"Geldiğimizden beri iyi görünmüyorsun. Ne oldu?" Harry, benim yaptığım gibi tezgaha yaslandı."Ben... Bak, biliyorum, sana Ashton'a yaptığım şeyi anlatalı çok olmadı. Ondan ayrılamayacağımı söyledim. Ama kendimi suçlu hissediyor gibiyim"
"Sana en başta söylemiştim kendini zorundaymış gibi hissediyorsun diye. Seni mutlu etmeyen bir yolda yürümek zorunda değilsin"
"Yarın bu işi bitireceğim"
"Sana herhangi bir şey yapamayacağını biliyorsun, değil mi? David ve ben bunun için yanındayız"
"Biliyorum. Her ne kadar kendimi suçlu hissetsemde artık mutlu olacağım"
"Fikrini ne değiştirdi?"
"Bana kaybettiğim özgüveni kazandırdın Harry. Dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadığımı biliyorsun"
"Sen düşündüğünden daha güçlüsün Beth"
"Ah, yine başlama" Gülerek gözlerimi devirdim. "Ama şunu bilmelisin ki sen birinin sahip olabileceği en iyi arkadaşsın"
"Öyle derler" Bilmiş bir ifade ile sırıttı.
"Ally ile konuştun mu?"
"En son sana bahsettiğim olayda konuştuk. Tanrım, bana kızmış olmalı"
"Vay canına. Onun sesini duymadan bir gün geçirebileceğini hiç düşünmemiştim" Dudaklarımı büzerek ona baktım.
"Bende öyle. Ama seninle fazla meşgulüm"
"Burada bana zarar verecek bir şey yok. Keyfine bak" Elimi, elinin üstüne koyup gülümsedim. Bir şey demek için dudaklarını araladığı sırada Cassidy'nin gelmesiyle sessiz kalmayı tercih etti.
"Nerede kal- uhm, yanlış bir anda mı geldim?" Ellerimize bakarak gülmemek için yanağının iç tarafını ısırdı.
"Hayır. Kız arkadaşından bahsediyorduk"
"Yeni kız arkadaşı demek istedin sanırım"
"Cassidy" Dişlerimi sıkarak gülümsedim. Böyle saçma düşünceler, arkadaşlıkların bitmesine yol açıyor ve ben Harry'yi kaybetmek istemiyorum. "Geliyoruz"
Başını sallayarak arkasını döndü ve bizimkilerin olduğu odaya doğru yürümeye başladı. Herkese gördüğü manzarayı anlatmak için sabırsızlandığına adım gibi eminim.
"Onun adına özür dilerim. Bugün denizde aniden önüme çıkınca biraz yakınlaştık diye saçmalıyor işte"
"Eskiden beri beğendiğin kişileri elde edebiliyorsun, değil mi? Bu yüzden böyle görüntüler alışkanlık haline gelmiş olmalı"
"Ne demek istiyorsun? Ben seni beğenmiyorum. Yani beğeniyorum ama söylemek istediğin anlamda değil"
"Benden bahsetmiyorum. Ama iltifatın için teşekkürler"
"Kafamı karıştırıyorsun"
"Her neyse, sorun değil. Kızlar hep yanlış anlar"
Beni geride bırakarak diğerlerinin yanına doğru yürümeye başladı. Göz devirmekle yetindim.
Odaya girdiğimizde tüm gözler üstümüze yöneldi ve fısıldaşmalar son buldu. Suratlarında pis bir sırıtış vardı.
"Ne yapıyoruz?" Bir şey demek yerine oluşturdukları dairenin bir yerine oturdum.
"Eskilerden bahsediyoruz" Oliver dudaklarını birbirine bastırarak hatırladığı anılara gülümsedi. "Büyük annem her buraya gelişinde bize çikolata getirirdi, hatırlıyor musunuz?"