part 31, yoongi and jimin's weird conversation, hoseok's confession

6.9K 984 222
                                    


Parmak ucuna atılan iki dikişin mevcut olan tek iyi yanı sol elinde olmalarıydı Jungkook için.

Bir kere pansumanın varlığı rahatsız ediciydi, sıkı sıkı sarılıydı ve şimdi o kirlendiği için tekrar hastaneye gidip yeniletmek zorundaydı. Hayat çok zordu ve Jungkook için şu son haftalarda bir de iki dikiş iyi gelmemişti. Zaten parmağını ne zaman ekleminden kırsa varlığını çokça belli ediyordu. Zira durduğu yerde bile geriliyormuş gibi geliyordu Jungkook'a. Canı acımıyordu ama sinir bozucuydu. Parmağın ucu bile böyleyse, ciddi dikişler alan insanlar için çok zor oluyor olmalı, diye düşünüyordu.

Acile gitti, çok yoğun değildi. Bu yüzden pansumanını çabucak yeniletip çıktı. Ardından bir dahaki sefer buraya gelmek yerine, Jimin'e yaptırmak için pansuman malzemesi almaya karar verdi. Bu yüzden hastanenin yakınlarındaki eczaneye girdi.

Gelin görün ki eczanede tanıdık bir sima vardı. Taehyung'un arkadaşı Hoseok'tu bu. Onu gördüğünde şaşırdı, görüş açısına girine dek ne yapacağını bilemedi ama Hoseok onu görür görmez gülümseyerek selam verince o da aynı şekilde tekrarladı.

Hoseok ona parmağını sordu, geçmiş olsun dileklerini iletti ve kendine dikkat etmesini söyledi. Kendisi ağrı kesici almaya gelmişti, Jungkook da pansuman malzemelerini alınca yan yana eczaneden çıktılar.

Malum konuya giriş güler yüzlü çocuk için zor olmadı.

"Şaşırdım." dedi Hoseok.
"Taehyung'la olan duruma yani."

Jungkook sakindi. Artık o kadar çok ağlamıştı ki yalnızca hissizleşiyordu dışarıdan, halbuki içi acımaya devam ediyordu.

"Hm," dedi Jungkook. "Neden ki?"

Hoseok'un dudağının kenarı kıvrıldı ve birkaç saniye bir şey söylemeden Jungkook'un yüzünü izledi.

"Dürüst olayım sana, Jungkook." dedi, en sonunda.
"Geçen dönemin son aylarından, bu dönemin ilk iki haftasına dek Taehyung'a hislerim vardı. Onu seviyordum ama o beni bir arkadaştan fazlası olarak düşünmüyordu hiç. Yine de ne kadar inat ettiğimi söylediğim zaman aralığından anlamışsındır."

Jungkook bir şey diyemeden iri gözleriyle Hoseok'a baktı.

"Ne zaman vazgeçtim biliyor musun?"

Nihayet belirgin bir tepki vererek başını iki yana salladı Jungkook, Hoseok devam etme cesaretini buldu böylece.

"Yoongi'yle beraberdim onların evinde. Taehyung o gün içeri girdiğinde gözleri parlıyordu. Metroda bir portre gördüğünden ve sahibiyle konuştuğundan, alabilme ihtimalinden bahsediyordu."

Hoseok o günü birkaç gece tekrar hatırında yaşattığından hatırlarken zorlanmıyordu bile artık.

"Taehyung'a baktım ve o gün ondan vazgeçtim. İnatla yalnızca portreyi beğendiğini söylüyordu ama ben görüyordum, Jungkook. Seni tanımazken bile yalnızca bir görüşle mahvolmuş ve de yeniden doğmuş gibiydi."

Hoseok iç çekti ve Jungkook yalnızca şokla bakabildi ona.

"Onu unutmak zor olur sanmıştım ama sen hayatına girdikten sonra o kadar kolay bitirdim ki kafamda. Çok basit bir şekilde normal bir arkadaşa evrildi. Sanırım onun gözlerindeki büyük aşk benim içimdekini öldürdü, zira o aşk bana karşı değildi."

Hafifçe gülümseyerek başını iki yana salladı Hoseok.

"Neden şaşırdığımı anlıyorsundur şimdi."
Jungkook şaşkındı ama kabalık etmemek için başını güçsüzce salladı.

"Senin için güneş diyor." dedi Hoseok, aklına gelmiş gibi. "Seni tanıdığından beri içini ısıttığını, onun güneşinin sen olduğunu söylüyor."

Gülümsedi ve tekrarladı.

"Neden şaşırdığımı anlıyorsundur şimdi." dedi. "İnsan güneşim dediği biri olmadan nasıl yaşar ki, Jungkook?"

