Uzun yolculukların en sevmediğim tarafı uyku sorunu. Yattığım yerde sola dönüyorum, sonra sağa. Ama gözlerimi kapayamıyorum. Bugün uyumam imkansız sanırım.Derin bir nefes alarak dirseğimden destek aldım ve doğrulup komidinde duran telefonuma uzandım. Saat 05.07'yi gösteriyor. Bu da demek oluyor ki eve geleli henüz üç saat olmuş. Belki içkiyi biraz fazla kaçırmalıydım. Ayaklarımı zeminle buluşturup parmak uçlarımda kapıya ulaştım. Yan odada uyuyan babamı uyandırmak istemezdim tabii.
Harry, annemin bir zamanlar çalışma odası olarak kullandığı odayı aldı. Koridorun sonunda, yaşama birkaç yıl önce dönen o odayı seçmişti. Uyuyup uyumadığını görmek için oraya girmeliydim.
Yavaşça kapıyı tıklayarak içeri girdim. Camın kenarında duruyordu. Beni görünce gülümsedi ve tekrar camdan dışarı baktı. Buraya geldiğimiz andan beri böylesine değişik gözükmesine sebep olan şey ne? Ally'nin telefona cevap vermemesi mi? Oh, ben Ashton'ı aramadım bile. Ama mutluyum.
"Bakıyorum da yalnız değilmişim" Sağ kolumu pencere kenarına yaslayıp Harry'ye döndüm.
"Uyku tutmadı"
"Şaka yapıyorsun" Gözlerimi devirip güldüm. "Sorun Ally mi?"
"Evet" Derin bir nefes aldı. "David hala sizde olduğunu söyledi"
"Bizde mi kalmış? Yanılmıyorsam saat orada öğlen oniki gibi bir şey"
"Evet, Rose'a yardım edeceğim demiş"
"Dert etme öyleyse. Güvende olduğunu biliyorsun"
"Tedirgin olduğum şey o değil zaten. Bir aralık bulup beni araması gerekirdi"
Tekrar gözlerimi devirip sırtımı pencereye döndüm ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Geri dönmek istersen babamla konuşurum"
"Gerek yok. Burada olmaktan şikayetçi değilim" Gülümsedi.
"Bana İngiliz olduğunu söylememiştin" Konuyu değiştirmeye çalışarak bakışlarımı ona yönelttim.
"Söylemeye gerek duymadım"
"Ally ile küçüklüğünüzden beri arkadaş olduğunuzu sanıyordum"
"Öyleyiz. Babam ve annem Amerika gezisi sırasında tanışmışlar ve orada yaşamaya karar vermişler. Yani orada doğdum. Okul zamanına kadar orada yaşadık. Sonra babamın yoğun hayatı annemi yordu. Ayrılmaya karar verdiler ve annemle İngiltere'ye taşındık. Lise zamanına dek orada kaldım. Ama Ally ile arkadaşlığımız kopmadı"
"Oh, keşke başta uzun hikaye olduğunu söyleseydin. Tamam der geçerdim"
Bana bakıp güldü, ardından gözlerini devirdi.
"Bu yüzden ona ulaşamadığımda endişeleniyorum"
"Anlıyorum. Merak etme, geri dönecektir"
Başını salladı ve yatağına doğru ilerlemeye başladı.
"Uykun var mı?" Peşinden yürümeye başladım.
"Pek sayılmaz. Sadece yorgunum"
"Sahile gidelim mi? Güneş doğmak üzere, gökyüzü müthiş görünüyor"
"Hasta olursun, hava soğuk olur sabahları"
"Ah, bunu bana mı söylüyorsun ?" Gülerek yatağın ucuna oturdum. "Eskiden ne zaman uyku tutmasa ya da moralim bozuk olsa oraya giderdim"