Elimdeki bardak düştü ve binbir parçaya ayrıldı, buzlu su ayaklarımı ferahlattı. Kapı dövülürcesine vuruldu; bebek, çığlık atarcasına ağladı ve telefon çalmaya başladı. Elbisem havalandı ve bir anda zihnim kontrolden çıktı. Hangisiyle uğraşsam diye düşünürken hayat karardı.
*
Başımda, bir noktada oluşmuş derin bir ağrıyla gözlerimi araladım. Uzun süredir uyuyor gibi bir uyuşmuşluk hissettim. Hiç kıpırdamadan sadece gözlerimi tavana dikip nerede olduğumu ve ne olduğunu anlamaya çalışırken buraya yaklaşan konuşma sesleri duyunca gözlerimi sıkıca kapattım. Kapı açıldı ve o tanıdık topuklu ayakkabı sesini duyunca odamda olduğumu anladım. Annem elini alnıma koydu ve;
"Aria 10dk içinde uyanmazsa ambulans çağıracağım" dedi.
Tam o sırada sesinden anladığım üzere babam da odaya girmişti.
"Saçmalama, sert bile düşmedi. Kansızlık, yorgunluk falandır. Bu aralar çok fazla stres altında. Hem uzun sürerse arabamız var değil mi?" dedi ve ikisi de sessizleşti.
Acaba odadan çıkmışlar mıydı? Gözümü açmak ile açmamak arasında kararsız kaldım. Daha fazla saçmalık duymak istemiyorsam açmalıyım diye düşünürken annem;
"Hep aynı şeyler; sen de, kızın da, hayatımız da. Beni ne zaman özgür bırakacaksın gerçekten bilmek istiyorum" derken ben gözümü açmış bulundum.
Duyduklarıma şaşırdığım için ne kıpırdayabildim ne de bir şey söyleyebildim. Babam uyandığımı görünce yatağıma, yanıma oturdu;
"Beni duyabiliyor musun prenses?"
"E-evet"
"Harika. Ağrın veya mide bulantın var mı? "
O anki baş ağrım, zihin karışıklığım kadar yoğun değildi;
"İyiyim, bir şeyim yok. Ne oldu da ben burada yatarken siz de başımda atışıyorsunuz? "
Annem;
"Bu kaç Aria?" diyerek parmaklarıyla 3 rakamı yaptı.
Direkt mavi gözlerine bakarak, gergin ses tonumla;
"Bir tuhaflık olsa boynundaki yeni, marka kolyeni göremezdim sanırım anne" dedim ve babam hızlıca anneme döndü.
"Yeni mi? Oh evet, ben de daha önce görmemiştim. Ne zaman aldın? " dedi
Aslında babamın da bununla ilgilenmesine şaşırdım. Annem;
"İyi, en azından bu sefer gördüklerini dolar bazında söylemedin. Sorun yok demek ki. Boş hezeyanlar..." diyip odadan çıktı.
Babama bir umutla;
"Ne oldu, niye yatıyorum? Bir şey hatırlamıyorum" diye sordum.
"Bilmiyorum. Mutfakta düşmüş ve bayılmışsın, ses duyunca baktık ki yerdeki buzların içinde yatıyorsun. Sorun yok gibi, şehre dönünce bir kan tahlili yaptır tamam mı? Ben dışarı çıkıyorum, dinlenmene bak" diyerek o da odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ (NO ID/EA)
Ciencia FicciónO sadece doğum gününü kutlamak istemişti, diğerleri ise kağıdın intikamını kanla almak... Tüm hayatını ve hatta kendi kimliğini yitirmişken, adaleti intikamla sağlamak isterken kendisini paralel evrende bulan genç bir kız. Yitirdiklerinin mutlu oldu...