Jungkook perişandı. Sustu ve Hoseok'a yalvarır gibi baktı. Bir adım uzağındaki çocuk yanaşarak kollarını kaldırdı, Jungkook'un hareketsiz bedenini birkaç saniyeliğine sardı ve ona kendine çok dikkat etmesini tembihledikten sonra vedalaşıp oradan ayrıldı.

Jungkook orada kaldı, o oradayken arkadaşı Jimin Yoongi'yle beraberdi ve o bu duruma ne kadar insanı sürüklediğinden bilinçsizdi.

Jimin, ders çıkışında merkezin orada Yoongi'yle karşılaşmış ve bir kafeye oturmuşlardı. Konu belliydi.

"Arkadaşın arkadaşımı mahvetti." demişti Yoongi birden laf arasında. Jimin histerikçe gülmüştü.

"Pardon?" demişti kaldırırken kaşlarını.
"Benimki çok mu iyi durumda sanıyorsun?"

Yoongi onun gibi kaldırmıştı kaşlarını.
"Bu durumun sebebi o'ydu, üstelik böyle diyorsun ama Taehyung ne halde, haberin var mı?"

Jimin hiç düşünmeden dudaklarını araladı. Arkadaşını savunmak onun için öylesine kolaydı ki düşünmüyordu bile, içinden gelen bir davranış gibiydi.

"Jungkook için kolay mı sence? Onu hiç tanımadan yargılıyorsunuz. Geçmişinde ne zorluklar çektiğini bilmiyorsunuz bile, o da zorlanıyor."

"Taehyung harika bir geçmişe mi sahip? Asıl sen, siz ne biliyorsunuz?"demişti Yoongi de hiç duraksamadan.

"Neden?" demişti Jimin bu sefer sahiden sinirlenirken. Gözbebekleri irileşmiş, sesinin tonu değişmişti.
"Seninkinin de mi ortaokuldan beri sosyal anksiyetesi var ve bu zamana dek hiçbir ilişkisi olmadı insanlardan korktuğundan?"

Yoongi, Jimin'den daha iyi durumda değildi. "Hayır." dedi buz gibi bir sesle.
"Benimki 10 yaşındayken kardeşini kaybetti ve hayatından kim çıksa, onu sonsuza dek kaybettiğini sanıyor bu yüzden."

Bu ağır konuşma sonrası ikisi de bir şey demedi birkaç dakika.

"İkisi de tamamiyle haklı ya da haksız değil." dedi en sonunda Jimin.
"Yalnızca çok genciz ve insan ilişkileri bazen gereğinden fazla karmaşık."

Yoongi bir şey demeden onu inceledi. Bu Jimin'e biraz garip geldi ama sesini çıkarmadı.

"Şuan tek söyleyebileceğim, Jungkook'un biraz desteğe ihtiyacı olduğu. Korktuğu doğru ama şuandan itibaren yanında olunursa aşacağına inanıyorum."

Yoongi hafifçe gülümsedi.
"Sonsuza dek Taehyung mu ilişkiyi yönetecek? Jungkook neden cesur olup kendi aşmayı denemiyor Taehyung'u da yanına alarak?"

Jimin bir şey söylemeden ifadesiz bakışlarını yöneltti ona. Yoongi ise birden ona bir söyleyeceği varmış gibi masaya yanaşmıştı.

"Baksana, Jimin." demişti.
"Senden hoşlanıyorum desem ne derdin?"

Jimin güldü.

"Benden hoşlansan da söylemezdin." dedi. Gülüşü aniden yok oldu ve Yoongi'nin kaşları kalktı bu cümleyle.

"Sizler, uzaktan ağlamak için seversiniz."

Bu seferki gülüş Yoongi'den gelmişti. Çocuk gülmüş ve kendi kendine konuşurmuş gibi,
"Belki de," demişti. "Belki de haklısındır, Jimin."

Jimin bu tepkiyi beklemiyordu ki, Yoongi lafını sürdürdü.

"Belki de Taehyung bu yüzden, güneşim dediği Jungkook'tan tamamen umudunu kestiği iki haftadan sonra, dün eve göğsünde bir güneş dövmesiyle gelmiştir."

Yoongi kısa bir bekleyiş sonrası lafını sürdürdü.

"Belki de bizler yalnızca, itilmekten yorulduğumuzdan uzaktan acı çekmeyi yeğliyoruzdur."

Jimin başını iki yana salladı.

"Uzaktan," dedi mırıldanır gibi.
"Uzaktan acı çekmeyi yeğleyenler, genelde tek başına acı çekmezler, Yoongi."

Jimin vedalaşmadan masadan kalktı ve çantasını aldı, Yoongi'ye dönüp son kez konuştu.

"Belki de onları uzağa itenler, ufacık bir fırsatta en yakına çekmeyi bekliyordur."













biliyorum sıkıldınız ama nolur bir dahaki bölüme kadar dayanınnn🥺🥺 umarım beğenmişsinizdir yine de çok çok öpücükler💓💓💓

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin