Sarı saçlar, mavi gözler, yaşıtlarına göre uzun bir boy ve dar jean... Aynada kendimi süzüyorum, neyi değiştirebilirim diye. Gerçekten kendimden çok sıkıldım, tek düze hissediyorum. Ama değişime de cesaret edemiyorum. Düşüncelerimi aynaya gömmüşken; "tak tak tak..." O topuklu ayakkabının sesi. Her zaman ondan önce uyanmama rağmen beni uyandırmaya gelen annem. Ona kapıyı ben açıyorum çünkü beni her aynanın önünde gördüğünde böyle giderse özgüvensiz olacağımı söyleyip duruyor. Bu oldukça sıkıcı bir durum.
"Umarım eşyalarını hazırlamayı dün akşam bitirmişsindir. Baban erkenden yola çıkmak istiyor."
"Sana da günaydın anne. Evet hazırım, ah hayır pantolonumu değiştirip iniyorum."
Yine saniyeler içinde karar değiştirip valizimin diplerindeki eteğimi giyesim gelmişti. Annemin topuklu ayakkabı sesleri uzaklaşırken söylene söylene eteğimi bulmaya çalışıyordum. Ne zaman dış görünüşümü bu kadar önemser olmuştum bilmiyorum. Artık sadece temiz ve bakımlı olmak yetmiyor gibime geliyordu. Önceliğim hep akademiyken, son zamanlarda dış görünüşüm beni çok düşündürür olmuştu. Hah burada! Çok şükür valizi fazla talan etmeden bulabilmiştim.
On dakika içinde hepimiz arabadaydık. Annem minik bebeğimiz Eri ile arkada yerini almıştı ve ben de her zamanki gibi öne oturmuştum. Arabaya binmemle kulaklığımı takmam bir oldu. Yolculuk ederken camdan dışarı bakıp bin bir düşüncelere dalmayı severdim.
Ne kadar süredir yoldayız bilmiyordum, birden babamın dürtmesiyle yerimden sıçradım.
"Sırf senin doğum günün için 'çocukluğunun neşesi' yazlığımıza gidiyoruz. Biraz mutluluk ibaresi gösterebilirsin bence?"
"Böyle söyleyince artık hiçbir anlamı kalmıyor biliyorsun değil mi?"
"Takıldığımı biliyorsun. Bari bir süreliğine kulaklığını çıkar ve bu zavallı şoföre iyi bir muavin ol güzel kız."
"Peki, buradayım. Konuşmak istediğin bir şey var gibi."
"Hmmm evet var. Aslında bir süredir senin cevabını duymayı umuyorum, bir karar verdin mi?"
"Hangi konuda?
"Eğitimin bitince bizim devi yönetme konusunda."
"Şirketi mi?"
"Her şeyi. Bu dev gücü."
"Baba, bunu daha önce de konuştuk. Neden kendim olmama, seçimlerimi yapmama izin vermiyorsun? Eğer senin şirketinde çalışacaksam-"
"Yöneteceksin.."
"Tamam, yöneteceksem... Neden bunca sene kendimi en iyisi için zorladım ki? Onca kurs, eğitim... Ve madem öyle, neden hala iyi bir üniversite için beni yurtdışına göndermek istiyorsun ki?"
"Ben sadece seni korumak ve güvenli alanda tutmak istiyorum. Hazır iş. Şirkette parlayacağına eminim. Hem bu kötü bir şey mi? Sadece yönetime mi odaklanmak isterdin? Kendi hobilerin, ilgi alanın ve bilgin de oldu. İşle ilgili çoğu şeyi zaten biliyorsun..."
"Lütfen baba. Sadece bilgi olsa neyse ama ben 3 yaşımdan beri yetenek manyağı olmak için programlanmış gibiyim. Bunu siz istediniz. Bırakın ben de istediğim gibi noktalayayım. Yani gerçekten... Ah tamam, neyse. Zaten söylediklerim aklında bir değişim yaratmayacak ya. Bence müzik dinlemek sinir sistemimize daha iyi geliyor. Hem pek de iyi bir muavin sayılmam, kusura bakma" diyerek kulaklığımı taktığım gibi pencereye döndüm.
Hayır anlamıyorum küçüklükten beri beni başarı maymunu yapmak için uğraştılar ve şu an her şeyden hazır ben de memnunken ve başarılıyken problem neydi? Gerçekten bazen ailelerin canı sıkıldıkça bizim de canımızı sıkasıları geliyor gibi değil mi? Yol da hiç bitmeyecek gibiydi. Birden annemin de bizimle aynı arabada olduğunu hatırlayıp onun sessizliğine dönüp baktım. Siyah, büyük çerçeveli güneş gözlüğünü çıkartıp boşver der gibi bir hareket yaptı sadece. Bu yetersiz desteğini gözlerimi devirerek karşıladım.
Tüm hayatımı nasıl kaybedeceğimden habersizce müziğin sesini son ses açıp zihnimde kayboldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ (NO ID/EA)
Science FictionO sadece doğum gününü kutlamak istemişti, diğerleri ise kağıdın intikamını kanla almak... Tüm hayatını ve hatta kendi kimliğini yitirmişken, adaleti intikamla sağlamak isterken kendisini paralel evrende bulan genç bir kız. Yitirdiklerinin mutlu oldu...