Bu hikayeyi olabildiğince çabuk bitirmek istediğim için yazmak istediğim bazı detayları es geçerek zamanı hızlı ilerletiyorum ve bir sonraki bölüm için final zillerini çalıyorum :)
-------------------------------------------------------------
*2 hafta sonra, Bethany'nin doğum günü*
Üzerimdeki bordo renkteki, omuzları açık elbiseyi tamamlayan topuzum ve makyajım ile üç saatin sonunda odamdan çıktım. Jamie'nin annesi ve teyzesinin kuaför olması, beni oralara sürüklemekten kurtarıyordu.
Merdivenlerden inmeye başlarken topuklu ayakkabıların çıkardığı sesler sayesinde aşağıda bekleyen herkes bana bakmaya başladı. Annem, eşi, babam, kız kardeşim ve arkadaşlarım...
Büyüyen gözlerle hepsi beni izlerken yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
''Aman tanrım!'' Annem dolu gözleriyle elini ağzına kapadı. ''Benim güzelim kızım''
Kollarını belime dolayarak ağlamaya başladı.
''Anne, biraz fazla abartmıyor musun? Alt tarafı doğum günüm için hazırlandım'' Ağlayıp makyajımı bozma taraftarı değilim.
Gözyaşlarını silerek gülümsedi. ''Haklısın. Ama onca sene kaybedince-''
''Eskiyi açmaya gerek yok'' Anneme gülümsedim. ''Haydi, beni hazırladığınız partiye götürün. Bu sıcakta bu makyaj ve kıyafetlerle durmak kolay değil''
Mızmızlanmaya başlamam, odadaki herkesi güldürürken benim yüzümde sahte bir gülümseme vardı.
Geçen hafta, sonunda bir şeyleri daha net hatırlamaya başladım. Aklıma gelen ilk görüntü annemi onca zamandan sonra ilk görme anım ve babamın onunla tartışmasıydı. Durup dururken yattığım yerde aklıma gelen şeyin ilk bu olması tabii ki biraz moral bozukluğuna yol açtı. Gerçekliğinden emin olmak için babamın yanına gidip ona anlattım. Bu konunun onu da üzdüğünden, böyle bir şeye sebep olduğu için onu affetmemi istemesiyle ikisi arasındaki buzların erime zamanının geldiğini anladım ve annemi arayarak eve gelmesini söyledim. Annemin eşi ise bir kafede buluşup hep beraber konuşmanın daha iyi olacağını söyledi.
Sonuç ise, işte, hepsi burada. Doğum günümü kutlamak için toplandılar.
Asıl meseleye gelelim.
Harry'nin gidişine bu kadar üzülmemin, mesajına bu kadar heyecanlanmamın sebebini de hatırladım. Aramızda geçen şeyleri, buraya geldiğinde neler olduğunu...
Bu yüzden bugün, burada gözüm onu arıyor. Fakat o yok. Yüzümdeki sahte gülümsemeyi gerçeğe çevirecek kişi burada yok.
Joshua'nın koluma girmesiyle dışarıya doğru yürümeye başladım. Kapının önünde siyah bir Porsche bizi bekliyordu.
''Doğru söyleyin. Soygun mu yaptınız?'' Hayretle açılmış gözlerim, arabayı süzmeye başladığında arkamdan gelen gülme seslerini zorlukla işitiyordum.
''Annenin yeni eşini soymuş olabiliriz'' Faith, gülerek ona baktı.
''Beraber kutlayacağımız ilk doğum gününün güzel olmasını istedik'' Kolunu annemin omzuna sardı.
''Teşekkür ederim. Gerçekten'' Gülümseyerek anneme ve ona sarıldım.
Şimdi kendimi gerçekten özel hissedebilirdim. Bir güncük.
''Joshua ve sen, arkaya geçin. Arabayı ben kullanacağım. Yanımda da sevgilim olacak'' Oliver, Jamie'ye göz kırpıp şoför koltuğuna geçerken göz devirerek güldüm.