"Maddie, bekle!"
Gena yanına yaklaşırken Madison adımlarını yavaşlattı.
"Nihayet seni yakalayabildim. Konuşmamız gerekiyor."
"Hangi konuda?"
"Gece geldiğini duymadım. Sabah da erkenden kalkıp gitmişsin. Neden bizi beklemedin?"
"Çalışmam gerekiyordu Gena. Az önce lanet olası, kötü giden bir toplantıdan çıktım ve acilen kahve içmem lazım."
"Ben de o toplantıdaydım unuttun mu? Eğer takıldığın buysa, bence gayet iyi gittin."
"İyi mi?" Madison duraksayıp arkadaşına hayretle baktı. "İyi filan değildim. Pedro'nun dediklerini duymadın mı? Eğer o işi almak istiyorsak daha yaratıcı olmamız gerekiyor."
Bir sekreter masasının yanından geçerken, ufak tefek bir sarışına, "Anita! "diye seslenerek masasına bir kâğıt bıraktı.
"Şu listedeki okulları bana araştırıp adreslerini bulabilir misin? Ve bir de anket için uygun sınıflardan bir kaçını ayarlamak için müdürleriyle görüşmemizi sağla."
Sarışın kadın listeyi inceledikten sonra, "Sorun değil Maddie. "dedi." Yarım saat içinde masanda bil. Müdürlerle görüşüp randevularını da bizzat ayarlarım."
"Harika. Sana borçlandım."
"Bir öğle yemeğiyle halledilmeyecek bir şey değil."
Kadın göz kırptı. Madison gülümsedi ve kahve makinelerinin olduğu köşeye doğru yürümeye devam etti.
"Bu gülüşü biliyorum," diyerek peşinden koşturmaya devam etti Gena. Ayağındaki yüksek topuklularla ne kadar koşturabilirse tabi. Bu gün yine harika bir mini etek ve havalı bir büstiyer giydiği kimsenin dikkatinden kaçmamıştı.
"Sahi mi? Belki bana da anlatmak istersin."
"Tanrım evet biliyordum, sen kızgınsın."
Bu bir soruydu ve Madison'ın bu sabah cevap vermeye pek niyeti olmadığı sorular listesinin en başındaydı. Sahte bir tebessümle karton bardağına kahve doldurmadan önce kucağındaki dosyaları yanındaki küçük masaya bıraktı.
"Bunu da nereden çıkardın?"
"Oh, hemde gerçekten sinirlisin. Eğer ortalıkta Energizer tavşanı gibi dolaşmaya ve inkâra başladıysan ciddi bir problemimiz var demektir."
İç geçiren Madison sert kahvesinden bir yudum aldıktan sonra kendine ait cam bölmeye doğru yürümeye devam etti. Gena da peşindeydi.
"Ne yani? Beni görmezden gelmeye devam mı edeceksin? Ne zamana kadar peki?"
"Ne söylememi beklediğini inan anlamıyorum Gena. Dünya kadar işim var ve izin verirsen hemen başlamak istiyorum."
"Anlatmadan olmaz! Ben senin arkadaşınım. Benden saklayamazsın."
"Ah lütfen. Arkadaşlık kartını ortaya atmanın hiç sırası değil şimdi."
Madison onu görmezden gelerek masasının başına geçip bilgisayarını açtı ve giriş kodunu tuşladı.
Gena kalçasını masasına dayamış, ona dik dik bakmaya devam ederken nasıl çalışacağını düşünüyordu.
"Tamam, madem sen anlatmak istemiyorsun. O halde, bende tahmin oyununu oynarım."
"Bay Pedro'nun sana mesai saatleri içerisinde oyun oynayasın diye maaş vermeye hevesli olduğunu hiç sanmıyorum."
"Bak işte, gördün mü? Yine aynı şeyi yapıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)
General FictionBir SageTaylors Romanı... Yakışıklılığını ve çapkınlığını babasından, özel yeteneklerini ve küstahlığını ise annesinden almış olan Nickholas Andersson; Hollywood'un paparazzileri gibi, en ünlü film şirketlerinin de peşinden koştuğu genç aktörlerden...