part 18, ruined heart

8.7K 1.1K 208
                                    


Jimin sadık biriydi. Hatta Jungkook'un gördüğü en sadık insanlardandı.

Mesela onunla arkadaşlığı biraz ilerledikten sonraki günlerde farketmişti ki, Jimin bir yere davet edilirse kendinden önce Jungkook'u düşünüyordu.

Biri bir yere gitmeyi soruyordu. Jimin o an bakarız diyordu ve doğrudan Jungkook'a gidelim mi, diyordu. İşin kötüsü Jungkook sen git dediğinde tek başına gitmiyor ve onunla kalmaya devam ediyordu.

Jungkook ilk zamanlarda bunun suçluluğuyla her yere gitmeyi kabul etti ama bir yerden sonra farketti ki Jimin de sırf o istiyor diye gidiyormuş gibiydi. Zaten kopmaları sonradan olmuştu. Birbirlerine daha düşkün olmuşlar, her şeyi beraber yapmaya başlamışlardı.

Jimin kısacık bir zaman diliminde Jungkook'un o güne dek hayatında arkadaşım dediği kişilerin toplasan yarısı bile etmeyeceği bir yer edinmişti hayatında. Ve bu yerden dolayı, Jungkook'un tüm korkularını kendininkiler kadar iyi bildiğinden dolayı tam şuan Jungkook'tan bile daha mutluydu belki de.

"Ne dedi tekrar söylesene." dedi yüzündeki hiç silinmeyen büyük gülümseme ve heyecanla.

"Jimin." dedi Jungkook huysuzlanmaya çalışarak. Ama bu denemesi başarısız oldu ve dudaklarını bastırarak gülmesiyle sonuçlandı.
"Daha kaç kere söyleteceksin?"

"Sus ve söyle." dedi Jimin hiç bozuntuya vermeden aynı heyecanla.

"Of," Jungkook kaçışının olmadığını anlayarak ofladı.
"Şey dedi işte." Tekrar istemsizce gülümsedi ve yüzü yanıyormuş gibi hissederken devam etti.

"Sanki beni sevsin diye çıkmışım karşısına."

Jungkook bu cümleyi duyduktan sonraki duyduğu heyecanın bir benzerini tekrar yaşadı. Halihazırda yanan yanakları kızardı ve kalbinde bir sıkışma hissetti.

"Ya," Jimin omuzlarını kaldırıp iki elini de göğsüne götürerek güldü.
"Ya ya ya," diye devam etti anlamsızca gülmeye devam ederken.
"Çok güzel söylememiş mi Jungkook ya?"

"Evet," dedi Jungkook alt dudağını dişleri arasına alıp gülümsemesini bastırmaya çalışırken.
"Evet çok güzel söyledi. İlk duyduğumda kalbim mahvoldu resmen."

Jimin dayanamıyormuş gibi olduğu yerde küçülürken garip sesler çıkarmaya devam etti.

"Kalbin mahvoldu öyle mi? Ağlamak istiyorum cidden, niye bu kadar mutluyum ben?"

"Bilmiyorum, hiç anlamadım." dedi Jungkook istemsizce gülerken.

"Aptal, anlamazsın tabii." diye yanıtladı Jimin yalandan olduğu çok belli bir şekilde kaşlarını çatarak.

"Geç saatte dairenin kapısını alacaklı gibi çalıp açar açmaz sana, ben mahvoldum ve öpüştüm galiba dersem ancak anlarsın."

Jungkook birden bire yaptıklarını ondan duyunca kendini garip bir şekilde yaşıyor gibi hissetti. Hayatında bir şey olmuştu ve ilk defa gerçekten biriyle yaşadığı bir şey için Jimin'in kapısını çalıp onunla paylaşabilmişti sevincini.

"Eğer ben bile bunu yaptıysam, seninki için çok fazla bekleyeceğimi sanmam." dedi gerçekten öyle düşünürken.

"Senin beklemen boşuna değilmiş ama değil mi?" diye sordu arkadaşı arsız arsız gülerken.

Jungkook'un yanıtı onun aksine kısık sesle, mırıldanır gibiydi ama Jimin açıkça ne dediğini duymuştu zorlanmadan.

"Bunu sana daha önce kimseyle öpüşmediğimi ilk söylediğimde de düşünseydin keşke aptal."

Jimin koltuğun diğer ucundan Jungkook'a kaydı ve omzuna çenesini sürterek sırnaştı.

"Ama Jeon, biliyorsun ki çok güzel bir çocuksun ve sadece o yaşa kadar bunu yapmadığını duyunca biraz şaşırmıştım."

Jungkook omuz silkti ve Jimin'in başının omzundan kaymasına sebebiyet verdi böylece. Fakat Jimin hiç umursamadan savunmasına devam etti.

"Dış görünüşle alakasız bir konu olduğunu öğrendiğimde çok özür dilemedim mi ama?" dedi tekrar sırnaşıp kaşlarını sevimlice kaldırırken.
"Hm, Jungkook? Öyle olmadı mı?"

Jungkook inadını çabucak kırıp gülümsedi ve kısacık bir iç çekişten sonra yanıtladı.
"Hm, öyle oldu. Saf seni." dedi mırıldanır gibi.

Jimin kıkırdadı ve kollarını arkadaşının boynuna doladı. Jungkook sarılmayı kabul etti anında gülümserken.

"Yanımda uyursun değil mi?" diye sordu Jimin geriye çekilirken yavaşça.
"Burada boşa tutulmasın sağın solun."

Jungkook bir mırıltıyla onayladığında Jimin de koltuktan kalkmış ve elini kavrayarak çekiştirmişti Jungkook'u.

"İyi hadi, bir şeyler ayarlayalım üstüne. Gerçi vardı sanırım."

Salondan tam çıkacakları sırada ani gelen bildirim sesiyle duraksadı Jungkook. Jimin'in elini bıraktı ve koltuğun üzerinde bıraktığı telefonuna ilerledi.

"Kimmiş?" diye sordu Jimin muzipçe gülümserken. Sesi çoktan kim olduğunu bildiğini belli diyor gibiydi.

Eh, Jungkook'un utangaç gülümsemesi de açıklıyordu aslında her şeyi.

"Taehyung." dedi Jungkook engelleyemediği gülümsemesiyle.

"Ne diyor?" demişti Jimin hevesle.

Jungkook gözlerini çevirdiği telefonundan kaldırırken gözleri parlıyor gibi gelmişti Jimin'e. Belki de sahiden parlıyordu.

Belki de Jungkook'un tüm ihtiyacı olan vitaminler değil, sadece buydu.

"İyi geceler, diyor." demişti.

Sonra da sesi az öncekine oranla hafifçe kısılırken cümlenin aslını söylemişti utanarak.

"İyi geceler gün ışığı, diyor."

Sesinin kısıklığına oranla kalbi gürültülüydü. Jungkook, o gün kaçıncı defa hissettiği bu duyguyla kalbinin bu durumdan bitap düştüğünü hissediyordu. Bilmem kaçıncı defa aklından geçen şey tekrar tekrar aynıydı.

Kalbim, diyordu içinden. Kalbim mahvoldu resmen.

"İnanamıyorum çevredeki en romantik herifin en yakın arkadaşımı bulduğuna."

Jimin'in oyuncu sesi Jungkook'un kulaklarına vardığında daldığı yerden gözlerini çekmiş ve arkadaşının nereden bulduğunu bilmediği, elindeki cips pakedine bakmıştı kıkırdayarak.

"Kendini hasta edeceksin, aptal. Bırak şu cipsi, bayat olduğunu görmüyor musun?"

Doğru dürüst kızamamıştı bile bununla ilgili. Jimin'in hassas midesine yağlı ve bayat şeyler iyi gelmiyordu ama kendisi inatla yiyordu.

Arkadaşı bunun umrunda bile olmadığını belirtir gibi omuz silkmişti salondan çıkarken.

"Bulduğum ve yemek istediğim her şeyi yediğimi unutuyorsun." demişti ve Jungkook o an onun kendini hasta edeceğiyle ilgili bile şikayetlenememişti.

O saçma sapan bir mutluluk içindeyken, Jimin istediği kadar bayat ve sağlıksız şey yiyebilirdi çünkü karışmayacaktı.












eğer o kutsal gün gelirse ve biriyle öpüşürsem ben de en yakınımın kapısını alacaklı gibi çalıp ben mahvoldum ve öpüştüm galiba derdim kesin o yüzden böyle yazdım😌😌 umarım beğenmişsinizdirhehe💘💘

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin