Bir insanın söylemediği ya da söyleyemediği şeyleri dışarıya yansıtma şekli elindeki tuttuğu kalemden geçer. Dilinin söyleyemediği sözleri, zehirleri bir kalemin ucundan döküverirsin. Belki fazla kırıcı olursun ama sen zaten mahvolmuş bir şekildesin...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kimseler duymasın diye sessiz sessiz ağladığım günleri hatırlıyorum. Bir yandan da sana olan sevgimi herkese ilan ederek bağırdığım günleri anımsıyorum. Karmakarışık bir ruh halindeyim. Yoruldum aslında her şeyden. İnsanlardan, onların düşüncelerinden, bakışlarından kısaca her şeyden. Kendimden bile... Düşüncelerimi susturamıyorum. Kafamın içindeki fısıltılar ben istemedikçe daha da artıyor ve katlanılmaz bir hâl alıyor. Ne yapacağımı şaşırıyorum artık. Dayanamıyorum. Ölmeyi yeğliyorum bazen. Kurtuluşumun bu olacağını düşünüyorum. Kaçmaya çalışıyorum kendimden, herkesten, senden bile. Sen öyle bir hissettiriyorsun ki kendini, hem yanımda olup hem de nasıl bu bu kadar yabancı olabiliyorsun bana anlayamıyorum. Kafayı sıyıracak duruma geldim. Bu bilinmezlikler beni dikenli tellerin ardında kalmış gibi hissettiriyor, o dikenler yerini biliyor gibi sol göğsüme saplanıyor. Saplandıkça hissediyorum ihanetleri. Görüpte yardım etmek isteyen kişiler var. Neye yardım edecekseler artık. Olan olmuş, gelen gitmiş. Herkesin gittiği yoldan, her şeyin olan adam bir hiçmiş gibi gitmiş.