part 27, sun goes down

6.9K 991 260
                                    


Jungkook'un söylediği cümle aralarında birkaç dakikalık bir sessizlik yarattı. Taehyung bir şey söyleyemeden öylece Jungkook'un yüzünü seyre daldı ve bu onu da da kötü hissettirmekten başka bir şey yapmadı.

Tekrar dolan gözleri fark eder etmez kendine gelmek adına zorlukla yutkundu ve dudaklarını birbirine bastırdı.

"Anlıyorum." diyebildi zar zor.

Jungkook bir şey demeden tekrar ağlamaya başladı ve dudakları aralandı.
"Üzgünüm, çok üzgünüm."

Taehyung başını iki yana salladı perişan ifadesiyle.

"Hayır-hayır, ağlanacak bir şey yok Jeongguk. Üzülme boşuna, tamam mı? Halledeceğim ben, senin hiç suçun yok ki."

Bu sözler Jungkook'u yatıştırmak yerine ağlayışını şiddetlendirdi ve iki yana sallamaya devam etti başını.

"Taehyung, çok kötü biriyim ben değil mi? Özür dilerim, neden böyle oldu bilmiyorum ki. Ne oluyor anlamıyorum. Hep bir şeyler oluyor ama ben hiç anlamıyorum, Taehyung. İnan seni üzmek istemedim. Asla da istemem. Böyle yapmamam gerekirdi, hak etmiyorsun bunları."

Taehyung ellerini nereye koyacağını bilemez gibi başını iki yana salladı.

"Hayır, Jeongguk." dedi perişan haline rağmen hala onun ağlamaması derdine düşerken.
"Çok iyi birisin sen, beni istemiyorsun diye neden kötü olacaksın? Anlamıyor olabilirsin de bunları... Beni üzmek istediğini düşünmedim hiç."

Durdu ve histerik bir kıvrılma hızla dudaklarını sarıp kayboldu.

"Ve de haklısın, en başından beri seninle ilgili hiçbir şeyi hak etmedim ben. Seni korkuttum, ben sana aşık aşık bakarken senin gözlerin hep korktu ama görmüyor gibi yaptım. Önemli olan sendin oysa, senin hissettiklerindi. Korkmana rağmen yakın durdun bana, hiç kötü hissettirmedin. En başından beri hak etmedim Jeongguk, seni hak etmedim."

"Aptal!" diye bağırdı Jungkook aniden. Elleri yüzüne kapandı aynı anda.

"Sus artık! Suçlu olan benken nasıl böyle yapabilirsin?" Elleri yüzünden sesi boğuk çıktı.

"En başından beri korksam da sırf istediğim için durdum seninle. Gözlerindeki aşk beni içten içe değerli hissettirdi ve bir aşağılık gibi bu duygunun uğruna seni kırdım. Şimdi ise yapamayacağımı söylüyorum. Sana bunu yapmışken, nasıl oluyor da suçu kendinde arıyorsun? Beni bu kadar mı seviyorsun, bu kadar mı kör oldun da haksızlık ediyorsun kendine?"

Jungkook ellerini yüzünden ayırıp burnunu çekti ve Taehyung'a baktı.

"Bu son ayda hayatımda hiç görmediğim kadar sevgi gördüm. Sadece sözlerinde değil, bakışların ve hareketlerinde de gördüm bu sevgiyi. Sana bir yüzsüz gibi teşekkür ediyorum bunun için. Çok özür dilerim ama güçsüzüm Taehyung." Nefesi teklediğinden durmak zorunda kaldı.

"Yapabileceğimi bilsem dururum yanında ama korkum gitmiyor, çevremdeki insanların bakışları rahatsız ediyor beni, senden bahsedilince tüm vücudum yanıyor sanki utanç verici bir şeymiş gibi bu, sana ilgi göstermek istiyorum ama sonra bunun bir sorumluluğa dönüşeceğinden korkuyorum. Ben, bunun için gerekli şeyi kendimde göremiyorum. Sözlerimin arkasında duramıyorum." Yaşlı gözleri Taehyung'un gözlerinin tam içine baktı.

"Göğsümü gere gere Taehyung'u seviyorum diyemiyorum, anlıyor musun beni?"

"Anlıyorum, yeterli." dedi Taehyung gözlerini onun gözlerinden kaçırırken.
"Gideyim mi ben?" diye sordu sonra da titreyen sesiyle.

"Taehyu-"

"Jeongguk, gideyim ben." dedi Taehyung onun sözünü olabilecek en kibar şekilde keserken, başı eğikti ve yüzü Jungkook'un görüş açısına girmiyordu.

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin