Vega Fox [24]

25 7 4
                                    


Farları bile yakmadan, yeni başlayan yağmurda hızla ilerliyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Farları bile yakmadan, yeni başlayan yağmurda hızla ilerliyoruz. Düşündükçe daha çok karışıyor zihnim. Bu işin içinden çıkıp özgür olabilmek için hemen kimlik işini halletmeliyim. Az önce nereye gittiğimizi sormuştum ama kendi nefesimden başka hiçbir ses yok ortamda. Ani bir frenle duruyoruz. Şoför arabadan inip yağmurda gözden kayboluyor. Kapımı açacak diye bekleyen ben salak gibi kalakaldım. Prenses olmadığım bu hayata ne zaman alışacaktım acaba?

Kapıyı açtım ama karanlık ve yoğun yağıştan etrafı net göremediğim için arabadan çıkmaktan vazgeçtim. Arabada yalnız durdukça da en son ki vakadan dolayı korkum artıyordu ama arabada beklemekten başka bir şansım yok. Kapım açıldığında koltuğa gömülmüş olduğumu farkettim. Hızla ben de arabadan indim ve önde koşturan adamı takip ederek derme çatma birkaç kattan oluşan bir apartmana girdim. İkinci kata çıkarken önümdeki adam saçlarını geri yatırdı ve ondan gelen yağmur damlaları yüzümü ıslattı. O zaman ilk defa kim olduğunu merak ettim ve bir kapının önünde durduğumuzda bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Ah sen!?" diye bir nefes verdim. 

Ondan hiçbir tepki gelmedi. Hala ben yokmuşum gibi davranıyordu.

İçeriden kapının kilidi çevrildi ve benden kısa boylu, esmer, yabancı bir erkek kapıyı açıp el hareketleriyle hemen içeri girmemizi istedi. Bozuk ingilizcesiyle burada bekleyin diyip diğer bir odaya geçti.

"Neden sen? Neden sen benimle geldin?" dedim ve o, aramızda bir adım bırakarak bana yaklaştı;

"Beni tanımıyorsun " dedi ve geriledi. 

Her zamanki lavantayla karışık kokusu yağmurla birleşince daha da yoğunlaşmıştı. Orada öylece dikilirken istemsizce onu baştan aşağı süzdüm. Sırılsıklamdı. Islak beyaz gömleği, kaslarını ortaya çıkartmıştı. Vücudu oldukça iyi görünüyordu... Yağmurun bozduğu saçları, alnına düşmüştü. Böyle bakınca ıslak bir kahraman gibiydi.

 Böyle bakınca ıslak bir kahraman gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sert kapanan kapının sesiyle irkildim. Yabancıyla konuşup el işaretiyle beni çağırdı ve odaya girdik. 

Sahi neydi adı? Adını bile bilmediğim birisine bırakılmıştı hayatım.

"Bundan sonra sahip olacağın isim ve soy ismi buraya yazmalısın" 

Bana sen diye hitap etmesi hoşuma gitmedi. Kalemi elime aldım, daha önce kendim için bir isim düşünmemiştim.

"Sadece soy ismimi değiştirsem olmaz mı?"

"Hayır."

Durup düşündüm ama aklıma çok parlak bir fikir gelmedi. Baştan savma bir şey de yapmak istemiyorum. O zaman ilgi alanımdan bir seçim mi yapsam...

Vega " yazdım. 

Birkaç saniye duraksadım ve "Solitude (yalnızlık, tek başına olma anlamı var)" yazarak devam ettim. 

Yazmayı bitirince başımı kaldırdım, kağıda bakan 'kaslı gömlek' kalemi alıp yazdığım yeni soy ismimim üstünü çizdi.

"Kendini bu kadar belli etme. Sıradan bir insan ol" diyerek kalemi tekrar bana verdi.

Gözlerimi devirdim ve aklıma ilk gelen şeyi yazıp sertçe kalemi bıraktım.

"İmza at ve 4 tane fotoğraf ver. Ve tabi bir de doğum günü" diye emirlerine devam etti.

Elim nasıl isterse ona uyup kısa bir imza uydurdum. Ama tabii ki yanımda fotoğrafım yoktu.

Doğum tarihim için düşününce; gerçek doğum günümün babamın ölüm günü olduğunu farketmem tüylerimi diken diken edip genzimi yaktı. Neye göre bir doğum günü seçebilirim? O zaman bugün, bugün benim yeniden varolduğum gün olduğuna göre; bugünün tarihi, yerinde bir seçim olurdu.

21.07.1998 yazdım.

"Üzgünüm ama kaçarken aklıma vesikalık almak gelmemiş, napsak?" diye alaycı bir tonla konuştum.

"Telefonunda da mı yok? Onu yanına almışsındır herhalde? Sakın eski kimliğindeki fotoğrafı verme. Bu arada saç rengini de bilgisayarda siyah yapacağız" dediğinde mantıklı olduğunu kabullenip telefonumu karıştırmaya başladım. Favorilerimde duran yeni çekindiğim vesikalığımı kullanma vaktim gelmişti.

Fotoğrafı bir bilgisayara aktardım ve beni görünmez hissettirmeye başladıkları için havasız ve dumanlı odadan çıktım. Her yer kirli ve dağınıktı. Islak kıyafetlerim yüzünden üşümeye başlamıştım. Kollarımı önümde kavuşturdum ve gazete kağıtları ile kaplanmış pencerenin önünde, ayakta beklemeye başladım. 

Kimliğimi aldıktan sonra ne yapacaktım? Kaslı gömlek beni bir otele bırakma zahmetinde bulunur muydu acaba? Saat kaçtı ki? Telefonumu cebimden çıkarttım; 03:10

Saat uçarak ilerliyordu bugün.

Kaslı gömlek ve yabancı adam tam 20 dakika sonra odadan çıktılar. Kaslı gömlek, bana bir kimlik kartı, bir pasaport ve bir ehliyet verdi. Kimliğime bir göz attım;

Vega Fox | 21.07.1998

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin