part 24, belonging someone and secret concert

7.2K 1K 169
                                    


Taehyung'un evindeki günden sonra çarşambaya kadar ikisi de birbirini görmedi. Mesajlaşmaya devam ettiler ama ilk mesaj hep Taehyung'tandı ve doğrusunu söylemek gerekirse sohbeti devam ettiren de oydu.

Jungkook o gün eve döndüğü günden itibaren kendi içinde bir çekilme yaşamıştı. Aklında sürekli annesinin o lafı dönüyordu.

Biriyle ilişki yaşamaya başladığından itibaren yaptığın şeyler yalnızca kendin için olmayı bırakır, demişti annesi yıllar önce öylesine konuştukları bir gün. Kendine ve bedenine iyi bakman gerekir çünkü artık onun devamlı iyi olmasını senden bile çok isteyen biri vardır. Doğru beslenmeni ister, kendine iyi davranmanı ister ve sağlıklı olmanı ister. Bazen ise dokunmak ister ve sen de ona dokunmak istiyorsan ikinizden şanslısı yoktur.

Jungkook Taehyung onun belini sıkı sıkıya tutarken annesinin bu sözlerini hatırladı ve bu şey gittikçe ağırlaşmaya başladı. Bu şey, onun her neredeyse arkasını dönüp kaçmak istemesine sebep oluyordu. Fakat neydi anlamıyordu. Onu böylesine korkutan şey birini sevme, ona ait olma ve bunun akabinde gelişecek bazı eylemler miydi?

Çarşamba günü Taehyung öğlenin ilk saatlerinde onu aradı ve attığı konuma gelip gelemeyeceğini sordu. Jungkook sırf insanlara hayır deme özelliği pek zayıf olduğundan kabul etti çünkü istemsiz bir kaçma dürtüsü vardı artık içinde. Taehyung yüzünden değildi, ciddiye binecek bir ilişki korkusundandı. Jungkook, bedeninin yalnızca ona ait olmama düşüncesinden deli gibi korkmuştu.

Taehyung'un ona attığı konumun onun üniversitesinin yakınında olduğunu fark etse de üzerine düşmedi ve sorgusuz sualsiz dersinden çıktığı gibi oraya gitti. Sahiden de neredeyse kampüsle aynı görünen bir çimenlik alanda bir sürü insanın küçük gruplar halinde gülüşüp konuştuklarını ve ileride kurulmuş bir sahnenin varlığını farketti. Burada genelde hep kurulu olduğunu düşündüğünden etrafa bakınmaya devam etti ama çevresindeki kalabalık giderek artıyordu ve Jungkook da halihazırda gerilmeye başlamıştı çoktan.

Telefonunu çıkarıp Taehyung'a mesaj attı ancak o gerginliğiyle birkaç saniye beklemenin ardından titreyen elleriyle aramaya bastı. O sırada etrafındaki insanlar yoğunlaşmıştı ve en önemlisi çok fazla ses vardı. Çok fazla. Jungkook kulaklarının uğuldadığını hissederken dişlerini sıktı.

"Alo," dedi Taehyung ilk önce.
"Jungkook geldin mi?" diye sordu sonra da.

Jungkook ise onu duymamış gibi titreyen sesiyle, "Neredesin?" diyebildi sadece. Sonra da onu beklemeden zorlukla konuştu tekrar.
"Al beni buradan, sahnenin birkaç metre ilerisinde, sağ çaprazındayım. Al beni, lütfen."

Taehyung bir şey demeden de telefonu kapattı. Tırnaklarını avuç içlerine batırırken titremesini önlemeye çalıştı. Sesler giderek yükseliyordu. En sonunda ise büyük bir alkış koptuğunda neye uğradığını şaşırdı. Elleri kulaklarına çıktı istemsizce ve onları kapatırken, tutmak için kendini sıktığı gözyaşları hiç zorlanmadan yanaklarını terk etti.

Grup sahneye çıkıyordu. Bununla eş zamanlı olarak ileriden gelen tanıdık bedeni gördü yaşlı gözleri. Taehyung hevesle ona yürürken onun ne halde olduğunu farkettiği gibi gülümsemesi hızla solmuş ve adımları koşar hale gelmişti.

