"Beth" Ashton, beni öpmek yaklaştı ve elini belime koydu. İki adım geri atarak kapının kolunu tuttum.
Dudaklarını birbine bastırıp başını salladı ve sorma gereği duymadan içeri girdi. "Üzgünüm,alışkanlık"
"Salona geç" Onu takip ederek salonda ki tekli koltuğa oturdum.
"Kimse yok mu?"
"Var gibi mi görünüyor?"
Gözlerini devirecekti ki son anda bulunduğumuz durumu hatırladı ve şakaymış gibi gülümsedi.
Söze önce o mu başlamalıydı yoksa ben mi, karar veremiyordum. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih ettim. Kötü olan şu ki, o da susmayı tercih ediyordu.
"Susmak için mi geldin?" Tabii ki sinirli olan taraf sessizliği bozacaktı.
"Aslında sevi-"
"Ashton" Sapıtmasına müsade edemezdim. Ne zaman etsem, sonumuz yatakta bitiyordu ve şuan son isteyeceğim şey, onunla yatağa girmek. Tamam, belki son değil ama yine de edemezdim işte.
"Özür dilerim" Boğazını temizleyerek dirseklerini diziyle buluşturdu. "Ben... Bir daha öyle bir şey yapmayacağımı söylemeye geldim. Söz veriyorum Beth"
"Hep söz veriyorsun" Gözlerimi devirerek arkama yaslandım. "Harry olmasa yüzümde ki morluk daha geniş bir alana yayılabilirdi. Bunu bir daha yapmayacağını nereden bilebilirim?"
"Fazla kıskancım Beth, bunu biliyorsun"
"Yanımda gördüğün herkesle ve benle kavga ederek nereye varacaksın? Bu bana güvenmediğini gösterir"
"Sana güveniyorum. Söz veriyorum, bir daha olmayacak. Seni dinlemeden hiçbir şey yapmayacağım"
"Bilemiyorum Ashton"
"Tam ismimi söylemen çok garip geliyor" Sol yanağının iç tarafını ısırdı. "Alışkanlık, Beth"
Gülen yüzü, yerini kırgınlığa bırakmıştı. Sanırım birlikte olduğumuzdan beri ilk kez bu kadar ciddi bir konuşma yapıyorduk ve ilk kez ona sürekli olarak ismiyle hitap ediyordum.
Suratı öylesine sevimli duruyordu ki, bir an için ona dokunabilmeyi diledim. Ama sinirliydim. Öyleydim. Kesinlikle.
"Bu arada... Elbisen çok yakışmış"
"Biliyorum ama konumuz elbisem değil" Gözlerimi devirdim ve onun karşısında bir daha asla kısa giymemeye karar verdim.
Yüzünde ki sırıtışı saklamaya çalışıp gözlerini bacaklarımdan çekti ve oturduğu koltuktan kalkarak yanıma geldi. "Son bir şans Beth"
Yüzüne bakarken, gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı. Bunu yapmamalıyım, hayır, yapmayacağım.
"Ne düşündüğünü biliyorum. Sende beni seviyorsun. Bu yüzden ikimize de eziyet çektirme" Şimdi, onun gözleri benim dudaklarımdaydı.
Başımı başka tarafa çevirip, elimi göğsüne koydum. "Henüz bitmedi"
"Dinliyorum" Gözleri, beni açlıkla süzerken konuşmak zordu. Aramızda ki şeyin aşk mı, yoksa seks mi olduğunu hala anlayamamış olsamda, bu hoşuma gidiyordu.
"Ben aradığım zaman, herhangi bir bahaneyle telefonu kapatmayacaksın"
"Kabul" Dudakları, boynumda ki yerini almak için yaklaşıyordu.