Son zamanlarda uyandıktan sonraki beş on dakikamı, karşımdaki mavinin tonlarından oluşan sonsuzluğa bakarak; günümü planlamayla ve geçen günkü yorgunluğumu sindirmekle geçiriyordum. Okuldaki ilk haftam geçmişti bile. Genel olarak iyi uyum sağlamış ve herkesle bir sınıf arkadaşlığı bağı kurmuştum. Aria ile de bir gerginliğimiz kalmamıştı ama yine de sadece merhaba merhaba düzeyindeydi iletişimimiz. Herkes derslere çalışıp onlara yetişmek için uğraştığımı düşünüyordu. Bense güzel bir plan yapmıştım ve ona uyuyordum. Gerçekten de gece gündüz çalışıyordum ama okul derslerine değil. Adam ile babamın şirketi üzerine çalışmayla başladığım yoğun planım, ekonomi ve ticaretle ilerliyordu. Olabildiğince kısa zamanda öğrenebildiğim her yararlı şeyi öğrenmem gerekiyordu. Boşa kurşun sıkacak kadar cephanem yoktu.
Yatakta gerindim, elim saçıma gidince saçlarımın dolaşmış olduğunu farkettim ve sersem adımlarla banyoya gidip güzel bir duş aldım. Saçımı kuruturken aynaya yaklaştım, sarı diplerimin belirgin olacak dereceye geldiğini farkettim. Dişimi fırçalarken yatağımdaki telefonumu almaya gittim ve Angela'ya kuaförün numarasını bana iletmesi için mesaj attım. Hemen giyinip hafif bir makyajla hazır oldum. Pencerenin önündeki ve masamdaki defter kitapları toplayıp çantamı hazırladım. Bileğimde hafif bir ağrı vardı, bileğimi ovuşturarak yine nereye bıraktığımı hatırlamadığım ipad'imi aramaya başladım.
Yeni evin beyaz ağırlıklı tasarımı daha bir iç açıcıydı. Merdivenlerden hızla inip mutfağa geçtim ve her sabahki gibi Jade'in hazırladığı sandviçi ve yeşil bitkilerden oluşan canlandırıcı çayımın olduğu termosu da alıp arabama doğru ilerledim.
Bugün cumartesi, şükür okul yoktu ve tüm gün çalışmama odaklanabilirdim. Arabayı Artsville korusuna sürdüm. Hava iyiyken doğanın içinde çalışmayı severim. Yağacak veya çok serin esecek olursa da birçok güzel, sessiz kafenin olduğu bu güzel koru benim için en iyisiydi.
*
Boynumun ve bileğimin ağrısı bana erken mola verdirdi bugün. Mart ayında olmamıza rağmen güneş tepeden fazlasıyla ısıtıyordu beni. Kazağımı çıkartıp içimdeki beyaz bluzla, çimlerin üzerine serdiğim mor örtüye bıraktım kendimi. Güneşten ısınan örtünün o tekstil kokusu burnuma geldi. Hafifçe esen rüzgar beni rahatlatıyordu. Gözlerimi yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ (NO ID/EA)
Science FictionO sadece doğum gününü kutlamak istemişti, diğerleri ise kağıdın intikamını kanla almak... Tüm hayatını ve hatta kendi kimliğini yitirmişken, adaleti intikamla sağlamak isterken kendisini paralel evrende bulan genç bir kız. Yitirdiklerinin mutlu oldu...