twenty two ; "I KNEW IT!"

2.4K 134 21
                                    

*Harry'nin ağzından*

Beth'in moralini düzeltmek için sevdiği birkaç yiyeceği almaya karar verdim. Desteğe ihtiyacı vardı ve onu çok iyi anlıyordum. Annem ve babam ayrılırken fazlasıyla sorun yaşamıştım. O yüzden bu duyguları iyi bilirim. Sevilmediğini hissetmek iğrenç bir duygu. En kötü insan bile hissetmemeli. Özellikle Bethany gibi özel biri.

Başta her ne kadar sinir bozucu gözüksede, tanıdıkça hayatımda önemli bir yere sahip oldu. Sırf onu dinleyebilmek için Ally'nin telefonlarına cevap vermez duruma geldim. Cevap verdiğim zamanlarda ise Beth ile konuşurken ki zevki bulamıyorum. Eskiden Ally bana karşı dürüsttü. Ama şimdi bir şeyler sakladığını hissediyorum ve bu beni inanılmaz soğutuyor. Kendimi Beth'e daha çok adamama sebep oluyor. O beni önemsiyor. Oysaki sadece babasının bir çalışanıyım.

Sırf bu his yüzünden geri dönmek istemiyorum. Burası fazlasıyla rahat. Yalnız kalıp konuşabiliyoruz. Ama oradayken David ilgilenmeye başlayacak ve benim ondan uzak durmam gerekecek. Ally onu kıskanıyor ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Beth'in üzülmesini istemiyorum. Onu mutlu etmek için her şeyi yaparım.

Kalabalık bir caddeye çıkmak üzere ara sokağa girdim. Ellerim pantolonumun cebinde, ne alabilirim diye düşünmeye başladım. Çikolata sever, değil mi? Kim sevmez ki? Özellikle mutsuz anlarda. Belki birkaç çeşit cips ve içecek alabi-

"Hey"

Arkamdan gelen ses, düşüncelerimi böldü. Bu sesi bir yerden tanıyor muydum? Hayır, benzetiyor olmalıyım. Okyanusun diğer ucundayız.

Aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Süprizimi görünce Beth'in yüzünün alacağı şekil beni gülümsetmişti.

"Sana seslenenlere aldırış etmeyecek kadar saygısız olduğunu düşünmemiştim" Omzumda hissettiğim el ile yürümeyi bıraktım. Vücudumu sesin ve elin sahibine döndürdüğümde gördüğüm kişi ile gözlerim kocaman açıldı. Ama kendimi toplamam uzun sürmemişti. Damarlarımda hareketlenen kanı hissediyordum.

"Senin burada ne işin var?"

"Özgür bir birey olarak seyahat hakkımı kullanıyorum" Sinir bozucu bir gülümsemeyle bana baktı.

"Tam da Beth'in oturduğu yere seyahat ettin, öyle mi? Ne büyük tesadüf"

"Evet" Şaşırmış gibi yaparak gözlerini açtı. Ardından güldü. Tamam, konuşması için fazla zaman vermiştim.

"Burada.ne.arıyorsun?" Tişörtünün yakasından tutup hızlıca duvara yasladım. Her kelimemde tişörtünü çekiştirmiştim. O gülümsemesini yüzünden düşürmeyerek elimi tuttu ve sertçe tutup yakasını kurtardı. Benden bu kadar kolay kurtulamazdı.

"Beth'in babasıyla tanışacağım"

Başımı arkaya atarak güldüm.

"Ne yapacaksın?" Gülüşüm şiddetlendi.

"Babasıyla tanışacağım dedim. Sanırım anlamakta problem yaşıyorsun"

"Kimseye gözükmeden buradan gideceksin" Önceki ciddi tavrıma dönüp tekrar yakasını kavradım. "Beth'in moralini bozamazsın"

"Yerinde olsam o kadar emin olmazdım" Elimi tekrar ittirdi ama bu sefer bırakmadım. Gözleri elimle benim aramda gidip geldi ve derin bir nefes alarak göz devirdi. "Başından beri aranızda bir şey olduğunu biliyordum"

"Aramızda bir şey olduğunu kim söyledi? Ben onu korumakla görevliyim" Bu sefer ellerimi kendim çekmiştim.

"Tabii" Güldü. "Sen sadece ona zarar vereceksin"

Bodyguard | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin