Jimin'in zaman zaman abarttığını düşünürdü Jungkook.Bazen insanları abartırdı. Birinin ona bakışını yanlış yorumlar ve bunu içinde büyütürdü. Kötü müyüm, çirkin miyim, yanlış bir şey mi yaptım diye düşünüp dururdu. Yaşadığı şeyleri, izlediği filmleri ve özellikle Jungkook'u abartırdı. Her fırsatta arkadaşında övecek bir şey bulurdu.
Ancak bu sefer abarttığı şey Jungkook'u deli gibi utandırmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"İnanamıyorum sana! Çocuğu dümdüz reddettin ve 1 hafta sonra mı anlatıyorsun bunu bana?"
Jungkook gözlerini kaçırdı ve oturduğu yerde kıpırdandı rahatsızca.
"Dümdüz falan reddetmedim. Konsere çağırdı beni, ne yapsaydım?"
Jimin kahrolmuş bir edayla omuzlarını düşürdü.
"Başka bir şey yapmaya ne dersin deseydin?"
"Bu söylediğini gerçekten ihtimal olarak mı sunuyorsun?" dedi Jungkook tek kaşını kaldırırken.
"Ben ve bunu söylemek? Birine bir teklifte bulunmak?"Arkadaşı dramatikliğinden ödün vermeyerek iç çekti.
"Pardon."dedi tavana çevrilen gözleri eşliğinde.
"Bir anlığına tamamiyle unutmuşum insan ilişkilerinde dilini yuttuğunu."Jungkook onun girdiği tavırlarla bastırmaya çalıştığı gülümsemesiyle mırıldanır gibi konuştu.
"Jimin bence sen tiyatro külübüne gitmelisin. Herkese taş çıkarırsın."Jimin ciddiye alınmamanın verdiği hisle göz devirdi.
"Bence sen de iletişim kulübüne gitmelisin. İki teklif, iki flört öğrenirsin."Jimin'in cümlesi istediği etkiyi bırakmadı, Jungkook merakla yaklaştı.
"Öyle bir külüp mü var?"Arkadaşı ofladı ve gözlerini kaçırdı.
"Ne bileyim Jungkook ya, yoktur herhalde. Hem ben ne diyorum sen ne soruyorsun. Çocuk sana ne dese hayır diye cevap veriyorsundur kesin."Jungkook'u düşünmeye iten bu cümleyle bir sessizlik yaşandı.
Jungkook cidden düşündü. Öyle mi yapıyordu? Bir anda aklından Taehyung'la olan tüm diyalogları silindi ve geriye sadece onu son gördüğünde yüzündeki gülümseme eşliğinde, ona Jeongguk demek için izin aldığı an kaldı.
"Hayır." dedi güçsüz bir sesle.
"Hayır öyle cevap vermiyorum."Jimin bakışlarını ona çevirdi ve kaşlarını kaldırdı anlam veremeyerek. Fakat Jungkook onun aksine bu konuya daha çok ilgi gösteriyor gibiydi. Olduğu yerde hafifçe doğruldu ve Jimin'e ciddiyetle baktı.
"Annemle konuşurken bana Jeongguk dediğini duydu metrodaki son karşılaşmamızda. Sonra bana öyle seslenip seslenemeyeceğini sordu. Hayır demedim."
Jimin kaşlarını kaldırdı.
"Evet mi dedin öyleyse?""Hayır." dedi Jungkook gururla.
"Bana nasıl istiyorsa öyle seslenmesini söyledim. İyi yapmış mıyım?"Jimin yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Jungkook o kadar hevesliydi ki bunu söylerken sadece ona bakarken bile içi kıpır kıpır oluyordu Jimin'in. Arkadaşında o belirgin etkileri görüyordu. Görüyordu, yavaş yavaş oluyordu işte.
Jungkook'un baygın gözleri hafif parlıyordu sanki, geçen aya göre daha çok gülüyordu yüzü, gözleri sık sık dalar olmuştu uzaklara.
"İyi yapmışsın, bebeğim." dedi tüm içtenliğiyle.
"Çok iyi yapmışsın."Jungkook gülümsedi ve başını önüne çevirdi tekrar, utanmıştı biraz ve fark etmesi zor değildi.
"Bir daha bir şey yapmayı teklif ederse kabul eder miydin?" diye sordu Jimin avucuna yasladığı çenesiyle birlikte.
Jungkook gözlerini bulundukları kafenin her bir noktasında gezdirdi ve bu soruya kalbinden bir yanıt vermeyi isteyerek kendine birkaç saniye tanıdı.
"Sanırım," diye mırıldandı en sonunda.
Kahvesini masada evirip çevirdi tekrar aralarken dudaklarını.
"Sen sordun diye değil. Sanırım gerçekten isterdim." dedi ciddiyetle açıklarken kendini.
"Bir sıcaklığı var, kalın sesi bile rahatsız etmiyor. Gerçi pek sesli konuşmuyor ama bilirsin pek hoşlanmazdım derin seslerden."Jimin çenesini eline yaslayarak onayladı ve bunu yaparken aynı anda dudaklarını birbirine bastırıp olası bir gülüşü engelledi arkadaşını utandırmamak adına.
"Biraz tedirgin ediyor beni. Yaptığı hareketler falan değil, zaten çok kibar biri. Ama varlığı biraz tedirgin edici."
Jimin dudaklarından çıkan ufak gülüşü tutamadan sordu.
"Nesi tedirgin edici varlığının?"Jungkook ise gözlerini kaçırırken omuz silkmişti.
"Ne bileyim işte." dedi bu konu hakkında dikkatli konuşmak istiyor gibi duraksarken. Fakat Jimin'in bakışları altında pes ederek iç çekti ve yaptı itirafını.
"Garip oluyorum yanında."
Jimin'in anında değişen bakışlarıyla hızla tekrar lafa atladı herhangi bir imaya mahal vermeden.
"Hemen kendi kendine bir şeyler kurma ama. Bak sırf öyle yapmayasın diye pek konuşmuyorum bile. Alışkın değilim ve her şey çok garip. Tüm olan bu. Daha da garipleştirme lütfen."
Jimin gülümsemesini silmeden ağzında geveler gibi, "Tamam tamam." diye mırıldandı.
Arkadaşının bu ilerlemesi bile bir şeydi ve daha fazla üstüne gitmesine gerek yoktu şimdilik.
Her ne kadar yavaş yavaş gelişen duygularını "garip" olarak tanımlasa da, Jimin o garipliğin güzel şeylere sebep olmasını dilemekten başka bir şey yapamıyordu o an. Kaçamak bakışları kahvesine çevrildi ve bir anlık sessizlik yaşandı. Jungkook arkadaşının hevesini kırdığını düşünerek kötü hissetti.
"Jimin." dedi bu yüzden.
Jimin kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bakışlarını arkadaşına çevirdi ve dudaklarını araladı sakince.
"Hm?"Jungkook parmak uçları ensesini turlarken o günlük Taehyung'a dair son sözlerini çıkardı dudaklarından.
"Garip ama," dedi hevesini kırdığını düşündüğü arkadaşına, biraz olsun doğruyu söylemek isteyerek.
"Güzel."
Jimin'in gülümsemesiyle tekrar duyuldu baştan sona çekingen çıkan sesi.
"Güzel hissettiriyor."
10 oy olana kadar yeni bölüm atmama kararı aldım😬 böyle salak gibi sırf kendi kendime konuşuyor hissediyorum da😔
okuduğunuz için teşekkürler💗