31.Bölüm

6K 642 545
                                    

YENİ BİR BÖLÜMDEN DAHA HERKESE MERHABA
BU BÖLÜM İTHAFIM DEĞERLİ @sengul19731973 E GELSİN. CANIM GÜZEL YORUMLARIN VE SICACIK SOHBETİN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
🤗❤️🙏
İYİ Kİ VARSIN


"Kimse var mı? Baba? Evde misin?"

Genç adam sırt çantasını antrede bırakıp, anahtarlarını girişteki çanağın içine attı. "Hey?"

Salona açılan kısa holü geçer geçmez içerideki ağır koku yüzüne çarpınca neredeyse midesi ağzından çıkacaktı.

Evin içine kül tablası, alkol ve ağır ter kokusu hâkimdi. Üstelik pis ve dağınıktı. Babasına ait kıyafetler koltukta ve yerlerde rastgele saçılmıştı. Televizyon hâlâ açıktı.

Cips paketleri ve bir kaç dondurma kutusunu teperek ilerledi. Perdeler kapalıydı. Bu da günlerdir evin güneş görmediğinin ve havalandırılmadığına kanıtıydı.

Troy perdeleri çekip camları açarak temiz havanın içeriye dolmasını sağladı. On beş saatlik uçak yolculuğundan sonra bundan daha iyi bir karşılama bekliyordu doğrusu. Üstelik jet-lakın etkisini henüz üzerinden atamamıştı.

Merdivenlerden üst kata doğru bir kez daha seslendi. Cevap olarak birisi bir şeyi devirdi.

Bir kapıdan geçerek mutfağa yürüdüğü sırada ayak seslerinin oradan oraya koşuşturmasını duymuştu. Birisi yukarıda dolanıyor, sürekli bir şeylere çarpıp duruyordu.

Troy başını sallayıp salondan daha kötü durumda olan mutfağın halini görünce iç geçirdi. Ellerini beline dayamıştı.

Yüce tanrım, buradan bir dinozor sürüsü geçmiş olmalı.

Lavabo ve tezgah bulaşık doluydu. Ocakta yanmış bir ızgara tavası vardı, ocak ve çaydanlık ise yağdan görünmüyordu.

Gidip buzdolabını açtı. Elbette içinde yenecek doğru düzgün sağlık bir şeyler bulamayacaktı. Babası yemek pişirmekten ne anları ki? Günler evvel alınan hazır gıdalar da ya bozulmuş ya da kokmuştu. Şimdi bunların hepsinin atılması, tezgahın ve bulaşıkların yıkanması, kısacası evin mikroplardan arındırılması gerekiyordu. Salonu da elden geçirmeliydi. Üst katta neler olduğunu ise Tanrı bilirdi.

Bir gürültü daha işitince buzdolabının kapağını sertçe kapattı.
Bu karmaşayla şimdi uğraşamayacaktı.

Geri dönüp merdivenlerden çıktı. Tam babasının yatak odasının kapısını açmak üzereydi ki, içeriden telaşlı bir kadın dışarı fırladı. Kadın yapay sarışınlardandı. Gözünde takma kirpikler vardı. Uzun boylu ama zayıftı. Muhtemelen kırıklarını sonlarındaydı ancak yaptığı ağır makyaj yüzünden daha yaşlı gösteriyordu. Onu görür görmez gözleri koskocaman açıldı.

"Merhaba. Sende kimsin?"

"Bende aynı soruyu sana soracaktım. Adım Troy."

"Ah merhaba. Yakışıklı çocukmuşsun. Koca Adam senden çok bahsetti. Şu okul takımındaki resimlerini, hatta yıllığın için yazılan yazıları bile gösterdi. Kumsaldaki bazı resimlerini gördüm. Demek boş zamanlarında sörf yapıyorsun. Yine de çıplak yüzmemelisin. Kadınların akıllarını kaçırmalarına neden olabilirsin."

"Çıplak yüzmek mi? Ama o fotoğraflar... Unut gitsin."

"İşte o biraz zor. Neyse. Ama itiraf etmeliyim fotoğraflarından çok daha iyiymişsin."

Kadın gömleğinin düğmelerini iliklemeye çalışırken Troy sabır dileyerek ona bakmamaya çalıştı. Mini parlak eteği uykularını zar zor kapatıyordu. Ve Tanrı aşkına, babası bir yabancıya yarı çıplak fotoğraflarını mı göstermişti?

YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin