part 5, a coincidence

10.8K 1.3K 310
                                    


Jeon Jungkook o gün atölye dersinden çıktığında oldukça yorgundu.

Arkadaşı Jimin onun aksine hala enerjikti ve üyesi olduğu bir klübün buluşmasına gitmek üzere ayrılmıştı ondan. Jungkook'tan ayrı gittiği tek yer klüplerdi zaten. Bu yüzden o gün tek başına, metroya yorgun adımlarıyla yürüdü. Çantası omzundan düşecekmiş gibiydi ve baygın bakışları karşıdaydı.

Geç saate denk gelmediğinden kalabalık olmayan metroda bir yer buldu ve oturdu hemen. Elleri çantasına uzandı ve karalama diye tabir ettiği çizimleri için kullandığı eskiz defterini çıkardı.

Onunla beraber ön taraftan minik bir kutu içindeki kulak tıkaçlarını da çıkarmıştı. Metroda her zaman çok fazla ses oluyordu ve Jungkook katlanamıyordu buna. Tıkaçları düzgünce taktı ve rahatlayarak çıkardığı çizim kalemiyle önündeki deftere bir şeyler çizerek oyalanmaya başladı.

Farkında değildi o sıra, 2 durak sonra binen kişiden habersizdi.

Aslında Taehyung da bindiği ilk zaman habersizdi ondan. Tıpkı Jimin'de yaşadığı tesadüf gibi ön çaprazında oturmuştu Jungkook'un.

Bir an ona gelen bir mesajı yanıtlamış ve ardından tekrar cebine sokmuştu telefonunu. İç çekerek karşıya dikti gözlerini ve boş gözlerle birkaç saniye öylece izledi. Sonra gözlerini her zaman olduğu üzere etrafta gezdirmek üzere çevirdi ve biraz kaydırır kaydırmaz gördüğü bedenle hızla istemsizce oturuşu düzeldi.

Gözleri büyümüş ve burnundan sesli bir nefes vermişti. Portredeki çocuk, kanlı canlı karşısında duruyordu.

Taehyung bir an başını hızla öne eğdi ve şaşkınlığından sıyrılmak için birkaç saniye tanıdı kendine. Ardından tekrar bir nefes aldı ve sakince baktı tekrar.

Tanrı şahit, o portreye olan sevgisine karşın söyleyebilirdi ki portrede olduğundan daha güzeldi.

Oysa ki Jungkook'a soracak olsaydınız o gün perişan göründüğünü söylerdi.

Saçları hafifçe kabarmıştı ve dağınıktı. Tüm bu yaz sıcaklarına rağmen beyaz kalan teni, ilginç bir şekilde solgun da görünüyordu. Taehyung onun bir an hasta olabileceğini dahi düşündü.

Doğrusu Taehyung, onun tüm bu solgun duruşuna ve titrek göz kapaklarına bakarak üşüyor olduğunu bile düşündü bu yaz sıcağında.

Gözleri aynı portredekiler gibiydi. Taehyung yemin bile edebilirdi bunun üzerine. Gözleri aynı bakıyordu. Aynı baygın, uykulu gibi, o yorgun ama tanıdık bakış.

Bu bakış Taehyung'u neden böyle garip hissettiriyordu o da bilmiyordu ama kalbine bir hoşluk veriyordu.

Ona bir hoşluk veren bir diğer nokta da elleriydi. Biri bir defteri, diğeri de kurşun kalemi kavramıştı.

Elleri de yüzü gibi oldukça beyazdı. Fakat çeşitli yerlerinde silik ve renk renk boya izleri vardı. Muhtemelen bir atölye dersinden çıkmış, diye düşündürdü bu Taehyung'a.

O boyalı elleri sıkmayı ve onunla tanışmayı istedi Taehyung. O yorgun bakışlar ona dönsün istedi. İç çekmemek için dudaklarını bastırdı ve incelemeye devam etti ellerini.

Yalnızca birkaç tırnağına, üstünkörü gibi sürdüğü siyah ojeleri vardı. Kalem parmaklarının arasında düşecekmiş gibi dursa da hareket ediyor ve bir şeyler çiziyordu.

Sonra aniden eli durdu.

Taehyung bakışlarını gencin yüzüne çıkardı ve ona bakan gözlerle aniden boğazının kuruduğunu hissetti.

Jungkook anlamaz gibi bakıyordu ona.

Üzerindeki bakışları hissetmiş gibi aniden çevirmişti bakışlarını ve pırıl pırıl gözlerle onun ellerini izleyen gençle karşılaşmıştı.

