"Soruya soruyla cevap vermek hobin mi?"
Güldüm.
"Cevaplamıycak mısın?"
"Çok mu merak ettin?"
"Gündüz benim yerimde kim olsa merak eder."
Dudaklarını büzüştürerek kafasını salladı.
"Pekala."Diyip birden yüz seksen derece bana döndü. Ne yapacağımı bilemedim.
Bakıyordu..
Bakıyordu.
Sadece bakıyordu..
Konuşmuyordu.."Konuşsana."
Kafasını sallayıp toparlandı.
"Ama bak kesmek yok."
"Ay hadi!"Derince nefes aldı.
"Ben bir şeye bulaştım ama valla bilerek değil."
"Neye bulaştın?""Bir mafya babasına canını çok acıttım."
Kaşlarımı çattım.
Mafya babası? Ne saçmalıyorsun Gündüz?"Yaptığım hatayı ne kadar telafi etmeye çalışsam da olmadı. Gerçi nasıl telafi olur du ki? Bir mucize oldu ve beni tek bir şartla yaşatacağını söyledi. Bana bir görev verdi, eğer görevi tamamlarsam bu bombada ki geri sayım duracak ve kurtulacağım."
"Ya tamamlayamazsan?"
"Patlayıp parçalanacağım."Derin bir nefes aldım.
"Peki ne yaptın da o mafya babasına, böyle bir canilik yaptı?""Söylersem ve benden korkarsan?"
"Ben babamdan korkmamışım bide senden mi korkucam?"
Bu sefer kaşlarını o havaya kaldırdı.
"Ben mafyanın..kızını koruyamadım bak cidden nasıl oldu bilmiyorum ama ben onu korumaya çakışırken yanlışlıkla vuruldu.
Ne yapıcam bilemedim.""Gündüz sakin ol....tamam mı?"
Nefes nefese kalmıştı.
"İnanmadılar bana, sonra kız öldü derken yaşamaya başladı yoğun bakımda eceline milim kalmış şekilde yaşıyor. Benim yüzümden."Çok telaşlıydı, belli ki o kadar haksız düşmüş ki bana bile haksız olmadığını kanıtlamaya çalışıyordu.
"Bana inanıyor musun Işık?"
Tebessümce güldüm."Evet, evet tabii kide inanıyorum. Niye yalan söyleyesin ki?"
Oda güldü, saklandığı yerden çıkan gamzeleri dikkatimi feci dağıtıyordu.
"Keşke herkes senin gibi inansaydı bana.""Peki kim bu mafya adamı?"
"Bunu sana söyleyemem. Zaten kızı yaşadığı için bana bir şans verdi."
Kafamı 'anladım' şeklinde salladım.
"Peki ya sen?"
"Ben?"
"Sen anlatmayacak Mısın? Aşağıda diyordun bir şeyler işte bilirim bu duruma düşmenin hissini falan?""Ah.."
Ellerimi kaşıyarak önüme döndüm.
"Henüz on beş yaşındaydım, babamın beni sokağa attığında."Gündüz bir az daha yanıma yaklaştı, yüzüme bakmaya çalışıyordu ama ben ise gizlemeye çalışıyordum daha çok.
"O gencecik yaşta bir adama aşık oldum yani öyle zannettim..."
Kelimeler boğazımda kalıyordu, hak etmiyordum bunları anlatmaya.
"Doğal olarak kandırdı beni...kanıma girdi."
Cesaret edip yüzüne bakmaya çalıştığımda tebessüm ederek bana bakıyordu.
"Sabah kalktığımda yatakta onu aradım..ama o yoktu. Aradım taradım yoktu."Derince yutkundum. Ellerimi kaşıya kaşıya kızartıp aşındırıyordum.
"Sabah evime gittim. Hiç bir şey olmamış gibi, ben hala içimden 'işi çıkmıştır, gelir' diyordum."Tekrar önüme döndüm.
"Gelmedi..Sen o umutsuzluğu bilir misin? Beklediğin birinin asla yanına gelmemesini, umudunun en büyük meyvesinin dalını değil ağacını kökünden koparılmasını bilir misin?"Gündüz de ayaklarını yana açıp ellerini birleştirdi.
"Akşam babam işten döndüğünde iş işten geçmişti, öğrenmişti her şeyi.
İçeri girer girmez tokadıyla yere yığılmıştım. Aslında bana attığı ilk tokadı değildi. Şakasız her gün, her bir şeyimde bahçe hortumuyla, kemerle döverdi beni."Yanağımda ki ıslaklığı hissettiğimde durdum.
"Saçımdan tutup beni evimizin bir sokak ötesinde ki krem rengi evin önünde ki çöp bidonuna kadar sürükledi. Çöplerin oraya atıp parmağını yüzüme doğrulttu ve dediki 'Işık diye birini tanımıyorum, bu mahalleye değil bu şehre adımını atarsan seni bulduğum yerde gebertirim.' Dedi."Ellerim cidden kanıyacaktı.
"Dur." Dedi birden Gündüz.
Durmadım..
"Ne namusmuş diye geçirdim içimden. Kadınların üstünde ki bu baskı..""Işık dur elini kanatıcaksın yeterli."
Ona doğru baktım, onun bile gözleri dolmuştu.
Nasıl bir haldeydim? Acınacak? Kötü bir örnek? Namuzsuz? Çaresiz biri?"Çok acıdımı?"
"Ne?"
"Baban sana vurduğunda diyorum...çok acıdımı?"
Ağlamamak için dudaklarımı bastırdım.
Kafamı aşağı yukarı salladım.
"Sana sarılamadığım için özür dilerim."
Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BOMBASI
Teen Fiction"Ama güçlü bir öpücük dar bir sokağın adını her zaman değiştirebilir." Gündüz'e doğru baktım. Gözleri her zamankin den Derin bakıyordu. Zümrüt yeşili gözleri karanlık dar sokakta yok olmuştu. Elleri, ayakları kısacası vücudunun her yeri titriyordu...