Ona sarılamıyordum, istediğim gibi şakalar yapamıyordum. İstediğim gibi haraket edemiyordum ama mesafeler engel değildir başka bir kalbi içinde hissetmeye.
Sahilde ayrı ayrı yürürken ona bakmayı bir an olsun bırakmadım.
Hatta ara sıra duruyor, gidişini izliyordum.
İnsan sevdiği için, o insanı hep mükemmel görürdü.
Kör olduğu için mi?Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benimde bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Bana bu kısa zamanda böylesine şeyler hissettirdiğin için sana çok teşekkür ederim. Ama ben bir başkasını, sevmeye o kadar hazırlanmışım ki sen çıktın karşıma.
Teşekkürler Gündüz.
Ve özür dilerim, bunları sana sesli söyleyemediğim için.Sahilde ki boş banka oturduğunda bende yanına oturdum.
Aklımda çok soru vardı. Gene ve gene.'Geriye kalan tek ailem babaannem' de ne demekti?
Ailesine ne olmuştu?Gündüz bana baktığında, yüzünde ki durgunluğu fark ettim. Bugün çok garipti.
"Sormak istediğim şeyler var.."
Mahcupla konuştum. Dudaklarını yalayıp bankta daha dik oturdu.
"Sor bakalım."
Ona tamamen dönüp, kolumu bankın bir köşesine koydum."Geriye kalan tek ailem babaannem dedin. Geriye kalan derken, ne demek istedin?"
"Ben ailemi..ben üç yaşındayken trafik kazasında kaybettim. Arabanın freni patlamış. Ben bir gece de hem yetim hemde öksüz kaldığımda, bana babaannem den başka kimse sahip çıkmadı. Ne hala, ne teyze. Anneannem, zaten annem doğduktan sonra vefat etmiş."
Gözlerimin yandığını hissetim. Derince yutkundum. Küçük yaşta hem annesini hemde babasını aynı anda kaybetmişti.
Benden gözlerini kaçırıp, deniz doğru baktı."Biz ne zengin ne de fakirdik. Orta gelirli bir aileydik. O köşk, babaannemin kocasından yani dedemden kalmış. Ama babaannemin bilmediğim bir geliri oldu. Durmadan eve para geliyordu. Öyle böyle korumamız, şöförümüz oldu. Bende o sırada işte bu işlere bulaştım."
Sesi gittikçe azalmıştı. Bunları anlatırken utanıyor muydu? Yoksa korkuyor muydu?
Ben sessizliğimi sürdürürken, sonun da gözlerini bana çevirdi.
"Bir şey demeyecek misin?"
Ellerimi yana doğru açtım.
"Ne diyim?"
Omuz silkti.
"Daha çok soru sorarsın zannetim."
"Aklımda hala bir çok soru var. Ama ben zamanımızı benim gereksiz sorularımla harcamak istemiyorum."Omzuma doğru bir tane vurdu.
"Demek seninle arkadaş olduk ha?"Sinsice kıkırdayıp başını yana doğru çevirdi.
"Ay kim acaba bu arkadaş olduğun kişi?"
Yaşlı teyzeler gibi konuştuğunda kahkaha attım.
Elimi havaya kaldırıp gözüne doğru yaklaştırdım.
"Bak görüyorsun dimi şu beş parmağı? Valla bomba falan dinlemem yapıştırırım!"
Ve herkesin, Işık'ın şom ağzı yüzünden suratları düşer.
Yerimden doğrulup bende onun gibi deniz döndüm."Gideceksin dimi?"
Karşımda ki deniz kadar soğuk çıkmıştı sesim.
İkimizde derince iç çektik."Babaannem bana hep 'bir gün duracağını bildiğin bir kalple yaşıyorsan, bir gün gideceğini bildiğin birinide sevebilirsin' derdi. Peki ya sen Işık?"
Ona baktım, o denize bakmayı sürdürürken cümlesini bitirmesini bekledim.
"Sen beni sevebilecek misin?"
Yanağımda ki ıslaklığı fark ettiğimde, boğazımda ki yanma hissi daha da arttı.
"Babaannenlerdeyken, aşık oldum dedin. İnanmadım ama-""Neden? Neden inanmadın?"
Birden lafımı bölüp ardından soru sorduğunda, söyleyeceğim kelimeleri yutmak zorunda kaldım.
Sana inanırsam ne olacak? Hiç bir şey! Koca bir hiç! Artık imkansız şeyler istemiyorum hayatımda. Bu yüzden inanmıyorum sana.
"İnansam ne değişecek? Neyi değiştiriceksin? Sonumuz belli Gündüz. Gidiceksin, bir gün sana köpekler gibi muhtaç insan(ları) bırakıp gidiceksin."
Onunda gözünden bir damla yaş aktığında bu sefer boğazımda ki yanma hissi yüreğime indi.Gözümde ki yaşları silip, ona tamamen döndüm.
"Peki ya sen Gündüz? Sen de aşkı olduğunu sandığın kadından vazgeçebilecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BOMBASI
Novela Juvenil"Ama güçlü bir öpücük dar bir sokağın adını her zaman değiştirebilir." Gündüz'e doğru baktım. Gözleri her zamankin den Derin bakıyordu. Zümrüt yeşili gözleri karanlık dar sokakta yok olmuştu. Elleri, ayakları kısacası vücudunun her yeri titriyordu...