thirty three ; diary 3 ❀

922 82 26
                                    

geçen bölüme sadece iki (2) yorum gelmiş vay be.. sık sık bölüm atmaya çalışıyorum kısa olduğu için. Fakat biraaazcık yoruma ihtiyacım var :(

--

07.07.2016

Doğum gününe tam bir ay kaldı. Bugün Bay Preece ile sana ne alacağımızdan ve nasıl bir parti yapacağımızdan konuştuk. Senin, o tarihten önce uyanacağını varsayarak detayları paylaşmayacağım. Çünkü sürpriz bu.

Biraz babandan bahsetmek istiyorum. Senin için çok endişeleniyor Beth. Bugün yanımda ağladığı , benimle bazı şeyler paylaştığı zaman bunu çok iyi anladım. Seni gerçekten seviyor ve önemsiyor. Bunu sana yansıtamadığını düşündüğü için üzülüyormuş. Seni sürekli peşinden sürüklemek zorunda kaldığı için ondan nefret ettiğini düşünüyor. Başına birilerini dikip - uzun ya da kısa- iş seyahatlerine çıktığında aklının hep sende kaldığını ve bunun, onu çok daha fazla üzdüğünü söylüyor. Sana güveniyormuş. Sadece başına bir şey gelmediğinden emin olmak istiyormuş. Ayrıca Ashton ile görüşmeye devam ettiğini bildiğinden de bahsetti. ( O an gerçekten utandım Beth! Ah, sana kızgınım.)

Sırtını sıvazladım ve senin ondan nefret etmediğini söyledim. Her ne kadar bazen onun seni sinir ettiğini düşünsen de, sana güvenmediğine ve önemsemediğine inansan da o sana gerçekten bağlı ve biliyorum ki sen de onu çok seviyorsun. Doğrusunu söylemek gerekirse baba-kız ilişkinizi en başından beri kıskanıyorum. 

Sonunda liseden mezun olduğun için sana hazırladığı bir sürpriz vardı. Bundan benim haberim var. Uçak biletlerini ben ayırtmıştım çünkü. Bugün, üçümüz Avustralya'ya uçacaktık. Oradaki arkadaşların senin için büyük bir parti düzenleyecekti. Herkes iki aydır bunun planlarını yapıyordu. Fakat o gün olanlardan sonra her şeyi erteledik. Bak, iptal ettik demiyorum. Erteledik. Herkes senden gelecek olan güzel haberle tekrar iş başına dönecek. Söz veriyorum, hayatının en güzel günlerinden biri olacak.

Tabii sana olan hislerimi bildikten sonra beni yanında tutar mısın bilmiyorum. Kendimi de dahil etmiştim. Fakat sana açılacağımı hesaba katmamıştım. Gerçi o güne kadar hiçbir şeyden emin değildim ya, neyse.

Umarım arkadaşlığımız devam eder. Sana sevgilim diye hitap etmeyi çok isterdim. Bazen, bazı cümlelerimin sonunda yazacak gibi oluyorum. Fakat gerçekler acıdır. 

Bugün, Bay Preece gittikten sonra, annem ile konuştum. Uzun zamandır onu aksattığım için kendimi kötü hissettim. Biraz konuşmak iyi geldi. Beş gündür ağzımdan çıkan kelimeler parmakla sayılacak kadar azdı... Yanıma gelmek istediğini söyledi. Ama ben burada, senin başında kalırken onu nasıl ağırlayabilirdim, emin olamadım. Bu yüzden gelmemesini söyledim. Yalnız kalmalıyım. Seninle olmalıyım.

Bana Allison hakkında ne söyledi, biliyor musun? Onunla olan ilişkimi en başından beri istemediğini, sırf ben mutluyum diye ses çıkartmadığını. 

Bunu duyduğuma çok şaşırdım. Çünkü onu sevdiğini düşünüyordum. İyi anlaşıyorlardı. 

Şimdi ondan nefret ediyormuş. Nefret duygusunu daha önce hiç tatmamıştım, biliyor musun? İlk kez bu kadar yoğun bir şey hissettim. İlk kez birinin ölmesini isteyecek kadar nefret ettim. Onun o odadan sağ çıkmasını istemiyorum. Biliyorum, David çok üzülecek. Ama olan onca şeyden sonra ondan kurtulmak en iyi çözüm. Allison, öyle iyi birini hak etmiyor. Yıllara dayanan tecrübemden söyleyebilirim ki David, dünyadaki en iyi insanlardan biri. Haberi alır almaz buraya geldi. İnanır mısın, yeğeninden önce seni görmek istedi. Ardından Allison'ın başka hastaneye yatmasını istediğini söyledi. Burada olmadığı için mutluyum. 

Bir şey itiraf edeceğim. Annem, bir süredir seninle tanışmak istiyordu. Sanırım benim farkına varamadığım bazı şeyleri o fark etmişti. Zaten bana küçükken derdi, senin fark edemediğin şeyleri annen fark eder. Haklıymış. Seninle tanışmasını da bu yüzden istemedim sanırım. Seninle imalı konuşacaktı. Bu hoş olmazdı. Ayrıca senin ne kadar utanacağını da tahmin edebiliyorum.

Sevimli.

Eğer bunları öğrendikten sonra beni istemezsen, İngiltere'ye temelli dönüş yapacağım. Annem her ne kadar bizi yakıştırdığını söylese de -senden gizli birkaç fotoğrafını çekmiş olabilirim- seni hiçbir şeye zorlayamam. 

Ama şuan düşündüğüm şey bu değil. Düşündüğüm şey, bir an önce bu odadan çıkman. Sonra istersen bana bağır, istersen seni sevdiğim için bana vur. Umrumda değil. Yeter ki sen geri dön ve etrafındakilere neşe saçmaya devam et. Yalnız olduğunu düşünsen de öyle olmadığını bil. Şu beş günde okulda seni tanıyan kim varsa ziyaretine geldi. Onlardan daha erken bahsetmediğim için üzgünüm. Fakat hislerimi yavaş yavaş bastırmayı başarıyorum. Sana bir sürü hediye ve çiçek getirdiler. Baban onları eve götürdü. 

Umarım çabucak iyileşirsin, Bethany.

Seni seviyoruz.

Harry.

Bodyguard | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin