Bugünkü kadehimi yine senin için kaldırıyorum bebeğim. Senin mutluluğuna benim ise gelecek hüzünlerime içiyorum. Boğazımda bir acı tat gözlerimde yanma duygusu etkili. Her yutkunuşumda bir gözyaşı süzülüyor yanağımdan. İçimdeki acı dinmiyor sanki daha da körüklüyor bu feryatı. Gözyaşlarım söndüremiyor yangınımı. Zaman geçtikçe alışıyor, katlanabiliyorum o acı tada, belki boğazdaki etkisi azalıyor ama yüreğimdeki o duygu yine peşimden sürükleniyor. İstesem de vazgeçemiyorum, duygularım buna izin vermiyor. Gecenin sonunda kadeh kırıkları gibi paramparça olmuş bir şekilde oluyorum. Toparlamaya çalışırken daha da mahvoluyorum. Güçsüzlüğüme ağlarken kendime kızıyorum.
Sen başkasının saçlarını okşuyorken, benim ellerim yumuşak saç tellerini kavrayabilmek için çırpınıp duruyor. Dudakların başka birisinin dudaklarını naif dokunuşlarınla süslerken, benim dudaklarım sensizliğin hissatı ile baş başa kalmış bir şekilde göz yaşlarımla ıslanıyor.
Kadehimdeki kırmızı şarabı bu sefer kendim için kaldırıp, aşkıma kana kana içiyorum. İçiyorsam seni unutmak için değil, varlığına olan mutluluğumdan içiyorum. Seni güçsüzlüğüme olan nefretim kadar çok seviyorum. Sana olan sevgimden usanmayarak bekliyorum. Tüm kadehlerim senden yanayken, umarım bir gün de karşımda oturup birlikteliğimize bir kadeh kaldırıyor oluruz bebeğim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Ses
RandomBir insanın söylemediği ya da söyleyemediği şeyleri dışarıya yansıtma şekli elindeki tuttuğu kalemden geçer. Dilinin söyleyemediği sözleri, zehirleri bir kalemin ucundan döküverirsin. Belki fazla kırıcı olursun ama sen zaten mahvolmuş bir şekildesin...