4.BÖLÜM|ÇÖP

98 33 18
                                    

Boz dolu bardağa viski koyup garsonun o adama götürmesini bekledim.
"Garsonun gelmesini bekleme git götür."
Hayrı abiye baktım. Ben mi? BEN?!
Gümüş yuvarlak tepsiye viski bardağını koydum ama sönük kalmıştı.

Gözümü gezdirdiğimde masanın ucunda duran gülleri gördüm. Canlı olanı değilde kurumuş gül Yapraklarını alarak bardağın etrafına serptim.
Masanın diğer  tarafına geçip, Hakan'ın sahnesinin hemen yakınında ki büyük uzun masaya doğru ilerledim. Masaya yaklaşıp
bardağı tam önüne koydum. Uzaklaşırken.
Korumalardan biri "dur!" diye bağırdı.

Olduğum yere doğru çekildim.
Onlara geri dönüp baktım, eliyle gel işareti yapıyordu.
Evet işte şimdi korkmaktan bayılacak gibi olmaya başladım.

"Buyrun efendim?"
Ankara şivesine benzer bir şekilde konuşarak "neden kurumuş gül?" diye sordu.

Kekelememeye çalışıyordum. Gerçekten bunu mu soruyordu?
"E-e çünkü kurumuş bir gül...her zaman daha güzel kokar."
Kaşlarını havaya kaldırdı.
"Vay vay!"
Birden güldü.
"Gel otur bakalım yanıma şöyle."

Lütfen, lütfen sonu aklımda ki gibi olmasın lütfenn..
Koltuğun en uç kısmına oturdum.
"Gül her ne kadar kuru olursa olsun, bu burun öyle şeyler kokladı ki hiç bir şey güzel kokamaz." (Şiveli bir şekilde.)
"Kaç yaşındasın sen?"
"22"

"Hoy maşallah! Benim kızla aynı yaştasınız. Senin ne işin var bu bar köşelerinde."
Cesaret edip ona doğru baktım, samimi gibiydi. Tebessüm ederek gülüyordu.
"Korkmana gerek yok ya!"
"Ha...y-yok."
Cebinden bir kart çıkartıp bana doğru uzattı.
"Bir sıkıntın olursa kızım ha burada ki numarayı ara."
Kartı mahcupla aldım.

-
Işıkları kapatıp, kapıyı tekrardan üç kere kilitledim.
Dar sokakta yürüyüp pembe, döküntü evin önüne yaklaştım.
"A!"
Karşımda ki manzara kanımı dondurmuştu.
Çöpün yanında siyah poşetlerin üzerine uzanmış genç bir adam vardı.

Yanına yaklaştım korkarak ve gerilerek
"B-bayım iyi misiniz?"
İyice yaklaşıp nefesini kontrol edecekken birden öksürdü. Korkarak yere düştüm.
"Ah! Yaşıyorsun."

Hala öksürüyordu. Sağ gözü morarıktı, kaşı feci yarılmıştı.
Diğer yerlerini dahi söylemiyorum.
"İyi misin?"
"İyiyim." Dedi kalın sesiyle.
Doğrulmaya çalıştığı anda omzunu tutup inledi.

"Yardım edeyim mi?"
Kollarını tutup ona destek olmaya çalışıyordum. Kolunu bir omzuma atıp dik durmasını sağlamaya çalışıyordum.
"Hastaneye gitmelisin."

"Ölmemi mi istiyorsun?"
Kaşlarımı çattım. Ben ona yardım etmeye çalışıyorum o ne diyor.
"Hastane olmaz."
İç çektim. Onu burada bırakamazdım. Ah uslanmaz iyi niyetliliğim..
"Tamam anladım, dayan bana gidiyoruz."
"Nereye?"
"Ebenin örüne, bir az sus."

*KARAKTERİN YÜZÜNDE Kİ YARALAR BUNA BENZİYOR*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*KARAKTERİN YÜZÜNDE Kİ YARALAR BUNA BENZİYOR*

AŞK BOMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin