Hoseok, Jungkook ve Jimin geç saatte gittikten sonra da kalmaya devam etti. Yoongi yorulduğunu söyleyip odasına geçti ve böylece Taehyung'la baş başa kaldılar. Birkaç saniye süren sessizlik sonunda Hoseok Yoongi'nin bıraktığı dibinde birkaç yudum kalan bira kutusunu dudaklarına yaslamadan hemen önce sordu."Ne söyledi?"
Taehyung yanıtlamadan ellerini izledi birkaç saniye, biraz sinir olmuştu Hoseok'un Jungkook'a sormasına ama niyetinin kötü olmadığını biliyordu.
"Jimin seslendi o ara, söylemedi bir şey." Hoseok yanıt olarak hmladı ve biraz çekinerek tekrar konuştu.
"Kızdın mı bana?" Taehyung gözlerini ona çevirip başını iki yana salladı."Hayır ama hoşuma gitmedi. Biz baş başayken bile çok utangaç ve başkasından bunu duymak onu benden itmiş olabilir. Zaten ufak ufak kaçıyor farkındayım, yaşadığı şeyden çok korkuyor gibi bir hali var. Bilmiyor gibi yapıyorum ama anlıyorum, ne hissettiğini doğrudan yüzüne yansıtıyor farketmeden."
Hoseok bir iki dakikalığına sessiz kaldı. Birkaç ay önceki haline Taehyung ve onun karmaşık ilişkisini dinleyeceğini söyleseydiniz hüngür hüngür ağlardı muhtemelen. Atlatmıştı sahiden, hiç atlatamaz sanıyordu ama atlatmıştı, üstelik bunun üzerine özel bir çaba sarfetmeden.
"Onda ilk bakışta neyi sevdiğini anladım."
Aniden konuşmasıyla Taehyung kaşlarını kaldırarak, "Neymiş?" diye sordu."Sanki dünyanın farkında değil gibi bir hali var." dedi Hoseok yanıt olarak.
"Yani saflık falan felan manasında değil de sahiden ne olup bittiğini anlamıyormuş gibi. İnsan kendini bağdaştırıyor. Konuşurken bir ara gözüm kaydı, Yoongi'ye bakıyordu ama duymuyor gibiydi. Sonra bir etrafa baktı şaşkın şaşkın, bakışları seni bulunca düzeldi. Biraz baktı, sonra tekrar döndü sanki bulunduğumuz yere." Taehyung istemsizce gülümsedi. Yüzünü bir şefkat sardı ve içi gıdıklandı.
"Biliyorum." dedi. "Çok yapıyor öyle. Metrodayken yapıyor, dışarıdayken de yapmıştı, biz yalnızken bile yapıyor."
Hoseok gülümsedi.
"Onu izlemeyi seviyorsun.""Elbette seviyorum. Siz ciddiye almasanız da onunla ilgili her şeyi seviyorum ben."
Taehyung kaşlarını hafiften çatarak sitem eder halde söylenince Hoseok tebessüm ederek iki yana salladı başını.
"Bugün iyice anladım, ona aşıksın sen. Zaten bahsederken bile gözlerin bir başka bakıyor... Sadece sanırım hevesten böyle olduğunu düşünmüştüm ama sen öyle olmadığını kanıtlayalı çok oldu." İç çekti sessiz sakin."Tek korkum bir gün seni darmadağın bulmak ama aşkla ilgili her şeyde biraz da olsa bu risk oluyor, değil mi?"
Taehyung Jungkook sadece onun karşısında otururken bile darmadağın olduğunu düşündü. Daha fazla içi tereddütlüyle doluyken uyumaya çalışmak istemiyordu. Yarın Jungkook'la konuşmaya karar verdi.
Hoseok o gece salonda yattı. Taehyung odasının karanlığına rağmen, açık perdeleri yüzünden loşta kalan portreyi izledi kalbi nedensizce sıkışırken. Hoş bir sıkışma değildi bu, korkuyla kasılıyordu.
Ertesi gün dersteyken Jungkook'a mesaj attı ve bir şey söylemek istediğini söyledi. Jungkook, o dersten çıkana ve metroya binene kadar yanıtlamadı mesajı. Taehyung haliyle işi olduğunu düşündü ve kendi durağında indi.
Bir iki metre ancak yürümüştü ki, aniden arkasından duyulan adım sesleriyle dejavu yaşadı. Bu sefer herhangi bir ikaz olmaksızın arkasına baktı ve ondan bir metre ötedeki Jungkook'u gördü.
"İnternetimi açmayı unutmuşum. Erken binince senin durağında indim." dedi Jungkook minicik adımlarla aralarındaki mesafeyi aşarken.
"Ne söylemek istiyordun?"