Kendimi boşlukta gibi hissediyorum ileri gitmek istesem gidemiyor, geriye ise dönmek bile istemiyorum. Kendimi kaybettim. Bedenimi, ruhumu, benliğimi bulamıyorum. Bunun ne kadar kötü hissettirdiğini biliyor musun? Eminim ki bilmek dahi istemezsin. Gittikçe dibe batıyorum, nefes almakta zorlanıyorum. Belki de bu dünyaya gözümü kapatmanın zamanı gelmiştir. Eğer öyleyse bu hayatın bana vermiş olacağı en güzel ödül. Zaten kendimi yaşıyormuş gibi hissetmiyorum. İçim ölüm mezarlığı iken nasıl hissedebilirim ki?
Üşüyorum hemde fazlasıyla. Soğuk tüm bedenimi içine hapsetmiş gibi. Elimi uzatsam kaldıracak kimsem yok. Koca kalabalıkta yalnızlık içindeyim. Köşeye çekilmiş izliyorum onları. Kimisi işe gitmek için acele ediyor, kimisi çocuğu ile zaman geçiriyor. Sahi nasıl hissettirirdi ki bir elin saçlarını okşuyor olması. Sanırım bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Arkadaş toplulukları eğlenceyi dibine kadar yaşıyor. Ben de o dip de boğuluyorum işte. Güveneceğin birisinin olması nasıldır ki? Her daim senin arkanda, yanında olan varlığını her zaman hissettiren...
Acınacak durumda mıyım? Kim bilir, belkide. Ama buna ihtiyacım yok çünkü bu yaşadıklarımdan da beter hissettir. Ya görmezden gel ya da yalandan da olsa bir gülümse bahşet bana. Belki ihtiyacım olan tek şey budur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Ses
De TodoBir insanın söylemediği ya da söyleyemediği şeyleri dışarıya yansıtma şekli elindeki tuttuğu kalemden geçer. Dilinin söyleyemediği sözleri, zehirleri bir kalemin ucundan döküverirsin. Belki fazla kırıcı olursun ama sen zaten mahvolmuş bir şekildesin...