Başka Türlü Bir Şey [35]

60 33 66
                                    


" Başka türlü bir şey benim istediğimNe ağaca benzer ne de bulutaBurası gibi değil gideceğim memleketDenizi ayrı deniz, havası ayrı havaNerede gördüklerim, nerede o beklediğimRengi başka, tadı başkaBir başka yolculuk dalından düşmek yereYaşadığımd...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

" Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava
Nerede gördüklerim, nerede o beklediğim
Rengi başka, tadı başka
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığımdan uzun
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince, dalın yüksekliğince rüzgarda

Ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince "

Yeni Türkü/ Başka Türlü Bir Şey

Tüm benliğime yediğim bu tokadı hazmetmem imkansızdı. Sonsuz gibi süren dakikalarca hiçbir şey düşünemeden öylece kalakaldım. Nihayet Sirius bana bir adım attığında aynı hızla bir adım uzaklaştım ondan. Arkamdaki uçurumu bile unutmuştum. Başımı belli belirsiz iki yana salladım, gözümden bu dünyadaki son damlam düştü toprağa. Yüzümü döndüm Ay'a.

"Neden oradaki Aria değil de Vega?"

"Çünkü sen... Vega olmayı seçtin. Senin özün, içinde sakladığın, olmak istediğin ve aslında olduğun kişi, Vega. Sen zaten Vegasın. Aria değil."

"Oradaki Aria'dan farkım ne? "

"Sen bir tanesin Vega. Teksin."

"Tüm söylediklerinin içinde bu, kulağa anlamsız geliyor Sirius."

"Şafak sökmeden gitmen gerek."

Yutkundum sessizce.

"Vega. Orada önce babanın yapacaklarına engel olman gerek. Daha sonra ise Adam'ın. Adam'ın sırlarını ve ortaya çıkması gerekenleri ortaya çıkar. Babanı orada kurtarabilirsen, burada da kurtarmış olursun."

"Zaman çizgisi yeniden mi yazılır yani?"

"Hayır ama bir şekilde olacak."

"Nasıl olacağını sen de bilmiyorsun yani?"

"Nasıl olacağını bilmiyorum ama daha önce olduğunu gördüm. Baban için de olacak."

Şimdi anlıyordum. Sirius, buraya Vega için gelmişti. Ve şimdi beni gönderiyordu. Onca şeye rağmen nasıl böyle bir aptallık yapabilmiştim. Güvenmek. Güvenmek, sahip olduğum en büyük aptallıktı.

"Geri nasıl döneceğim?"

"Bunu yalnızca sen bulabilirsin."

"Belki de dönmek istemem. Olur ya... Varsa daha iyi bir Dünya..."

"Döneceksin."

"Sen de orada olacaksın değil mi?"

Yutkundu.

"Bir önemi yok. Tamam."

"Vega'nın odasında yatağının alt tabanında günlüğü var. Onu oku, ortama uyum sağlamak ve bir şeyler öğrenmek adına. Her şeye dair."

Son cümlesini imalı söylemişti. Bu ima benim o defterle ne yapacağımı getirdi gözümün önüne.

"Ve b-"

"Biliyor musun, babamla ilgili değilse daha fazla şey öğrenmek istemiyorum. Gitme vaktim geldi bence."

"Vega..."

Sessizliğimden ve duruşumdan karalılığımın anlaşılmasına sevinmiştim. Ve nasıl oldu bilmiyorum ama oraya nasıl gideceğimi biliyordum artık. Uçurumun en ucuna doğru iki adım attım. Yüzümü Sirius'a döndüm ve gülümsedim.

"Biliyor musun sen haklıydın! Yemin ederim ki içimde bir korku taneciği bile yok şu an. Sadece üşüyorum ve biliyorum ki... Artık hiç ısınmayacak içim."

"Vega..."

"Her şey için teşekkürler. Ne yapacağımı bilmediğim tüm o zamanlarda sen vardın. Babamı kurtarma şansı tanıdın bana. Belki bu da bir garip yalandır ve dalgalarla savrulup yok olurum bu Dünya'dan ama olsun. Eminim ki bu yok oluş bir hiç uğruna olmaz."

"Vega...Ben..."

Kollarımı iki yana açarak rüzgarın özgürce bedenimi sarmasına izin verdim.

"En azından gerçek ismini söyleyecek misin bana?"

Elleriyle dizlerine çöktü. Dağ gibi, kaslı gömlek birden yıkılmış göründü gözüme. Başını iki yana sallayarak doğruldu.

Başımla onu onayladım ve tebessüm ederek;

"Ve teşekkür ederim, tüm o çiçeklere..."

Rüzgardan yapılmış yatağımda havada süzülmeden önce gördüğüm son şey onun gözyaşı ve duyduğum son şey ise onun "Üzgünüm" diyen sesi oldu.

Samanyoluna fısıldadım adını.

"Sirius."

**İkisinin de gözlerinden yıldızlar kaydı birer birer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


**
İkisinin de gözlerinden yıldızlar kaydı birer birer. Şafağı görene kadardı hüzünler.

 Şafağı görene kadardı hüzünler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**
"Hey Gabby, yıldız kayıyor. Dilek tut!"

Başını, gökyüzüne kaldırdı esmer kız.

"Ne kadar da büyük ve parlak..."

Ellerini birbiriyle buluşturdu ve şöyle diledi;

"Tanrım. Her neredeyse, Aria'ya yardım et. Onu tekrar sağsalim görmeme izin ver."

***

Bölümler hakkındaki fikirlerinizi, yorumlarınızı bekliyorum sevgili okuyucularım.

KİMLİKSİZ (NO ID/EA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin