0.4

80 11 4
                                    

Seung Hyun bütün bir hafta boyunca Daesung ile ilgilendiği için Ji-yong'a pek zaman ayıramamıştı. Daesung insanların 'çirkinsin' baskısı nedeniyle sürekli kendisine zarar vermeye çalışan bir hastaydı. Özellikle sürekli yüzüne bir şeyler yapmaya çalışıyordu ve onu sakinleştirmek gerçekten çok ama çok zor oluyordu. Seung Hyun ise onun odasının önünde ileri geri konuşan kat görevlilerini işten çıkartmıştı.

Ji-yong kısmına gelecek olursak günde sadece on beş dakika kadar onunla birlikte zaman geçiriyor onu bahçeye çıkartıyordu. Ji-yong hem çok sakindi, hem yemeklerini yiyordu. Seung Hyun'ta kazanmaya başladığı güveni kaybetmemek için elinden geleni yapıyordu. Onun bu sakinliğini tamamen bahçe sevdasına bağlıyordu ama yanıldığını öğrenmesine çokta bir zaman yoktu.

"Sana güveniyorum Seung Hyun Hyung" dedi Daesung, Seun Hyun'a sarılı bir şekilde dururken. Seung Hyun ona her zaman sadece farklı yüz hatlarına sahip olduğunu ve çirkin olmadığını söylüyordu. Üstüne kendisine salak ve çirkin gibi hakaretler eden o iki adamın da işten çıkartılmasını sağlamıştı, Seung Hyun gerçekten çok iyi bir adamdı.

Bu sırada bugün Cumartesi olduğu için Ji-yong'ın kendi kat görevlileri onu Seung Hyun'un yanına getirmişlerdi. Ji-yong karşısında ki görüntüye sadece bir kaşını kaldırarak tepki verdiğinde Daesung şaşkınlıkla kendisine bakıyordu.

"Sen G-Dragon'sın!" dedi genç adam heyecanla. Onun bu tepkisiyle Ji-yong gülümsediği zaman Seung Hyun karışmaktan son anda vazgeçmişti.

"Öyleyim" dedi ama sonra gülümsemesi bozuldu.

"Sarıldığın adam beni buraya tıkana kadar öyleydim demek daha doğru olur tabi" dedi yine ters ters ve kafasını Seung Hyun'tan başka her tarafa doğru çevirdi sırayla. Seung Hyun buna sadece gülerken yavaşça Daesung'tan ayrılmıştı ama Daesung şaşırarak bakmıştı karşısında ki adama doğru.

"İnan bana adamım Seung Hyun Hyung bir şeyler söylüyorsa, haklıdır" dediğinde Ji-yong sadece omuzlarını silkmişti, pek umurumda değil der gibi.

"Pekala Daesung, sakinleştiğine inanıyorum" dedi Seung Hyun bu konuşmaya bir nokta koymak ister gibi.

"Evet hyung!" dedi Daesung gülümseyerek. Ji-yong onun bu pamuk şekere abi demesine gerçekten şaşırmıştı. Gerçekten o kadar çok mu seviyordu onu?

"Daha sonra görüşürüz" dedi Seung Hyun ve yavaşça odadan çıkarak Ji-yong'ın yanına geldi, bu sırada görevliler Daesung'un kapısını kitliyorlardı.

"Siz bugün burada kalabilirsiniz" dedi Seung Hyun görevlilere doğru dönerek. İki yapılı adamda kaşlarını kaldırarak baktılar kendisine doğru.

"Yaklaşık bir saat dışarıda olacağız, eminim ki daha önemli işleriniz vardır beyler" dedi Seung Hyun kaşlarını kaldırarak. Daha sonrasında Ji-yong'a doğru döndü ve onun yine kendisine sarılı bir şekilde bağlanan ellerini açtı yavaşça. Arkasında ki iki adam ise dikkatli bir şekilde kendisini izliyordu, Ji-yong bir hareket yaparsa müdahale edebilmek için ama aksine Ji-yong da şaşkınlıkla pamuk şekeri izliyordu.

"Pekala Ji-yong, sol kolunu bana doğru uzatır mısın?" dediğinde Ji-yong emin olamadı ama Seung Hyun gülümsediği için gözlerini devirerek kolunu ona doğru uzattı. Geçen hafta günde sadece on beş dakika bile bahçede olmak kendisine o kadar iyi gelmişti ki... Hem de Seungri kendisiyle gelemiyor olmasına rağmen.... Bu bir saatlik yürüyüşü asla kaçırmak istemiyordu.

Seung Hyun ise önlüğünün cebinden bir polis kelepçesi çıkarttı ve birden Ji-yong'ın koluna geçirdi.

"Ne yapıyorsun?" dedi Ji-yong dehşet içinde ona doğru bakarken.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin