"Şu kısmın biraz daha düzleşmesi gerekiyor sanki."
Madison fön makinesini Corine'in gösterdiği yere tuttu.
"Böyle daha iyi mi?"
"Evet, daha iyi. Teşekkürler."
"Dün seninle pek konuşma fırsatımız olmadı Corine. Bana Troy ile aranızda neler geçtiğini anlatmayacak mısın?"
"Dün demişken, sana dün harika bir iş çıkardığını söylemiş miydim? Magazincilerle başa çıkışını televizyondan tekrar tekrar izledim. Resmen dehşet içindeyim Mad. Muhabirleri afallattın. Özellikle şu kendini beğenmiş olan kadın, neydi adı? Daisy mi? Kadın resmen neye uğradığını şaşırdı. Neden bilmiyorum ama bana onu güzelce bir paylamışsın gibi bir his var içimde. Günün birinde iyi bir muhabir olursam bana hatırlat da seninle pek dalaşmayayım. "
"Bırak şimdi Daisy'i. Bana Troy'dan bahset."
Kız kardeşi nefesini sesli bir şekilde dışarı üfledi.
"Anlatacak pek bir şey yok aslında. Amber beni ezmeye kalkıştığı sırada oradaydı ve beni ezilmekten kurtardı."
"Üzerine atlayarak mı?"
"Hayır. Daha çok ben onun üstündeydim sanırım, ama halinden şikâyetçi görünmüyordu."
"Eminim öyledir."
"Efendim?"
"Hepsi bu kadar mı?"
"Başka ne olabilir ki?"
Madison aynada genç kızla göz göze geldi. Corine hafiften kızarmış gibiydi.
"Bir de bana şey dedi."
"Ne?"
"Of Maddie. Sadece bana güzel olduğumu söyledi."
"Hiç bir fırsatı kaçırmayacağını bilmeliydim. Nedense daha fazlası olduğuna dair kötü bir his var içimde."
"Asla peşini bırakmayacaksın değil mi? Evet bana güzel olduğumu söyledi. Hatta göğüslerimin de gözlerim kadar güzel olduğunu ve onların altında seve seve can verebileceğini. O çatlak kız kesinlikle kıskandığı için beni ezmeye kalkışmış."
"Ah." Madison elindeki tarak ve fırçayı bir kenara fırlattı. "Tipik Troy işte. Yalnızca Troy bir kadının gözleri yerine göğüslerinin güzel olduğunu söyleyebilir. Veya her ikisini birden."
"Ona teşekkür ettim. Beni kurtarmaya çalışırken yaralanmıştı. Kolunda ve dirseklerinde ufak tefek sıyrıklar vardı."
"Çok yazık."
"Zavallıcığın şefkate ihtiyacı vardı."
"Eminim senden ona bakıcılık yapmanı istemiştir. Yarasını pansuman etmeni filan."
"Hayır. Yani teklif ettim ama başta istemedi. Bana önemi olmadığını ve uğruna ölünebilecek kadınlardan biri olduğumu söyledi. Bu kısmı abarttığını biliyorum ama..."
"Sadece o kısmı mı? Yüce Tanrım. Bana sakın etkilendiğini söyleme."
Kız kardeşi üzerine geçirdiği ipek bluzunun düğmelerini iliklerken bakışlarını hızla kaçırdı.
"Corine?"
"Ne? Ama söylerken gerçekten çok şekerdi. Hem neden bu kadar tepki veriyorsun anlamıyorum. Baksana, sen onunla benden daha önce tanışmışsın."
"Sorun da bu ya zaten. Onu senden çok daha önce ve çok iyi tanıdım."
"Arkadaş olduğunuzu söylemiştin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ OYUNCU (Tamamlandı)
General FictionBir SageTaylors Romanı... Yakışıklılığını ve çapkınlığını babasından, özel yeteneklerini ve küstahlığını ise annesinden almış olan Nickholas Andersson; Hollywood'un paparazzileri gibi, en ünlü film şirketlerinin de peşinden koştuğu genç aktörlerden...