Kader Sessiz İlerler [14]

29 7 4
                                    

Eri'nin odasında onunla oynarken babamın bana seslendiğini duydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eri'nin odasında onunla oynarken babamın bana seslendiğini duydum. Odadan çıkarken Maria teyzeyle çarpıştım.

"Süper zamanlama" diyip aşağı kata indim.

"Baba?"

Babam gayet neşeli görünüyordu, kollarını açıp beni bekledi. Biraz koşturup kucağına atlar gibi yaptım. O tanıdık ağır turunçgil kokusunu içime çektim.

"Benim güzel Ariam. Nasılsın bakalım?"

Yanağından öpüp ondan ayrıldım.

"İyiyim babacım. Ben de seninle konuşmak istiyordum, uzun zamandır oturup bir konuşamadık. Seni özledim."

"Hahahaha babasının prensesi, önce giyinmen gerek."

"Niçin?"

"Yemeğe gidiyoruz."

"Ah baba ben gelmesem, siz annemle.."

"Bu sefer ki aile yemeği olmayacak. Gelmen gerekiyor, seni birileriyle tanıştırmam gerek. Ciddi bir görüşme."

"Kaçışım yok galiba. Yine işle mi ilgili? Yeterince kişi tanıyıp, işi de az çok öğrendiğimi düşünüyordum."

"Hem iş hem değil. Hadi bakalım."

Arkamı dönerken anneme çarpıp sendeledim ve dresuardaki annemin düğün fotoğrafının olduğu çerçeve yere düşüp dağıldı.

Arkamı dönerken anneme çarpıp sendeledim ve dresuardaki annemin düğün fotoğrafının olduğu çerçeve yere düşüp dağıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ayağımla kırık camların bir kısmına basıp, anneme oldukça yaklaşarak;

"Oops, neyse zaten senin için artık pek de önemli olmasa gerek" diyerek omzuna çarpıp merdivenlere gittim.

Annem arkamdan;

"Aria Grey hemen geri dönüyorsun! Ne saçmalıyorsun? Ben senin arkadaşın değilim, terbiyesizlik yapma!" diye bağırdı. Babam da onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

Nedense keyiflendim, bir şarkı mırıldanarak hazırlanmaya başlıyorum.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


**

Babam arabayı kenara çekiyor ve ben hızlı adımlarla arabadan inip ara sokakta ilerliyorum. 

Şimdi bakınca mağazanın oldukça şık ve tabelasının çiçeklerle kaplanmış olduğunu fark ediyorum. Kendimden emin adımlarla mağazadan içeriye giriyorum ve bana çay getiren kız gülümseyerek;

"Hoşgeldiniz efendim. Buyrun" diyerek bana eşlik ediyor. Hiç sesimi çıkarmadan normal bir müşteri gibi kıyafetlere bakınıyorum.

O gün oturduğumuz koltuğu görünce içim sızlıyor. O sırada başka kim var diye bakınınca diğer çalışanların da orada olduğunu fark ediyorum. Sadece O yoktu.

"Yardımcı olmamı ister misiniz? Çok şık bir tarzınız var bence şuradan da bakınabilirsiniz" diyerek diğer bir kız beni reyona yönlendiriyor. 

O sırada mağazanın hiç farketmediğim arkada bir yerinden O, Laila çıkıverdi. Hemen arkamı döndüm. Neden böyle heyecanlı ve muzır hissediyordum?

"Tamam canım, ben ilgilenirim" diyerek bana doğru geliyordu. Sesi gerçekten de çok zarif.

"Merhaba, ne tür bir şey bakıyorsunuz?" dedi ve ben de gülümseyerek ona döndüm. Bana baktı ama tanımadı. Biraz şaşırdım ve içim burkuldu.

"Ah şey, bilmem ki. Elbise, etek falan" diyebildim. 

Ben konuşurken ikimizin eli de aynı askıya gitti ve birbirine dokundu. O sırada Laila irkildi ve bana döndü.

Büyük bir şaşkınlık ve coşkuyla;

"Ahhh ah sen!" diyerek bana sıkıca sarıldı. İçim rahatladı ve sevgiyle doldum. Diğerleri de şaşkınlıkla bize bakıyordu.

"İnanamıyorum... ismin, ismin neydi ah neden öğrenmedim diye çok pişmandım. Sen, O'sun değil mi?"

"Evet, evet merak etmeyin ben o akşamki bedbaht kızım hahaha. İsmim Aria, Aria Grey" dedim.

"Millet gelin, gelin de güzel Aria'mıza bakın. Aley çay getir" diye seslendi.

"Hayır hayır Aley, lütfen çay kalsın. Maalesef çok vaktim yok, ailem arabada bekliyor. Sadece size teşekkür etmek için gelmek istedim" dedim.

Benimle yine o koltuğa oturdu ve yine herkes başımızda toplandı. Bu sahne beni biraz tedirgin hissettirdi ama kendime güvende olduğumu hatırlattım.

"Seni böyle iyi ve neşeli görmek beni o kadar çok mutlu edip rahatlattı ki, anlatamam" dedi Laila.

"Evet, o gece senden sonra neden bizim kızlardan birisiyle sana eşlik etmedik diye kendimize çok kızdık" dedi uzun boylu erkek çalışan.

"Sizi çok endişelendirmiş olmalıyım. Her şey için çok teşekkür ederim. Gerçekten tüm aksilikler üst üste gelmişti ve berbat bir haldeydim. Ah fazla zamanım yok, umarım daha sonra güzel bir alışveriş için tekrar uğrayabilirim. Size bunları da vermek istedim. Battaniyeniz... tabii ki temiz ve ait olduğu yeri özler diye düşündüm" 

diyerek elimdeki beyaz karton çantayı Aley'e uzattım. Ardından lafım bölünmesin diye hızla yolda gelirken aldığım hediyelerimi ayrı ayrı herkese kendi karton çantasında verdim. Herkes ne olduğunu anlamayarak almış bulundu.

Laila; "Aria. Ne yapıyorsun? Sakın-" derken onunkini de uzattım.

"Hayır reddetme şansınız yok, lütfen beni mahçup hissettirmeyin"

"Böyle bir şeye gerek var mıydı ki lütfen, kabul edemem."

"Lütfen beni kırmayın, görür görmez siz ve mağazanız aklıma geldi" dedim o sırada bana ters baksa da hediyemi kutusundan çıkarttı.

"Ah Saint Laurent, Manifesto. Bu parfüm çok zarif. Hem de hepimize. Hayır gerçekten, inceliğin için teşekkürler ama..." dedi. 

Abartmış mıydım acaba, onları kötü mü hissettirdim? Tedirgince;

"Yanlış anlaşılmadım umarım, ben sadece güzel bir hediye vermek istedim. Şişenin zarifliği ve zambak bana sizi hatırlattı. Umarım zambak kokusunu seviyorsunuzdur" 

O sırada telefonum çaldı: Annem

Ayağa kalkarak; 

"Umarım iyi niyetimi yanlış ifade etmemişimdir. Lütfen" dedim.

Laila bana baktı ve pes eder bir halde;

"Tamam tamam, niyetin de kalbinin saflığı da gözlerinden okunuyor. Bir an genç birisinden böyle bir hediye... neyse biz de çok teşekkür ederiz. Bir dahakine birlikte çay içmeye bekleriz" dedi.

"Çok mutlu oldum" diyip mağazadan ayrıldım ve arabaya koştum.

İçim huzur ve tamamlanmış hissiyle doldu.

***

Babamın kolunda restorandan içeriye girdim. Keyfim çok yerinde ve rahat hissediyordum. Mekan yine bir otelin terasıydı ve manzara yine o meşhur köprüydü ama bu sefer daha sakin ve çok daha şık bir yerdi. Görevli bizi büyük bir yuvarlak masaya yönlendirdi. Anlaşılan kalabalık olacaktık.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin