Bir orta boy valize sığmıştı yeni hayatım. Valizimi odamın kapısının önünde bırakarak yatak odasına gittim ve babamın giysi dolabını açtım. Harika, dolap bomboştu. Babamın kokusunu bile çok görmüştü bana. Bu kadar ayrıntılı düşünmesinin bir sebebi mutlaka vardı ve ben onu da bulacaktım. Her şeyi öğrenecek ve hesabını soracaktım. Ama önce kırılan kanatlarım yeniden yükselene kadar sabredeceğim.
Eğilip kasanın şifresini girdim. Benim doğum günümle başlayıp babamın doğum günüyle son bulan şifreyi...
Yüklü miktarda nakit vardı. Birkaç döküman da vardı ama inceleyecek zamanım olmadığı için paraları ve dökümanları sırt çantama sıkıştırdım. Bir de kırmızı bir kredi kartı vardı ama ona dokunmadım. Kasayı kapattım ve odadan çıkacakken fotoğraf aklıma geldi. Etrafa bakındım ama tabii ki bir fotoğraf çerçevesi dahi göremedim. Ama bu sefer şans benden yana olabilirdi. Hemen odama gittim ve makyaj dolabımın alt çekmecesinden pembe tüylü, eski albümümü çıkarttım. Çoğunlukla çocukluk okul arkadaşlarım, kedilerle köpeklerle vs olan fotoğraflarım ve sözde "aile" fotoğraflarımız vardı. Ümitsizliğe kapılacakken çevirdiğim sayfa; gölün önünde babama sarıldığım bir fotoğraf sundu bana. Yüreğimde bir kor sızısı hissettim.
"Ağlamak yok, ağlamak yok" dedim ve fotoğrafı albümden çıkarıp sayfaları çevirmeye devam ettim.
Eri ile fotoğrafım yoktu, bunun için kendime sinirlendim. Sonra ayağa kalkıp sırt çantamı giyip telefonumu elime aldığımda ne kadar aptal olduğumu farkettim. Tanrıya şükür telefonumda bir sürü fotoğraf vardı. Belki de telefonum beni bana hatırlatacak tek şey olarak kalacaktı. Fırsatını bulduğum ilk anda bazı fotoğrafları fiziksel çıkartmalıydım. Elle tutulur bir şeyler hissetmeye ihtiyacım var.
Valizimle birlikte aşağıya indim. Kirlenmesine bile kıyamadığım ne çok şeyi bırakmıştım arkamda...
Mutfaktan çakmak alıp bahçe kapısından dışarı adımımı attım. Ağaç evin yanındaki odunları ve ince çalı çırpıları hızla ağaç evin yanına ve önüne toparladım. Çakmakla dalları tutuşturdum ve alevlerin küçük ağaç evi kucaklamasını seyrettim.
Kızıl gölgeler beni çağırıyordu adeta. Bir adım atsam ateşe, her şey dönebilir miydi eskiye?
Alevler iyice yükselince istem dışı geriye bir adım attım.
"Hala korkaksın Aria. Böyle mi başlayacaksın yeni bir hayata?"
Cebimden kimliğimi, pasaportumu ve telefonumdan da hattımı çıkartıp ateşe savurdum. Çıtırtı sesleri ahenkli bir müzik yaratıyordu.
Alevlere sırtımı döndüm ve valizimi de alıp ön yola çıktım; batıya doğru anayolda yürümeye başladım.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ (NO ID/EA)
Bilim KurguO sadece doğum gününü kutlamak istemişti, diğerleri ise kağıdın intikamını kanla almak... Tüm hayatını ve hatta kendi kimliğini yitirmişken, adaleti intikamla sağlamak isterken kendisini paralel evrende bulan genç bir kız. Yitirdiklerinin mutlu oldu...