"Onları bırakıp gelmen zor olmadı mı?" Ilık rüzgar eşliğinde sahile doğru yürürken, Harry'ye onları anlatıyordum. Geçirdiğimiz güzel zamanların sadece fotoğraflarla anı olarak kaldığına yakınıyordum.
"Tabii ki oldu. Hala biz arabayla buradan uzaklaşırken ki yüz ifadelerini hatırlıyorum. Filmlere konu olacak bir sahneydi" Gülümsedim.
"Belki de soğuk olmamın sebebi, kendini orada yabancı hissetmendi"
"Öyle. İnsanları kendimden uzak tutmam gerektiğini düşünüyorum. 'Hey sen benim en yakın arkadaşımsın' deyip, arkamı döndüğümde 'sürtük' olacağım bir arkadaşlık istemiyorum. Orada bunlardan çok var" Gözlerimi devirdim ve biraz ileride görünen ateşe baktım. Oradaydılar.
"Peki neden Ashton ile birliktesin? En az diğerleri kadar sahte biri. Sakın bana öyle düşünmediğini söyleme"
"Bak, bu gece güzel olacak. Daha fazla konuşmak istemiyorum" Kalbim deli gibi çarpıyordu. Attığım her adım, beni onlara daha çok yaklaştırıyordu.
"Oh, üzgünüm Bayan Preece" Harry, gözlerini devirdi.
"Sana ne dediğimi unutma. Arkadaşız"
"Küçükken okul sahnesinde bir kaç rol oynamıştım. Sanırım bunu yapabilirim" Ellerini dramatik bir şekilde önünde birleştirerek gökyüzüne baktı.
Derin bir nefes verip güldüm. Kumların sıcaklığını hissediyordum. Kalbime değişlerini hissediyordum. Yıllar öncesine dönmüş gibiydim.
Hepsinin arkası ateşe dönük, denize bakıyorlardı. Aralarında fısıldaştıkları şeyleri duyacak kadar yakındım onlara.
"Jamie, nerede bu süpriz?" Kaylee'nin sabırsız sesi, "Yine 'asla ayrılmayacağız' diyeceğin erkek arkadaşınla mı tanışacağız?" diyen Oliver'ın sitemleri ile gülümsemem büyüdü.
"Beklettiğim için üzgünüm" Yüzüme ciddi bir ifade koyup yanlarına oturdum. Hepsi aynı anda baktı. İşte o unutulmayacak yüz ifadeleri karşımdaydı.
Bir kaç saniye yüzüme boş boş baktılar. Ardından Jamie'ye baktılar.
"Beth?" İlk konuşan Joshua oldu, eski erkek arkadaşım.
"Evet, başka ne süpriz bekliyordunuz ki?" Yüzümde ki ciddiliği henüz bozmamıştım. Ama biraz daha bu yüz ifadelerine bakarsam kahkahayı basacaktım.
Harry, arkada ayakta durarak bizi izliyordu. Muhtemelen neden bu kadar garip olduklarını düşünüyordur.
"Aman tanrım!" Bir anda kendini üstüme atan birilerini gördüm. O an, şoku atlattıklarını anladım. Sevgiyi hissetmeyeli uzun zaman olmuştu.
Sırtım sıcak kumla buluştuğunda, kahkaha atıyordum. Akan gözyaşlarımı bırakmasaydım, daha havalı olacaktım tabii.
"Hey, hey, isterseniz nefes almama izin verin de son görüşmemiz olmasın" Gülerek doğruldum.
"Ne zaman geldin? Neden haber vermedin? Aman tanrım, hiç değişmemişsin"
"Bu sabah geldik. Süpriz olsun istedim" Gülümsedim. Burada olmak beni mutlu hissettiriyordu.
"Seni çok özlemişim" Kaylee, gözyaşlarını silmeye çalışıyordu. Aramızda ki en duygusal insan oydu.
"Bende öyle. Muhtemelen bir hafta kalacağım"
"Ne zaman tamamen döneceksin?"
"Orasını bende bilmiyorum. Her şey babama bağlı, biliyorsun"