Jungkook onun gelişiyle eşdeğer vakitle geriye doğru adımlar attı ve genç nihayet yanına vardığında hiçbir şey söylemesini beklemeden, "Gidelim buradan." dedi. Taehyung o kadar endişelenmişti ki, hiç sorgulamadan Jungkook'un elini tuttu ve oradan olabildiğince hızlı adımlarla uzaklaştılar. Ses hala uğultulu gelse de oraya kıyasla oldukça sakin olan yere vardıklarında ise Jungkook'un ağlaması dinmemişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diyebildi zorlukla hıçkırıklarının arasından.

Taehyung ellerini nereye koyacağını bilemez gibi kendini açıklamaya girişti.
"Yalnızca beraber hiç konsere gitmedik diye eğleniriz diye düşünmüştüm. B-ben ne olduğunu anlamadım, çok özür dilerim Jeongguk."

Jungkook yaşlı gözlerini Taehyung'unkilerle buluştururken başını iki yana salladı. Bağırmaktan nefret ederdi fakat bu durumda bağırmamak için kendini tutması gerekmişti. Taehyung'un kalbini kırmak istemiyordu ama çok kötü olmuştu. Uzun zamandır böyle şiddetli bir sese maruz kalmıyordu ve vücudundaki korku uzun süre gitmeyeceğini belli eder gibi onu titretmeye devam ediyordu.

"Haber veremez miydin? Soramaz mıydın gelmek ister misin diye?"

Taehyung ağladı ağlayacak bir vaziyetteyken kendini açıklamaya çalıştı.
"Yalnızca sürpriz olsun demiştim. Hoşuna gideceğini düşündüm. Sorun ne anlamadım, fakat çok özür dilerim Jeongguk."

Jungkook kendini sakinleştirmeye uğraşırken burnunu çekti birkaç kez.

"Yüksek seslere maruz kaldığımda sonucu genel olarak panik atakla bitiyor." dedi sesi oldukça kısıkken. "Sese karşı büyük bir katlanamazlığım var. Normalde annem bile kısık sesle konuşur benimle. Seninle dışarı çıkmamamın, metroda tıkaç takışımın, ilk sorduğunda konsere gelmeyişimin sebebi buydu."

Taehyung dünyası başına yıkılmış gibi görünürken gözlerini Jungkook'tan kaçırdı.
"Ö-özür dilerim." dedi o da kaçıncı kez bunu tekrarladığını bilmezken.
"Bilsem yemin ederim yanından bile geçmene izin vermezdim. Fark edemedim, çok özür dilerim. Sormam gerekirdi."

Jungkook başını eğdi ve çocuğu daha da kötü hissettirmemek için gözyaşlarını avuçlarının içiyle kuvvetlice sildi.
"B-bilemezdin, tamam."

"Bastırma o kadar, kızaracak." dedi Taehyung onun gözlerini siliş şeklini görür görmez. Jungkook bir kez daha annesinin sözünü hatırladı onun bu lafıyla.

"Bir şey olmaz." dedi burnunu çekerek.
"Eve gitmek istiyorum şimdi. Daha fazla dışarıda olmak iyi gelmiyor."

Taehyung çaresizce başını salladı.
"Seni bırakayım."

"Gerek yok, konsere dön." diye kuvvetle reddetti Jungkook başını iki yana sallarken. Taehyung defalarca onu bırakabileceğini tekrarlasa da Jungkook'un sahiden hem morali bozulmuş, hem de Taehyung'un moralinin bozulduğundan oldukça emin olduğundan en azından konsere dönsün istemişti.

Taehyung ikna olmuş gibi davrandı, Jungkook oradan ayrıldıktan sonra boş boş bankların birinde oturdu ve onun metroya bindiğinden emin olduktan sonra o da metroya binmek üzere kalktı oradan.

O gün ikisi için de güzel geçmedi. Jungkook eve dönüp mutfağında ağladı, Taehyung'sa yemek bile yetmeden yarın öğleye kadar kalkmamak üzere yatağına girdi.











öyle bir durum yazmışım ki iki tarafa da kızamıyorsunuz lasmldmfl yine de kızdığınız bir taraf varsa bilmek isterimm her ne kadar kimsenin çıkacağını sanmasam da👀 umarım beğenmişsinizdir bölümü çok öptüm💝💝

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin