Jungkook metrodan inerken bir enkaz altından çıkıyor gibiydi. Adımları sürüye sürüye atıyordu, Taehyung'un ona bir kereden fazla uğramayan gözlerini düşündü.Eve gittiğinde kendini yapayalnız hissetti. Jimin'i aramak istedi ama sonra ona dert yanıyor gibi olmak istemediğinden yapmadı bunu. Yüzsüzlük gibi geldi biraz.
Jimin, Jungkook ona olanları anlattığında belirgin hiçbir tepki vermemişti oysa ama Jungkook onun içten içe kızdığını biliyordu.
Jimin bakışlarıyla bağırıyordu sanki ona. En yakın arkadaşının sözleri değil de gözleri yargılıyordu onu. Ne oldu da değişti fikrin? diye soruyordu gözleri. Neden birden bire bambaşka bakıverdin?
Jungkook'un gözleri ise hiddetle yanıtlıyordu o sıra arkadaşını.
Çünkü insanım, diyordu. Çünkü korkuyorum.Sizin imalarınızdan, anneme ciddi bir meseleyi bahsetmekten, zayıflıklarımı karşımdakine açmaktan, birine bedenimi isteyerek de olsa sunmaktan korkuyorum. Ben, korkuyorum ve hiçbiriniz anlamıyorsunuz bunu.
Halbuki en çok ben sinirliyim kendime, en çok ben kızıyorum. Ne biçim insansın diye soruyorum hep, insan ne istediğini bilmez mi? Ben bilmiyorum işte. Size bunu açıklamaya da kalkamıyorum. Ben ne yapıyorum, ben nasıl biriyim, ben ne isterim, ben Taehyung'u tüm korkularımı gözardı edecek kadar sever miyim? Bunları bırak, ben Taehyung'u hakettiği kadar sever miyim?
Bilmiyorum. Ben Jeon Jungkook, hiçbir şey bilmiyorum.
İç muhasebesi hiç bitmiyordu. O gün kendi kendine konuşup durdu ama halledeceğini düşündü. Hallederim, dedi kendi kendine. Bunu isteyen bendim, zor olmasa gerek.
Zor oldu.
O haftanın bitimine dek Taehyung'la iki defa daha karşılaştılar ve Jungkook, laflara dökemeyeceği kadar kötü hissetti. Yalnızca Taehyung'un onun üzerindeki parlak gözlerini özlemiyordu. Onunla dirsekleri ve dizleri yaslı oturmayı özlüyordu. Konuşurken parmak uçlarını onun parmaklarında boydan boya sürtmeyi özlüyordu. Söylemeye çekindiği bir sürü şeyi özlüyordu ancak halledeceğim, diyordu.
Halledeceğim, eskisi gibi olacak.
Eskisi gibi yalnızca aklımı ayın sonuna kadar paranın yetip yetmeyeceği yoracak. Bedenim beni seven birinin dokunuşlarından mahrum kalacak. Hiçbir şey bilmemem sorun olmayacak çünkü ortada seçmem gereken bir şey olmayacak.
Belli ki... Çok da hoş olmayacak ama normal olacak işte. İstediğim de bu değil miydi?
Haftasonu geçti. Sonra bir daha gördü Taehyung'u. Bu sefer çocuk biraz hasta görünüyordu, endişe etti ama bir şey yapmadı. En azından uzak dur diye tembihledi kendi kendini. Evde kendi kendini yedi bu düşünceyle, hasta olabilir miydi sahiden? İçine attı bunu da, Jimin'e bile söylemedi.
Geçti işte. Jungkook inanamadı ama geçti bir şekilde. İki hafta geçti. İnanılmaz kötü geçen, katlanması zor iki haftaydı bu.
Jungkook o kadar kötü hissediyordu ki iki haftadır da erteliyordu annesiyle görüntülü konuşmayı, yalnızca araşıyorlardı. O yüzden o gün geceye yakın annesini aradı. Her zamanki gibi havadan sudan konuştular. Sonra annesi, yorgun gözüktüğünü söyledi. Jungkook olabilir, diye yanıtlasa da annesinin çoktan bir şeyler sezdiğini ve ona söylemesi için alan yaratmaya çalıştığının farkındaydı.
İlk hafta Taehyung'u soran annesi, aldığı uzun sessizlikler sonrası ikinci hafta bunu kesse de belli ki yine dayanamamıştı.
"Ayrıldınız mı?" dedi en sonunda, çekingen bir sesle.
Annesinin sorusu Jungkook'u daha da beter bir hale soktu. Genç çocuk acı acı güldü ama buna tezat olarak gözleri dolu doluydu.
"Biz hiç sevgili olmadık ki." dedi tüm sakinliğiyle. "O hep geldi bana. Hep adımları atan oydu. Her seferinde geri durdum. En sonunda da ittim onu, bir daha gelmek istemeyeceği kadar uzağa."
Annesi bir şey söylemeden durdu ve bu Jungkook'a kendisini acımasızca eleştirmesi için bir an doğurdu.
"Anne," dedi güçsüzce nefeslenerek.
"Benim portremi aldı, metroda izledi, bir şekilde birbirimizi tanıdık ve o andan itibaren, hayatımdaki hiç kimse o kadar özenli davranmamıştı bana." dudaklarını sıkı sıkıya bastırdı birkaç saniyeliğine.
"Kansızlığım var diye bulduğu ilk fırsatta eve vitaminlerle geldi. Üzerinden kaç zaman geçmişti söyleyeli, yakınlaşana dek tutmuş aklında."Annesi burukça gülümsedi, Jungkook yaşlarla bulanıklaşan gözleri yüzünden onun da gözlerinin dolduğunu göremedi. Kadın belli ki oğlunun kendisiyle olan bu savaşına pek içerlemişti.
"Anne, uyuyamıyorum demiştim bir iki kere. Evime getirdiği bitki çayının aynısını almak için uğradım aynı yere, aldığı karışım uykuya dalmayı kolaylaştırırmış."
Jungkook söyledikten hemen sonra hıçkırdı.
"Yapamayacağım dedim, anlıyorum dedi kızmadan bağırmadan, madem öyleydi neden bunca zaman yapacak gibi davrandın demeden." Jungkook ekrana baksa da göremiyordu artık.
"Yalnızca biz böyle olduk diye vitaminleri bırakma olur mu, diye sordu."Ellerini kabaca gözlerine sildi ve burnunu çekti. Annesi bir şey söylemiyordu, Jungkook onun aniden akan gözyaşlarını beklemediğini biliyordu. Aslında Jungkook kendini çok sıkmıştı, bunca zaman sırf annesinin yüzüne bakarak bile ağlayabilecekken kendini tutmaya çalışmıştı ama konu Taehyung olunca dayanamamıştı belli ki.
"Oğlum," dedi annesi şefkatle.
"İnsanız hepimiz. Ne olacağını, vakti geldiğinde nasıl hissedeceğini bilemezdin."Jungkook direkt olarak Taehyung'un sözlerini anımsadı. Herkes dediğine göre gerçekten böyle olmalıydı.
"Sen sıkmak istemiyorum. Eminim ki şuan kafan çok karışık ve etrafındaki insanlar seni anlamıyor görünüyor, ben de onlara katılmak istemiyorum. Yalnızca tek söylemek istediğim Taehyung'un bahsi geçtiği zamandan beri, sesin kulağıma hep daha canlı geldi. Hayatında olması seni mutlu ediyor gibiydi. Bu kararına şaşırdım desem yalan olur, çünkü korktuğunu biraz belli ediyordun. Yalnızca aşacağını ummuştum. Kararın neyse saygı duyuyorum, eminim böyle düşünüyorsan kendince bir nedenin vardır. Kendin için en iyi kararını yalnızca senin verebileceğini düşünüyorum. Tek isteğim çok üzülmemen ve ne kendini, ne de Taehyung'u suçlamaman."
Jungkook yanıt olarak başını salladı ve tüm içtenliğiyle annesine onu sevdiğini söyledi. Annesi, "Ben de koca bebeğim." diyerek gülümsedi ve aramayı sonlandırdılar.
Jungkook o gün yatağına yattığında kaç gündür tekrarladığı bahanesini kendine sunamadı.
Zira halledemiyordu.
selam✋🏻 görüşmeyeli biraz olmuştu umarım özlemişsinizdir soleil'i💝 gitmeden bana bir yıldız veya yorum bırakabilirseniz çok mutlu olurumm görüşelim bir dahaki bölüme💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soleil
Fiksi Penggemarkim taehyung, tir tir titreyen bir güneşe tutuluyor. [taekook]