23.BÖLÜM|ÖLÜM PERİSİ

45 23 74
                                    

Burnuma ilişen kokusu..
Eşsiz kokusu...
Sevginin ve huzurun kokusu gibi,
Temiz, ferah ve rahatlatıcı.
-
Aşık oldum dostum. Daha önce yaşamıyormuşum.
                                         -Tolstoy-Savaş veBarış
_

Yanağımı okşayan ellerin yumuşaklığıyla, gözlerimi hafifçe araladım.
Yanımdaydı, gitmemişti.

"Günaydın."
Sıcak gülümsemesi beni dünden de sahroş ediyordu.
Daha yeni uyandım. Bir ayılaydım?
Yavaşça yataktan doğruldum.
"Günaydın."

Telefonumu elime alıp telefonun açma yerine bastığımda açılmadı. Şarjın bittiğini gösteren uyarı geldiğinde Gündüz'e döndüm.
"Saat kaç?"

Dedim, uykulu çıkan sesimle.
Yorganı üzerimden çekip ayaklarımı yataktan sallandırdım.
Gündüz, cevap vermedi.
Yüzümü ona çevirdiğimde, bana öylece bakıyordu.

"Gündüz?"
Endişeyle, adını söylediğimde yine cevap vermedi.
Yüzünde ki tatlı tebessümle hâla bana bakıyordu.

Zümrüt yeşili gözleri güneş ışığında öyle güzel parlıyordu ki, gözlerimin dolmaması için kendimi zor tutuyordum.

Dayanamayıp elimi havaya kaldırıp yüzüne doğru salladım.
Gözlerini kırpıştırıp, tekrar bana baktı.
"Efendim?"
Kıkırdadım.
"Dalga mı geçiyorsun? Teminden beri sana sesleniyorum. Ama sen pek de burda değil gibisin?"

Elini yavaşça yanağıma götürdü.
"Sana bakıyordum."
Fısıltı gibi çıkan sesi, tüm iliklerimi sızlattı.
Bana ne garip şeyler hissettiriyorsun?

Ona gözümü kırpmadan bakarken birden ayağa kalktı. Bu yarışta gözlerini ilk çeken o, oldu. Elini bana doğru uzattı.
"Hadi gel, gidiyoruz."

"Nereye?"
Elimi tutup beni hızlıca yataktan kaldırdı.
"Gidince görürsün."
"Olmaz. Ceren evde, kahvaltı etmeliyiz."
Sinsice kıkırdaması kulağıma ilişti.

Neye gülüyorsun? Söyle bende güleyim.
"Ceren, çoktan gitti. Dışarıda bir işi varmış."
"Ne demek gitti?"

Kaşlarımı çatıp ona bakmaya çalışırken, beni birden koridorda sürüklemeyi bırakıp, bir kapının önündü durdurdu.
Ona hâla çatık kaşlarla bakmaya çalışırken, üstüme doğru yürümeye başladı.

O yaklaştıkça, burnumun koku dokusunu şenlendiren, kokuyu alınca çatık kaşlarımı yumuşatmamak için çabalıyordum.
En sonunda dibime kadar geldiğinde, kapıya yapışmış vaziyetteydim.
Bir kolunu kapıya doğru uzattığında, bu safer sınırları baya zorlamıştı. Burun buruna gelmiştik.

"Çok konuşmada, gir şuraya da rahatla."
Yoğun gelen ses tonu, kulağımı delik deşik ederken, ne dediğini anlamaya bile fırsatım olmadan bana daha da yaklaşmıştı. Bu sefer o pürüzsüz açık kumral boynu, burnuma deydi.

Arkamda ki kapıyı açıp geri çekildiğinde sanki her şey ağır çekimdeymiş gibi hissetim.
Kollarımdan tutup, beni kapıya doğru çevirdi.

Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemeye çalıştım. Beni tuvalete getirmişti.
"Burda kaldığım ilk günün sabahı, tuvalete öyle bir koşturuyordun ki ev başımıza yıkılıyor sanmıştım."

Onun ilk günü hatırlaması, yüzümde gülümseme oluşturdu.
Ama asıl sorun şu ki, bu sefer kasık patlatacak kadar çişim yoktu.

AŞK BOMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin