eighteen ; won't you stay till the A.M?

3K 144 29
                                    

"Sen" dedim gözlerimi ondan ayırmadan. Uzun zamandır onu görebilmeyi - ya da nasıl olduğunu bilmek - istiyordum ama şuan... Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Bizi terk ettiği gün gözümün önüne geldikçe ona bağırıp çağırmak istiyorum. Ama diğer taraftan bana bir kez daha kızım demesi için her şeyi yaparmışım gibi geliyor.

"Ne kadar büyümüşsün" Dudaklarını birbirine bastırıp bana, sonra da Harry'ye baktı. "Erkek arkadaşın mı?"

"Bu seni hiç ilgilendirmez, Liz. Onun hayatı hakkında bir şey deme hakkına sahip değilsin" Babam, annemin kolunu tutarak onun yanına geçti.

"Sen öyle sanıyorsun, Matt. Bethany beni dinleyecek. Değil mi, kızım?" Elini yanağıma götürecekti ki kafamı hafifçe çevirdim.

"İstemiyor işte. Git buradan"

"Bethany" Babamı duymamazlıktan gelip bana bir adım yaklaştı. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Harry'ye yanaştım.

"Eğer rahatsız oluyorsan" Harry kolumu hafifçe tuttu ve fısıldadı. "Onu uzaklaştırabilirim"

"Ben..." Dolan gözlerimi saklamak için yere baktım. "Eve girmek istiyorum"

"Kızım, lütfen beni dinle. Hata yaptım. Ama bunu telafi edeceğim. Bundan sonra-"

"Bundan sonra mı? Böyle bir şeyin olacağına inanıyor musun?" Kolumu Harry'den kurtarıp anneme bir adım yaklaştım.

"Söz veriyorum, her şey daha iyi olacak"

"Öyle bir şey olmayacak. Tamam, seni merak ediyordum. Hala hayatta mısın, evlendin mi, mutlu musun diye düşünmedim değil. Ama bu seni hayatıma tekrar alacağım anlamına gelmiyor. Geri dönme şansın vardı. Biz buradan gitmeden önce gelebilirdin. Ama sen ne yaptın? Bizi bıraktın. Bu yüzden, bir daha sakın bize yaklaşma" Sona doğru sesim daha yüksek çıktığı için boğazım biraz sızlıyordu ama umursamadım. Başımı iki yana sallayarak hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm. Gözyaşlarım kendilerini çoktan bırakmışlardı. Kapıyı arkamdan çarpıp odama koştum ve kendimi kilitledim.

Düşünmeliydim. Ya buradan ilk uçakla kaçacaktık ya da annemi dinleyecektim. Ne zamandır etrafımızdaydı ki ? Beni sormuş muydu? Peki babam neden bunu bana söylemedi? O da en az benim kadar kızgın, hatta kırgın. Onu anlıyorum. Ama neden söylemedi?

"Beth, kapıyı aç" Kapının arkasından babamın sesi duyuldu. Elimin tersiyle gözlerimi silip kilidi açtım.

"Ne zamandır etrafımızda?"

"Son iki aydır. Evdeyken sürekli telefon açıyordu. Seni buraya getirmem için yalvardı. Tanrım, seni buraya getirmemeliydim"

"Sana ulaşmıştı ve sen bunu bana söylemedin mi?"

"Görüşmek istemediğini düşünmüştüm"

"İstemiyorum, evet. Ama bunu bilmeliydim. Küçükken her anne-kız gördüğümde olduğum yere oturup ağlıyordum. Geçerli bir açıklaması olduğuna inanıyordum. Büyüdükçe nefretim büyüdü ama bir yanım hala boştu. Hayatta olduğunu bile bilmezken ne düşünmem gerektiğine karar veremiyordum. Bugünün gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Eğer söyleseydin, en azından karşısında ağlamazdım" Gözyaşlarım tekrar yolunu bulmuşken babam kollarını bana sardı.

"Özür dilerim. Sana önceden söylemeliydim, haklısın. Böyle çıkıp gelmeseydi eğer, sana anlatacak ve sizi görüştürecektim. Ama geldi işte" Babam derin bir nefes verip çenesini başıma dayadı. "Görüşmek istiyor musun?"

Bodyguard | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin