano ultra mini hizmetçi üniformasıyla girişte onları hazır bekliyordu.
"Haberi duyunca sizin için ne kadar endişelendiğimi tahmin edemezsiniz."
"Seni çıplak yerine alçılı bir bacakla fantezilerine malzeme etmesi zor olacağı içindir." diye mırıldandı Madison. Nick gülüşünü öksürüğünün altında gizlemeye çalıştı.
"İyi misiniz Bay Andersson?" Rus hizmetçi telaşla yanına koştu.
"İyiyim. Teşekkürler Mano."
"Sadece ciğerlerine biraz toz kaçtı Mano. Endişelenecek bir şey yok."
Nick'in nazikçe gülümsemesine karşılık Romano hayranlıkla iç geçirince Madison gözlerini devirdi.
"Sizin için güzel bir bitki çayı hazırlamamı ister misiniz?"
Genç adam hızla yüzünü buruşturdu. "Bitki çayı mı? Aslına bakarsan..."
Madison, "Bitki çayı harika bir fikir." diyerek hızla araya girdi.
"Hey! Burada hasta olan benim." Nick kızmış gibi döndü. "Bir ayrıcalığım olmalı."
"Var zaten." diyen genç kadın ona tatlılıkla gülümsüyordu.
Corine, Troy ve Bianca hemen arkalarından içeri girmişlerdi.
Bianca çaktırmadan Troy'un yanına yanaştı ve kulağına eğilip, "Seninle konuşmamız gerek." diye fısıldadı. Ardından şaşıran adamın cevap vermesine fırsat tanımadan , "Hemen." diye ekledi ve parke zeminde tıkırtılar çıkararak yürümeye devam etti.
"Sen dinlenirken çalışma odanda ufak bir işim var Nick."
"Keyfine bak anne."
Nick Madison ile tartışmaya devam ederken, Bianca ve Troy'un arasındaki gerginliği tek fark eden Corine'di. Bu yüzden ikili odadan ayrıldıktan sonra çaktırmadan peşlerinden gitti.
B.B. çalışma odasına girip doğruca masaya doğru yürümüştü. Troy'un ayakları ise geri geri gidiyordu. Daha küçük yaşlardan itibaren bu kadından ödü koptuğunu şimdi bile kendine itiraf ediyordu.
Kadının oyunculuğuna diyecek lafı yoktu. O ve Nick'in filmlerine tek kelimeyle bayılıyordu. Fakat Bayan Brooklyn'de onu tedirgin eden, bakışlarından bile ürpermesini sağlayan bir şeyler vardı. Belki de sebebi kadının fazla dominant olmasıydı.
"Benimle hangi konuda konuşmak istiyordunuz Bayan Brooklyn?"
"Kapıyı kapat Troy!"
Troy kadının kullandığı sert tutumdan hoşlanmasa da denileni hemen yaptı. Fakat kapattığı kapının yakınında durmaya devam etti.
"Düşünüyordum da..." diye başladı Bianca, bakışlarını pencereden dışarı dikmişti. Ne düşündüğünü tanrı bilirdi.
Troy ise o sırada kadının üzerindeki kemik rengi elbisede ütü izi dışında tek bir çizgi görünmediğini düşünüyordu. Bianca Brooklyn işi kadar şıklığına da önem veren bir kadındı ve daima iki dirhem bir çekirdek giyinirdi. Kıyafetinin kusursuzluğunu şu anda parmaklarıyla oynayıp durduğu boynundaki tek sıra inci kolyeyle tamamlamıştı.
"... Neden burada olduğunu bir türlü anlayamıyorum?"
"Los Angeles'ta mı?"
"Nickholas'ın yanında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)
General FictionBir SageTaylors Romanı... Yakışıklılığını ve çapkınlığını babasından, özel yeteneklerini ve küstahlığını ise annesinden almış olan Nickholas Andersson; Hollywood'un paparazzileri gibi, en ünlü film şirketlerinin de peşinden koştuğu genç aktörlerden...