Sen nereye, ben oraya, adım adım. İnsan sevdikçe iyileşiyor artık anladım...
Turgut Uyar
Üç hafta... Bade ve Yağızın birbirini görmeden geçirdiği tam üç hafta olmuştu. Yağız bu geçen üç haftada kıza ulaşmak gibi bir girişimde bulunmamıştı çünkü kendi kafasını toplayıp her şeyi yerine oturtmaya ihtiyacı vardı. Kendisini işe adamıştı. Tek yaptığı şey işe gidip gelmek olmuştu. Ailesiyle, abisiyle ve Ümitle bir sohbeti yoktu. Her şeyden çok sevdiği yeğeniyle bile ilgilenmez olmuştu. Sadece işe gidiyor, çizim yapıyor, toplantılara katılıyordu. Ümitle gerekli olmadıkça iş dışında muhabbet dahi etmiyordu. Kafasını toplayıp, kendini dinlemeye ihtiyacı vardı sadece.
Bade. Ah Bade... Bu üç haftada ruh gibiydi kız. İşine gidip geliyor, arada Selinin zorlamalarıyla onunla görüşüyordu. Onda da Bade evinde duruyor Selin ona geliyordu. Bu yaşananları hak etmediğini düşünüyordu genç kız. Hele ki kendisine bir açıklama dahi yapmamış olması daha da sinirini bozuyordu. Evet o demişti uzak dur benden diye ama insan bir açıklama yapmaz mıydı? Yapardı elbet yapardı. İki hafta harıl harıl çalışan Bade Cuma günü birden tepesi atınca Bedri Beyin odasına gitti apar topar. Kapıyı çalıp içeri girdi hızlıca. Bedri Bey içeri giren kızın dikkatlice baktı. Bade ciğerlerine nefes çekerek konuşmaya başladı. 'Bedri Bey bu ara ben çok çalıştım bir haftalık izin almak istiyorum. Haftaya halletmem gereken işleri de tamamladım o yüzden bir sorun olacağını düşünmüyorum.' dedi umutla adamın gözlerine bakarak. Bedri Bey karşısındaki kadını bir süre izledikten Bade'nin gözlerine bakarak konuşmaya başladı. 'Tabi ki Bade. Ama geri döndüğünde seni daha iyi görmek istiyorum haberin olsun' diyerek kıza gülümsedi. Bade adama gülümseyerek odasına geçip çantasını topladı. Şirketten çıkıp evine geldi. Kendisine ufak bir çanta hazırladı. Seline Bursa'ya gideceğine dair kısa bir mesaj gönderip evinden çıkıp arabasına bindi. Bu akşam Yağız'ın bahsettiği ödül gecesi vardı. Badeyi davet etmişti Yağız ödül törenine. Tabi o zamanlar bir tık normaldi araları. Aklına bu ayrıntı gelince direksiyona ufak bir yumruk geçirmişti Bade. O ödülü alama emi Yağız dedi birden. Ardından kızdı kendisine. İş başkaydı bu başkaydı değil mi? Anne babasına haber vermeden düşmüştü yollara. Sürpriz yapacaktı onlara. Hem kafasını dağıtacaktı hem de çok özlemişti onları hasret gidermiş olacaktı. Bir süre durmadan yol gittikten sonra dinlenme tesisinde durup mola vermişti. Kendisine bir şeyler almak için içeriye doğru adımladı.
Yağız odasında ödül töreni için hazırlanıyordu. Beyaz gömleğinin düğmelerini kapatıp saçlarını düzeltti. Kendisine aynadan baktı. Neden bunu yaşıyorlardı ki? Seviyordu kızı bu yetmez miydi? Sevmek her şeyi çözmez miydi? Badeyi aramak için telefonunu eline aldı. Ancak birden durdu. Ne yapıyordu şuan? Tam iki haftadır bir şey yapmamışken birden kızı aramakta neyin nesiydi? Telefonunu yatağın üzerine fırlattı. Ceketini üzerine geçirip, telefonunu alıp odasından çıktı. Aşağı indiğinde anne ve babası koltukta onu bekliyordu. Gelmelerini istememişti. Nurten Hanım oğlunun gözlerine bakarak konuşmaya başladı. 'Oğlum gelseydik keşke bizde seninle beraber hemen hazırlanırız bizde gelelim he oğlum?' Yağız annesinin ellerini tutup öptü. 'Annecim gerek yok Ümitle beraber gideriz biz hem kısa sürüyor zaten inşallah alırsak ödülü beraber kutlarız akşama merak etme sen.' diyerek öptü annesinin saçlarını.
Anne ve babası kafalarını sallayarak yolcu ettiler Yağızı evden. Ümitle törenin olacağı mekanda buluşmaya karar vermişlerdi. Direk törenin olacağa yere doğru sürmüştü arabasını. Saçma sapan olaylar yaşanmamış olsaydı mavi gözlüsü yanında olup destek olacaktı ona. Aklından bu düşünceleri atarak dikkatini yola verdi. Törenin yapılacağı mekana geldiğinde anahtarını valeye verip içeri geçmişti. Kendisini bekleyen Ümit'in yanına ilerledi seri adımlarla. Ümit'e selam verip koltuklara geçtiler. Sessizce çevrelerine bakıyorlar, kısa sohbetler ediyorlardı tanıdıkları kişilerle. Ümit kendisini toplayıp Yağızın kulağına doğru eğildi ve uzun zamandır sormadığı soruyu sordu. 'Nasılsın kardeşim?' Yağız arkadaşının sorusuyla düşündü. Sahiden nasıldı? İyi miydi? Kendisi bile bu soruyu kendisine sormuyordu. Bakışlarını arkadaşına çevirerek gülümsedi. 'Ama inan nasıl olduğumu bilmiyorum. Meltem beni aldatıp gittiğinde bile bu denli berbat hissetmedim ben. Neyse şuradan çıkalım sonra konuşuruz.' dedi arkadaşına. Ümit dalgınca bakışlarını sahneye çeviren arkadaşına gülümseyip o da bakışlarını sahneye çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAMAM MIYIZ?
ChickLitİlk göz göze geldiklerinde anlamıştı Yağız bir şeylerin değişeceğini. Bu kız onun ya geleceğindeki ışık olacaktı ya da geleceğindeki kara leke olacaktı. Buna ikisi karar verecekti. Ya el ele devam edeceklerdi yada uzayıp giden ayrılığa boyun eğip yo...