"Biri var kalbimde, yerini bile bilmiyorum, bir kuytu köşede saklanıyor çıkmıyor. Ne zaman işi düşerse o zaman karşıma çıkıyor."
O haklı cümleleri söyleyen insana kafamı kaldırdım.
Ellerini, bar masasında birleştirmiş öylece bana bakıyordu. Ne sert bakıyordu ne de yumuşak. Sadece hüzün vardı sanki.
Gözlerimi kaçırdım. Arkamı dönüp, bir tane viski bardağı çıkardım."Her zamankinden mi Turgut Bey?"
"Hayır. Bu sefer bir şey içmeyeceğim."
Kafamı sallayıp, geri önüme döndüm.
"Bu sözler, tam seni yani sizi anlatıyor dîmi?"Diğer insanların alkollerini, bardaklarına doldurmaya başladım.
"Mesafe her şeye engeldir. Ve bizim mesafemiz cennet ve cehennem gibiydi. Kafdağlar'ını bile geçmiş bir durum."
Bardakları insanlara teker teker verdikten sonra Turgut Beyin önüne geçtim.
Bar masasına kollarımı dayadım.
"Sanırım onu bir daha göremeyeceğim. O sözlerden sonra kimse gelmez. Siz haklıydınız, bana gelen benden gider.""Sevmek seviyorum demek değil, yüreğinde hissetmektir."
İşaret parmağını bana doğru uzatarak kalbimin olduğunu tarafı işaret etti.
"Ve..aşk yanında olanı sevmek değil...bazen hiç gelmeyecek birini beklemektir."
Sözlerine karşılık, hayretle kaşlarımı kaldırdım.
Bu adam beni her seferinde şaşırtmayı beceriyordu.
Bazen tam bir mafya babası, sonra iyi bir baba, dert ortağı, bilge ve aşk adamı oluyor."Gerçekten mafya babası olduğunuza emin misiniz?"
Gözlerimi kısarak ona iyice sokuldum.
Söylediğim cümleye, büyük bir kahkaha attı.
Sonra oturduğu tek ayaklı sandalyeden doğruldu."Mafya olduğumu söylemedim ki kızım?"
"Ama etrafınız da bissürü beli silahlı adamlar var. İnsanlar sizden korkuyor, bir baba gibisiniz. O havayı veriyorsunuz yani."
Dudaklarını kıvırıp kafasını aşağı yukarı salladı.
"Ben mafya babası değilim, ben sadece çocuklarımın babasıyım."Elini ceketinin iç cebine götürüp, üç fotoğraf çıkartıp masaya koydu.
Fotoğrafların ikisinde kız birinde ise erkek vardı.
Elini başta ki fotoğraf olan, mavi gözlü, saçları kumral, beyaz tenli kıza götürdü."Bak bu Rüya, benim en büyük kızım. Yirmi sekiz yaşında. Şimdi yurt dışında çalışıyor."
Sonra ikinci fotoğrafa elini götürdü.
O da diğer kızına yani Rüya'ya benziyordu.
Simsiyah saçları ve saçlarıyla aynı renkte olan gözleri vardı. Teni onunda beyazdı."Bu benim en küçük kızım."
Bana bakıp sırıttı.
"Seninle yaşıt."
Buraya ilk geldiğinde de kızıyla aynı yaşta olduğumu söylemişti.Demek ki o kız bu kız.
"Adı Aylin.."
Derince yutkundu.
Konuşmadı.Demek ki bir mafya babasını bile ağlatan şeyler vardı.
"Şu anda..yoğun bakımda felçli yatıyor."
Gözlerimin yanmaya başladığını hissetim.
Resmen mafya babasıyla karşılıklı ağlaşıyorduk.Elinin tersiyle burnunu silip diğer fotoğrafa elini koydu.
Diğerlerine göre gözleri maviydi ve saçları sarıydı.
"Bu benim ortancam. Burak, yirmi altı yaşında. Mühendislik okuyor."Bu çocuğun hem yüzü hemde adı neden bu kadar tanıdık geliyordu?
"İşte, sebebi bu."
"Efendim?""Baba gibi davranmam, herkesin benden korkup çekinmesi, sert olmam işte bu üç çocuklar yüzünden. Her bir babanın koruması geren bir ailesi yada değer verdiği şeyleri olur. Keyfinden baba olmaz."
_
Bardan ayrıldıktan sonra sahile doğru yürüdüm.
Kayalıklara çarpan her bir deniz dalgası sanki içimden bir şeyler koparıp alıyordu.
Gözlerim kendiliğinden doluyor ve göz yaşlarım boşalıyor sonra yine doluyordu."Git diyorsun da, olmuyor öyle git demekle! Her şeye rağmen gidemiyor insan! Bende sana diyorum! Ben de sana "sev" diyorum mesela! Sevebiliyor musun?"(Cemal Süreyya)
Yüzüme her bir cümleyle bağırdığında, içimde ki hayal kırıklılığı daha da yayılıyordu. Onunla yaşamayacağımız şeylerin hayal kırklılıklarıyla doluydu içim.
O cümleleri bana savurduğun da
"Seviyorum zaten" dememi beklemeden banktan hızlıca kalkıp gitti.Giden hep oydu.
Ama bir gün tamamen gidecek ve geri dönmeyecek şekilde gidecek.Cebimde ki telefonun sesiyle göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim.
Cebimden telefonu çıkartıp, ekrana baktım."Buyrun Meryem Teyzecim?"
"Ah afadersin kızım, bu saat de rahatsız ediyorum."
"Yok hayır sorun değil."
İkimizde sustuk, karşı taraf derince iç çekti.
"Bir sorun mu var Meryem Teyzecim?""Işık, buraya gelir misin?"
"Meryem Teyze kötü bir şey mi oldu?"
Gerilmeye başladım.Gündüz'e mi bir şey oldu acaba?
"Sakin ol kızım. Sadece seninle konuşmam geren şeyler var."İçime resmen su serpilmişti.
En azından o iyiydi.
"Nerdesin şu an?"Etrafa bakındım.
"Sahildeyim."
"Sen konumu at, seni almak için bir araba gönderiyorum."
"Ama-"
Telefon anında yüzüme kapanır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BOMBASI
Teen Fiction"Ama güçlü bir öpücük dar bir sokağın adını her zaman değiştirebilir." Gündüz'e doğru baktım. Gözleri her zamankin den Derin bakıyordu. Zümrüt yeşili gözleri karanlık dar sokakta yok olmuştu. Elleri, ayakları kısacası vücudunun her yeri titriyordu...