⚠️upuzuuuuuun bir bölüm uyarısı⚠️
(ayrıca bölümün içinde kapalı bir anlatımla da olsa cinsellik var rahatsız olacaklar için belirteyim)Çok fazlaca bir vakit olmasa da bir vakittir dopdolu hissediyordu Jungkook. İçindeki yalnızca yaşamaktan dolayı hissettiği sevinci güzelim aşklarının tam da üzerine gelen vize haftası bile söndüremiyordu. Kimse çalamıyordu yüzündeki o gülümsemeyi. Sevgilisi sınavlarından çıkar çıkmaz koşa koşa bir vaktini bulup ona geliyordu ya, sınavmış falan umurunda değildi. Jungkook'a Taehyung dışındaki hiçbir şey etki edemez olmuştu sanki.
Taehyung'tan başka şey bilmiyor, ondan başka şeyle de ilgilenmiyordu da. Jungkook'un aşktan başı dönmüştü. Yağmurlu bir gün kot şortuyla dışarı çıktığında tasdiklemişti bunu. Jimin çok fena dalga konusu yapmıştı onun bu kozadan henüz çıkan ilk gerçek aşk sersemliğini. Her fırsatta laf vuruyor, en ufak boşlukta da arkadaşının bu aşık hallerine kıkırdıyordu kendi kendine.
Jimin'i her zamankinden daha fazla kıkırdatan gerçek ise dün biten vize haftasıydı. Taehyung son sınavından çıkar çıkmaz sevgilisini aramış ve yarın tüm gününü onunla geçirmek için her şeyi verebileceğini söylemişti. Jungkook'un cevabı açıktı.
"Her şeyim sensin zaten, gel yeter."
Taehyung dayanamıyordu onun bu hallerine, ölecekti sevgisinden ama içine içine nefeslenip, "Öpeceğim o güzel ağzını." demekle yetinmişti. Jungkook telefona, "Benim istediğim de o zaten." diye fısıldadığı gibi kapatmıştı telefonu ve kendi kendine gülmüştü.
Demem o ki Jungkook evindeydi bugün. Sevgilisinin gelmesini bekliyordu. Vizelere denk gelen birlikteliklerinin tamamen birlikte harcadıkları ilk günü olacaktı bu. Taehyung onda kalacaktı. Jungkook nasıl bugünü ettiğini bilememişti. Neredeyse her gün görüşmelerine rağmen biraz bile uzak kalsa sevgilisinden zavallı kalbi "Taehyung" diye sızlanıyordu. Jungkook kıramıyordu bu soyut olarak Taehyung'a verdiği organına. Soluğu Taehyung'un yanında alıyordu. Somut olanı soyutla ayırmamak için.
Kapı çaldığında ve o bir an bile duraksamadan açtığında sevgilisi kocaman gülümsemesiyle tıpkı onun gibi öne atılıp sarmıştı belini. Jungkook gülerek burnunu boyununa gömmüştü Taehyung'un.
"Hoşgeldin." demişti mutlulukla.
"Hoşbuldum, güzelim." diye bir yanıt aldı sevgilisinden ve hemen ardından Taehyung geri çekilerek bir öpücük bıraktı burnuna.
Jungkook onun hareketinden cesaret alıp kızarmaya başlarken "Özledim." demişti hafifçe geri çekilerek ona bakan sevgilisine. Uzanıp yanağına minik bir öpücük verirken de tekrarlamıştı kelimelerini.
"Özledim, özledim, özledim."Taehyung'un baş etmekte zorlandığı bir şeydi Jungkook'un sokulgan, açık sözlü halleri. Her an bir kalp krizinin eşiğinden dönüyordu. Jungkook'a bunu söylediği zaman çocuk güzelce açıklamıştı kendini.
"Seninle ayrı kaldığımız zaman boyunca o kadar kötü hissettim ki senden bir adım uzakta kalmayı istemiyorum artık. Hayatım boyunca o kadar çok şeyden utandım ki, birini sevdiğimi, ona sevgimi çekinmeden gösterebileceğimi asla düşünmezdim. Şimdi sevgimi sana gösteremediğim için utanmam gerektiğini düşünüyorum. Taehyung, dünyada bunu en çok hak eden kişi sensin sevgilim."
Taehyung onun bu hallerinden cesaretle onu çekinmeden sararken dünyadaki en mutlu insan gibi hissediyordu. Dünyadaki en mutlu insan oydu çünkü 1 ay önceye kadar sonsuza dek hayatından çıktığını sandığı aşkı onu aynı duygularla karşılıyordu.
"Of, unutmuşum sarılmaktan. Gelsene içeri." dedi Jungkook istemeye istemeye geriye çekilip yolu sevgilisine açarken.
Taehyung uzanıp onu elmacık kemiğinden öperken şikayetçi olmadığına dair mırıldanmış, ayakkabılarını çıkarıp sevgilisinin peşinden içeri adımlamıştı.