BU BÖLÜM İTHAFIM SEVGİLİ geraim E GELSİN. CANIM UZUN ZAMANDIR DESTEĞİN VE GÜZEL YORUMLARINLA YOLUMA DEVAM EDİYORUM. YOLCULUĞUM BOYUNCA YANIMDA OLDUĞUN İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
🤗❤️🙏
Adam uzun boylu ve heybetliydi. Nick bu yüzü daha önce ekranlarda sıkça görmüş olmasına rağmen şimdi daha farklı bir açıdan inceliyordu. Aralarına kır serpiştirilmiş saçları gür ve sıktı. Kaşları muntazam ve birbirine yakındı. Yakışıklı yüzünde yılların verdiği izleri gizlemeyi ustalıkla başarmıştı. Bu yüzden yaşını belli etmiyordu ancak Nick onun ellilerinin sonlarında olduğunu tahmin ediyordu. Yüzünde ekranda göründüğünden daha fazla çizgi ve daha az neşe vardı. Ve gözleri, Madison'ınkilerin tıpatıp aynısıydı. Onun Madison'ın babası olduğunu bilmeyen biri bile, ikisi yan yana geldiğinde aradaki bağlantıyı bir bakışta çözerdi.
"Senin burada ne işin var?"
Madison hırlayarak adama doğru atılınca Nick koluyla onu engelledi. "Sakin ol Madison."
"Sakin filan olamam. Onun burada olmaması gerekiyor." Babasıyla yüzleşmek için dönerken çenesini sıktı. "Hemen git buradan."
"Mary'yi görmek için geldim. Merak etme, sonra hemen gideceğim." Harry kederli gözlerini cam duvarın ardında yatan kadına dikti. "O nasıl?"
"Seni neden ilgilendiriyor? Ve neden şimdi?"
"Böyle yapma Maddie. O bir zamanlar benim karımdı."
"Sence de bunu hatırlamak için yirmi yıl kadar geç kalmadın mı?"
Adam başını çevirdi ancak Madison'ın gözlerine bakamadı. "Belki haklısın. Ama yine de eski zamanların hatırına onu merak ettiğim için beni suçlayamazsın. Az önce neler oldu? Barry telefonda beyninde bir hasar olduğundan bahsetti."
"Ah tabi ya." Madison sabır dilercesine gözlerini tavana kaldırdı. "Sana o haber verdi değil mi? Aşağılık herif. Onu öldüreceğim. Hastane masrafları yüzünden ödü patlamış olmalı. Bak, endişelenmene gerek yok tamam mı? Masrafları karşılamanın bir yolunu bulurum. Her zaman buldum. Sana ihtiyacımız yok. Şimdi defol git buradan."
"Maddie!" Harry kızından işittiği azar yüzünden içerlemiş gibiydi.
Nick, baba ve kız arasında hızla tırmanan gerilimden rahatsız olduğu için yerinde kıpırdandı. Bir anlığına onları baş başa bırakmanın doğru olup olmayacağını düşündü. Fakat hemen sonra Madison'ı bu haldeyken yalnız bırakmamaya karar verdi . Sevgilisi her an babasını parçalamaya hazır gibiydi.
"Biraz sakinleşir misin lütfen?" diye kulağına fısıldayarak onu kendine doğru çekti. Sırtı göğsüne yaslanan Madison'ın omuzlarındaki gerilimin biraz olsun azaldığını görünce doğru bir karar verdiğini hissetti. "Şöyle geçip oturmaya ne dersiniz? Bay Gold? Madison?"
Madison omuzlarını silkeleyerek tutuşundan hızla kurtuldu. "Oturmak filan istemiyorum. Onun buradan gitmesini istiyorum. Hemen."
"Mary'nin iyi olduğunu görene dek hiç bir yere gitmiyorum." diyerek çıkıştı babası. Çelik gibi sert ve kararlı bakışları kızının üzerindeydi.
Madison bu meydan okuma karşısında tam çenesini havaya kaldırmış bir şeyler söylemek üzereydi ki, Doktor Abel yanlarına geldi. Madison'ın ruh hali bir anda korkmuş ve kırılgan bir hal alınca Nick'in içi acıdı.
"Bay Abel, annem nasıl?"
"Küçük bir krizdi, neyse ki atlattı. Şimdilik durumu iyi."
"Merhaba, ben Harrison Gold. Bayan Mercedes Goldberg'in kocasıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)
General FictionBir SageTaylors Romanı... Yakışıklılığını ve çapkınlığını babasından, özel yeteneklerini ve küstahlığını ise annesinden almış olan Nickholas Andersson; Hollywood'un paparazzileri gibi, en ünlü film şirketlerinin de peşinden koştuğu genç aktörlerden...