18.BÖLÜM|ÂBAYI YAKMIŞ

50 25 34
                                    

(Sabah 8:23)
Kapı zilini sökecek kadar çalan kim olabilirdi?
Üstelik bu saatde?
Saçım Arapsaçına dönmüştü, gözlerimde ki çapak çok fazla rahatsız ediciydi.

"KİMO?!"

Kapıyı açıp apartmana doğru bağırdığımda işittiğim sesle gözlerimi kaydırdım.

"Niye bu kadar erken geldin ki?"

"Hoşbulduk Işık."

Ceren'in sarı parlayan, küt ve dalgalı saçları vardı.
Gözlerinin maviliğini ve güzelliğini söylemiyorum bile.

Bana baktığında yine yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle göz kırptı.
Elindeki şeyleri mutfağa koyup yatak odasına gitti.
Onu takip ettiğimde, kapının eşiğinde durmuş ellerinide beline koymuştu. Gözlerini etraftaki dağınıklığa gezdirdikten sonra hiç onaylamayan bir tavırla kafasını salladı.

-
(10:45 kahvaltı)

"Işık neler oluyor sana?"

Çayımdan yudumlarken ona anlamamış gözlerle baktım.

"Dalıyorsun, konuşmuyorsun hem sen dağınıklıktan nefret edersin. Ne bu halin?"
Hiç bir tepki vermeden sadece ona bakıyordum.

Hafifçe kolumu dürtüp sinsice bana güldü.
Göz kırptı.
"Kız bilmediğim neler oluyor?"
Gözlerimi tekrar devirip sessiz kaldığımda büyük bir kahkaha attı.

"Bak sen şu Işık'ımıza ya! Saman altından su yürütüyormuş da haberimiz yokmuş."
Uzanıp koluna gelişine vurdum.

"Adı ne adı?"

Kahretsin! Neden sırıtıyordum? Işık kendine gel!

"Gündüz."

"He birden söylüyorsun. Olmuşsun sen olmuşsun."
Kıkırdamadan edemedim.

Işık ne bu prenses ayakları? Kendine gel! Gelin güvey olma! O asla gelmeyecek!

"Saçma sapan şeyler bunlar Ceren. Bitti ve gitti."
Kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini kırpıştırdı.

"He oldu, birde bitti."

Çatalımı uzatıp bir parça peynir alıp yediğimde yüzümü buruşturdum.
Ben peyniri sevmem ki.

Düzenimi alt üst etti resmen.

"Öyle bir şey değil Ceren."
"Anlat da bilelim Işık!"
Derince bir iç çektim. Arkasında kalan cama gözlerimi diktim.

Ona her şeyi anlattığımda ağzı açık kalmıştı. Başta uydurduğumu bile düşünmüştü.
"Ben böyle şeylerin filmlerde olur anca diye biliyordum."
Omuz silktim.
"Ee yakışıklımıydı bari?"

Yudumladığım çay boğazımda kaldı.
Ceren'e öldürücü bakışlarımı gönderdiğimde, elini ağzına götürüp fermuar çekti.
Kahvaltıma devam etmeye çalışıyordum ama baştan bozulmuştu tüm kahvaltı sefam.

Keyfimi niye kaçırıyorsun? Tamam aklımdan çıkmıyorsun bari keyfimi bana bıraksaydın be adam..!

Tekrar Ceren'e baktığımda dudağının  kenarını kemiriyordu.
"Söyle hadi söyle." Dedim. Biliyordum, şimdi sormazsa başka bir zaman beni sıkıştırıcaktı ama buna bir daha katlanmak istemiyordum.

"Bence geri gelecek Işık. Bana kalırsa, o nottan da anladığım kadar o sana abayı yakmış. İster kız ister kızma. Geri gelecek, inan bana."
Derince yutkundum.

'Sana abayı yakmış'
"Ceren o nasıl bir kelime Allah aşkına? Abayı yakmış ne ya?"
Elini ağzına götürerek kıkırdadı.

Ceren başkalarına göre cimri, gıcık ve umursamaz olarak bilinirdi. Ama bana göre tam tersi. Bir kere aşırı kibar ve görgü kurallarını iyi biren biriydi.
Tamam deli doluydu ama durmasınıda bilirdi.
Benim en sevdiğim özelliği ise yüzünde ki hiç bitmeyen kahkahası ve gülümsemesiydi.

"Peki hiç mesaj attımı? Yada başka bir şey?"
Gözüm mutfak tezgahında ki dün komple kapattığım telefonuma gitti.

AŞK BOMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin