Duyduğum bir kaç tıkırtı sesi ile gözlerimi açtım. Komidinde duran saat 23.58'i gösteriyordu.
Gözlerimi ovarak yataktan kalktım. Beynimin içinde filler sevişiyor gibi hissediyorum. Ahh tanrım.
Merdivenlere doğru ilerlediğimde, mutfaktan vuran ışık ile birlikte duvarda bir gölge gördüm. Uykunun verdiği sersemlikle, ne yapacağıma karar veremedim ve merdivenleri inmeye başladım. Sanırım yapabilecek daha iyi bir şeyim yoktu.
"Kim var orada?"
Tezgaha koyulan bardak tarzı bir şeyin sesi boş koridorda yankılandı ama kimse ses vermedi.
"Kim var orada dedim" Mutfağın kapısına geldiğimde, arkası dönük birini gördüm.
"Sürpriz" Yüzünü bana döndüğü an, kanımın çekildiğini hissettim.
"Jenna ?"
"Evet, Jenna" Kırmızılaşmış gözleriyle sırıttı.
"Ne işin var burada? Eğer hemen çık-"
Tezgahtaki bardağı alıp yere fırlatarak beni susturdu. Bir an da sırtımın duvarla buluştuğunu hissettim.
"Uzun zaman oldu, değil mi Bethany?" Parmağını mutfakta ki eşyalarda gezdirerek bana doğru yürümeye başladı. "İki yıl. İki koca yıl"
Kapının önünde duran telefona uzanmak için kısa bir vaktim vardı. Ellerim titremeye başladığı an, derin nefesler almaya başladım. Beynimin işlevini durdurmasını istemiyordum.
"Sakın cesaret edeyim deme" Ellerimin telefona uzanmaya çalıştığını görünce sesi ciddileşti. Omuz hizzasında ki sarı saçlarını tek bir yanda topladı. Altında kot pantolon, üstünde siyah bir bluz, başında siyah bir bere vardı. Bereyi çıkarıp masaya attı ve kollarını sıvadı. "Biraz konuşalım"
"Ne istiyorsun?"
"Hiç. Eski arkadaşımı görmek istedim, olamaz mı?"
"Biz arkadaş değiliz"
"Hala böyle misin? Hala kalkan yerlerini indiren biri gelmedi herhalde"
"Ne istiyorsun dedim"
"Konuşmak dedim ya. Ah, istersen ben başlayayım. Çekindin galiba" Gülerek kollarını göğsünün üstünde birleştirdi. "İlk aylar çok eziyet ettiler. İntikam isteğim arttı. Sonra, ben eziyet etmeye başladım. Ama intikam isteğim bitmedi. Gün geçtikçe daha çok arttı. Suçsuz yere iki yılımı harcadım"
Aramızda bir adım kalacak şekilde önümde durdu. "Senin yüzünden" Bağırarak işaret parmağını, göğsüme bastırdı.
"Ben bir şey yapmadım" Sesim, düşündüğümden daha kısık çıktı. Yardıma muhtaç gibi.
Az önce uzanmaya çalıştığım telefon, çalmaya başladı.
Telefonun kablolarını tutup düşmesini sağladı ve karşı duvara fırlattı. Ellerimle kulaklarımı kapadım.
"Sen gelmeseydin böyle mi olacaktı ? 'Havalı avustralyan kız' adını kullanarak herkesi elde edebileceğini biliyordun. Sen gelmeden önce ismin yayılmıştı"
"Sen öğretmendin"
"Ne fark eder ? Bir kaç yaş farkı bize engel değildi"
"O seni sevmi-" Aniden yanağıma inen el ile cümlem yarı da kaldı. Saçlarımı kavrayıp ona bakmamı sağladı.