part 13, as you want

8.4K 1.1K 254
                                    


"Benden rahatsız oluyor olmalı."

Taehyung bilmem kaçıncı kez dudaklarını aralarken Yoongi kalkıp ona bir tane yapıştırmamak için zor tutuyordu kendini.

Arkadaşı altı üstü bir buluşma teklifine ret yemişti ve dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyordu.

"Bak gerizekalı," dedi son kez şansını denemeyi gerçekten isteyerek.

"Çocuk sana yapamam demiş. Bak yapmam dememiş, yapamam demiş. Elimde değil demek istemiş. Belki bu hafta çok yoğundu? Nereden bileceksin? Çok üzgünüm demedi mi sana, belki de gerçekten elinde değildi ve üzgün hissetti teklifini reddettiği için?"

Taehyung gerçekten öyle olması için çok fazla şey yapabileceğini düşündü.

"Öyle midir sence?" diye çökük omuzlarla sordu arkadaşına.

"Elbette öyledir. Götlük etmeyi ve otobüse binmeyi kes." dedi Yoongi nihayet anlaşılmanın verdiği rahatlamayla.

Doğru söylüyordu. Taehyung o günden sonra haftasonuna dek metroya binmemişti, hep otobüsle gidiyordu.

"Neredeyse 1 hafta olacak onu görmeyeli. Teklifini reddettiği için binmediğini sanacak," Duraksadı Yoongi.
"Aslında öyle de neyse. Bugün metroya biniyorsun."

Taehyung tereddütle etrafına bakındı ve tekrar Yoongi'ye çevirdi gözlerini.

"Emin mis-" Arkadaşının yüzündeki ifadeyi görünce yarıda kesti cümlesini.
"Tamam tamam, binerim bugün."

Yalan söylemiyordu. Bindi gerçekten de.

Jungkook her zamanki yerinde ve her zamanki gibiydi. Taehyung o gün onu nasıl bıraktıysa aynıydı sanki. Açık renk yüksek bel kotu ve gözlerine inen perçemleri, uyuklamaya müsait baygın gözleri.

Taehyung daha içeri adım atmadan gözleri girenlere çevrilmiş ve beklentiyle bakmıştı. Ya da uydurmuştu bunu Taehyung kafasından, bilemiyordu. Ama uydurmadığına emin olduğu bir şey vardı.

Onu görür görmez heves ve biraz şaşkınlıkla gülümseyen yüzü ve minik dudaklardan çıkan, "Taehyung." seslenmesiydi.

Taehyung da biraz şaşkına uğradı bu yüzden. Jungkook'tan böyle bir tepkiyi pek beklemiyordu. Ama yine de hızla toparlanıp gülümsedi ve yanına gitti çekingen adımlarla.

"Merhaba, Jungkook." dedi yalnızca ama Jungkook her zamankinden fazla gülümseyerek bakıyordu ona.

"Merhaba." diye yanıtladı onu hızlıca ve neredeyse mızmız çıkabilecek bir sesle sordu.

"Kaç gündür neredesin?"

Taehyung şaşırdı. Her zamanki gibi o bir şey söyleyene dek Jungkook'un konuşmayacağı düşüncesinden olsa gerekti bu. Ani soruyla beraber bir an öylece dursa da yavaşça dudaklarını araladı.

"Şey," dedi ve kısacık bir anlığına duraksadı.
"Birkaç gündür Yoongi'yle beraber otobüsle dönüyordum, Hoseok bu haftaki dersleri aksattı diye tek dönmek zorunda kalıyordu."

Jungkook başını salladı anladığını belli edercesine.
"Hasta oldun sandım." dedi ama sesi o kadar kısıktı ki Taehyung zar zor duydu.

Duyar duymaz da büyük bir gülümseme eşliğinde yanıtladı onu.
"Gayet iyiyim."

"Buna sevindim." Jungkook da gözlerini kaçırarak gülümsedi. Taehyung başka bir şey söylemedi çünkü hala reddedilmiş olmanın verdiği bir geri çekilme vardı.

Gururdan falan değildi, eğer cidden farkında olmadan karşısındakini rahatsız ediyorsa bunu durdurması gerekirdi. Ama Jungkook bu sessizliği kendi içinde biraz garip buldu. Çünkü genelde konuşurlardı ve Taehyung günler sonra tekrar metroya binmişken onunla konuşmaması bir hayli garipti.

Jungkook anlamıştı ki onun teklifini reddetmesinin etkisi vardı biraz üzerinde. Her zamankinden çekingen duruyor ve normalde Jungkook'a sık sık değen gözleri şimdi köşe bucak kaçıyordu genç çocuktan.

Jungkook ağzını açıp bir şey söylemeyi çok istedi ancak ne buna cesaret etti, ne de konuşacak herhangi bir şey üretti o an aklı.

Sessizlikle geçen birkaç dakika sonrası, Jungkook'un normalde hep sessizde olduğundan çalmasına alışık olmadığı telefonu çaldı. Jungkook aniden irkildi ve telefonunu eline alıp arayanın kim olduğuna baktı. Arayan annesiydi.

Zaten eğer arayan o ya da Jimin olmasaydı, duymamış gibi yapacak ve beş dakika kadar sonra aradığını görmemişim diye klişe bir yalan mesajı atacaktı. Zira kendisi telefonla konuşmaktan nefret ederdi. Sesi titrer ve ağzından çıkan en normal kelimeleri bile müstechen bir kitabı seslice okuyormuş gibi kızararak dile getirirdi.

Aramayı yanıtladı ve üzerinde Taehyung'un gözlerini hissettiğinden normalden biraz daha kasılarak açtı telefonu.

"Anneciğim?" dedi her zamanki gibi telefonu açar açmaz.

Taehyung'un oturduğu taraftaki kulağına yasladığı telefondan şen şakrak yükselirken, Jungkook onun da konuşmalarına ister istemez şahit olduğunun farkındaydı.

"Jeongguk!" dedi annesi büyük bir heyecanla.
"Ne oldu tahmin et!"

Jungkook gülümsedi. Annesinin her zamanki gibi huyunu bozmayarak ona Jeongguk demesine çoktan alışmıştı.

"Hm, ne oldu bakalım? Tahminlerde iyi olmadığımı biliyorsun."

Böylelikle annesi ona çalıştığı pastaneye gelen yeni çalışanlardan birinin ilkokul arkadaşı olduğunu olabilecek en kısa sürede anlattı. Ardından ne yemek yapacağını sordu, güzel beslenmesini tembihledi ve telefonu kapadı. Jungkook telefonunu cebine sıkıştırırken kirpiklerinin ardından yanında oturan Taehyung'a bir bakış attı ve utanarak gülümsedi.

"Annem ilkokul arkadaşıyla iş arkadaşı olmuş da."

Taehyung gülümsemeye çabaladı ama aklı tamamen başka bir yerdeydi. Zaten birkaç saniyelik sessizlikten sonraki cümlesi de açıkça belli ediyordu bunu.

"Gerçekten istemeden duydum, dinlediğimden değil ama," dedi ilk önce savunmasını yaparak. Ona merakla bakan Jungkook'a çekingen gözlerle karşılık verdi.

"Jeongguk?"

Jungkook gülümsedi.
"Ah," diye mırıldandı. "Evet. Annem bana Jeongguk der."

Taehyung istemsizce gülümsedi. Fakat sanki bir şeyler içmiş de hafiften kafayı buluyormuş gibi alık bir gülümsemeydi bu.

"Çok güzelmiş." dedi sakin bir sesle.
"Sana ara sıra böyle seslenebilir miyim?"

Jungkook şaşırdı. Annesi dışında kimse ona bu isimle seslenmezdi ve yalnızca bir süredir tanıdığı bu çocuğun isteği bir an oldukça ilginç geldi gözüne. Jimin bile ona bu isimle seslenmiyorken, Taehyung'un seslenmesi oldukça garip olmaz mıydı?

Fakat Jungkook kıyamazdı. Biri ondan bir şey rica ettiğinde asla tersini söyleyemezdi. Söyleyebilse de, o an kendine itiraf etmek istemediği bir biçimde karşısındaki çocuğun gözlerine bakarak aksi bir cevap vermek istemiyordu içten içe.

Bu yüzden sanki gerçekten hiç sorun değilmişcesine araladı dudaklarını.

"Seslenebilirsin." demişti.
"Nasıl istiyorsan öyle seslenebilirsin."

















jungkook noldu 1 hafta görmedin aklın geldi mi basına he🙃🙃
umarım beğenmişsinizdirrr oy vermeyi unutmayın🥺💗

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin