Omuzlarımın çöküklüğü hep seni dert edinmemden kaynaklı. Gözlerimin kan çanağı olması saatlerce iç çekerek ağlamamdan dolayı."Bitti" dediğinde sadece ilişkimizin sürmediğini kastettin ama o kadar habersizsin ki ölüm fermanımı imzalayıp gittiğinden. Bilseydin eğer terk eder miydin beni o gece? Bu kadar mahvolacağımı bilseydin döner miydin bana sırtını?
"Gitme kal" diyemedim. Dudaklarım mühürlendi o sıra, içimde ise gelecek fırtınaların habercisi geziniyordu. Ya sen neler hissetin? Acıdı mı hiç yüreğin? Ya şuan neler hissediyorsun? Özlüyor musun benim seni özlediğim gibi ya da başka bedenlerde mi arıyorsun beni? Unutulmuş olmamı düşünmek bile istemiyorum. Bu bencilce olabilir ama beni hâlâ sevmeni umut ediyorum. Çünkü benim sana olan sevgim ilk gün ki gibi. Bunun yanı sıra da görmezden gelemeyeceğim bir acı duygum var. Sevgim acımla savaşıyor ve bu savaş beni çok yoruyor. Kimin kazanacağı belirsiz şuan ama eğer acım kazanırsa bu sessizliğime senin sesini katacağım, geçip karşına "neden" diye hesap soracağım. Ama sevgim ağır basarsa artık içimde yaşayacağım sana olan duygularımı. Karşına bile çıkmayacağım, ezberlediğim yüzünü hayal ederek devam edeceğim bu hayata. Çünkü biliyorum bu sevdamla karşına çıkarsam dayanamam ikinci bir intihara. Zamanla göreceğim hangisinin mağlup olacağını. Acım mı sevgim mi hangisi hak ediyor seni? Hangisi bu omuzlarımın çöküklüğüne ilaç olacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Ses
RandomBir insanın söylemediği ya da söyleyemediği şeyleri dışarıya yansıtma şekli elindeki tuttuğu kalemden geçer. Dilinin söyleyemediği sözleri, zehirleri bir kalemin ucundan döküverirsin. Belki fazla kırıcı olursun ama sen zaten mahvolmuş bir şekildesin...