İstemsizce durmuştu elleri çünkü şaşırmıştı. Biri onu izlerken bir şeyler çizerdi elbette ama insanlarla arasına çokça mesafe koyduğundan metroda herhangi biri onu izlerken çizebilecek gibi hissetmemişti o an.

Göz göze geldiği genç neden onu tanıyor gibi bakıyordu, anlamamıştı.

Gözleri gözlerine aşinaymış gibi bir yumuşaklıkla sarıyordu irislerini ve bu onu utandırdı. Büyüyen gözlerini hızla kaçırdı ona bakan gençten, aniden kapattığı defterine çevirdi. Ardından öylece kaldı bakışları defterde.

Jungkook utanırdı ona olan bakışlardan. Bir kere ne yapacağını bilemez ve donup kalır gibi olurdu.

Tabii bu utangaçlıkla Taehyung'un heyecanını farkedememişti. Zaten ona baktığı kısacık vaktinde de ona dikkat edemezdi.

Taehyung baygın bakışların odağı olunca kalakalmıştı birkaç saniye, dudaklarının kıvrılmasına izin vereceği o saniye de karşısındaki çocuk da eğmişti bakışlarını önüne.

Bir an öylece kaldı bu ani gelişen olay sonrasında. Sonrasında da gencin kapanan defteri ve ona bir daha değmeyen bakışlarıyla biraz üzüldü ve ellerine indirdi bakışlarını.

Taehyung yanlış anlamış değildi, elbette durduk yere insanlara bakmak onları rahatsız edebilirdi. Bu yüzden anlamıştı onu.

Fakat üzülmüştü işte.

Yine de kendine engel olamadı ve bu sefer öncekine oranla oldukça çekingen bakışlarını kaldırdı gence. İstemsizce acaba farkında mıdır diye düşündü.

Acaba dünyaya ait biri gibi durmadığının farkında mıdır?

Ellerindeki kurumuş renk renk boyalar, birkaç tırnağındaki siyah oje, saçlarının
ardından görünen güzel gözleri. Taehyung 21 yaşındaydı ama gerçekten kendini bir liseli gibi hissediyordu.

Otobüste hoşlandığı çocuğu gören aşık bir gençten farksızdı o an. Abartıyor muydu? Abartıyorsa neden bu garip histen kurtulamıyordu? Neden gözleri büyülenmiş gibi takılıp kalmıştı ona?

Jungkook cevap verir gibi bakışlarını yeniden ona kaldırdığında ise almıştı cevabını.

Onun verdiği his yüzündendi. Onun bakışlarının verdiği his. O solgun bakışların uğradığı her yer altında kalır gibiydi gözlerinin.

Bu yüzden aralarındaki birkaç saniyelik çekingen bakışmadan sonra karşısındaki genç bez çantasını tekrar omzuna takıp ayaklandığında Taehyung şaşkınca bakmıştı bir an.

Jungkook aslında bu durakta inmiyordu ama uğraması gereken bir yer olduğundan erken inmek zorunda kalmıştı o gün. Nasıl talihse bu da Taehyung'un onu ilk görüşüne denk gelmişti.

Metro durdu, genç çocuk inmek için kapıya yöneldi ve Taehyung bir şey yapmalıyım diye düşündü.

Ayağa kalktı bir adım yaklaştı ve,
"Pardon." diye seslendi.

Metro kalabalık değildi ve o bakışmanın ardından tahmin edilebilecek bir seslenmeydi. Metrodaki diğer insanlar Taehyung'a baktı biraz şaşırarak. Fakat arkası dönük olan çocuk ne dönüp baktı, ne de yanıtladı onu.

Öylece indi ve yürümeye başladı.

Taehyung hayal kırıklığıyla arkasından bakakaldı.

Onu duymamış gibi mi yapmıştı? Rahatsız mı olmuştu? Konuşmayı istememiş miydi?

Aslında bakılacak olursa bunların hiçbiri değildi ama Taehyung hak verilebilir soruları tartmıştı kafasında.

Jungkook'un saçlarının gizlediği kulak tıkaçlarının varlığını bilemezdi çünkü.














çok şükür gördüler birbirlerini🤲🏻🤲🏻 bu arada gönül isterdi metroda acıbademde inene kadar sürekli bir şeyler yazan beyefendiyi inspo göstermek ama ondan önce yazmıştım bu bölümü😿 hem gösterecek fotoğraf da yok rahatsız edici olacağından çekmedim de ama o beyefendiyi görünce aklıma direkt soleil jungkook gelmişti🥺 neyse beğenmişsinizdir umarım💗

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin