Bir insanın hayatında gerçekten nefes dahi alamadan şok içinde kaldığı kaç an olurdu? Ne yapacağını bilemez bir şekilde eliniz ayağınıza dolaşır ve çığlık atmak istersiniz ama onu bile yapamayacak kadar krizdedir vücudunuz. Bir süre sonra nefes alışverişleriniz bile yavaşlamaya başlar, o kadar yavaşlar ki kalbiniz zaten deli gibi atıyorken yavaşça acımaya başlar. Kafanızın patlayacağını düşünürsünüz ama aslında sadece olduğunuz yerde hareket etmeden duruyorsunuzdur.
Ji-yong ilk başta hayal gördüğünü düşünmüştü, bu ona arada sırada hala oluyordu ama sevgilisi bunun normal olduğunu endişelenmemesi gerektiğini söylemişti. Bu yüzden derin bir nefes aldığında sadece kendisinin değil, herkesin o tarafa baktığını görünce, vücudu ani şokla sarsılmaya başlamıştı.
''Kwon Ji-yong!'' diye bir sesti sadece, kendi ismini duyduğu olmaması gereken bir ses. Düğününde, nişanlısı yeminini ettikten sonra tam kendisi yeminini edecekken duyduğu o korkunç ses.
''BU NE SİKİM?'' diye başka bir ses daha duydular sonrasında. Ho-seok'tu bu şekilde bağıran kişi, Ji-yong ise bu tepkiyle beraber emin olmuştu hayal görmediğine.
''Hayal görüyorum'' dedi Ji-yong sakin kalmaya çalışarak ama Seung Hyun'ta da ondan farksız durmuyordu.
''Görmüyorsun'' dedi Seung Hyun yutkunamadığını hissederek.
''Ama'' dedi Ji-yong kesilmiş nefesiyle.
''O öldü, onu ben öldürdüm''
Flash Back
Yang o kadar sinirliydi ki ve o kadar ne yapacağını bilemez bir haldeydi ki aklına hiç bir şey gelmiyordu.
''Ben iyiyim'' dedi Seungri derin bir kaç nefes alırken.
''Hiç bir şeyim yok-'' dediğinde Yang sinirle onun lafını bölmüştü.
''Ama olabilirdi! ÖLEBİLİRDİN!'' diye bağırdığında Seungri sesini kesmiş ve acıyan yarasını düşünmemeye çalışmaya başlamıştı.
''Ne yapmayı düşünüyorsun?'' dedi Min-ho derin bir nefes alarak, onun yaralandığını duyduğu an soluğu hastanede almıştı. Bunun böyle sonuçlanacağını Amerika olayı daha ilk olduğu andan itibaren biliyordu. Bu yüzden ona çok söylemişti, ayrılmasını, böyle olmayacağını... Fakat Seungri onu dinlememiş ve git gide toxicleşen bu ilişki içerisinde bulmuştu kendisini.
''Bilmiyorum'' dedi Yang derin bir nefes alarak.
''Ayrıl onda-''
''ONDAN ASLA AYRILMAM!'' dedi Seungri bağırarak ama canı o kadar çok yanmıştı ki anında sesini kesmek zorunda kalmıştı.
''Bende onun senden ayrılmasını sağlarım o zaman, mümkünse senin canını koruyarak''
*
Seungri buna inanamıyordu, resmi olarak ölü biriydi. Yang Hyun-suk Kore hükümetine Seungri'nin önemli bir sanatçı olarak canının tehlikede olduğunu söylemişti ve aslında en başından beri Ji-yong'ın akıl hastanesine yatırılma nedeni de buydu, hapse girmemesi değil. Sonuçta o da koskoca G-Dragon'dı ve kefaret ödeyebilirdi ama hükümete bir canın tehlikede olduğuna koskoca bir ülkenin hükümetini inandırmak o kadar da kolay olmuyordu.
''Peki benim şarkılarımı nasıl yayınlamayı düşünüyorsun?'' diye bağırdı karşısında ki adama. Kafayı yemek üzereydi tam da şu an da. Yaşadığını bilen sadece üç kişilerdi ve artık yapabilecek hiç bir şeyi de yoktu, ölümü onaylanmış ve Ji-yong çoktan akıl hastanesine gönderilmişti bile.
''Eskiden kaydettiği şarkıları derim! Bir kulp bulurum! AMA sen artık bir ölüsün! Gerekirse annen ve baban da seni öldü bilmeye devam edecek! Burada senin can sağlığını sağlamaya çalışıyorum!'' dedi Yang oldukça sinirli bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsession | Nyongtory & GTop
FanfictionJi-yong tek başına çıkış yapmış çok ünlü bir şarkıcıdır ama bir süre sonra bunu kaldıramamaya ve kafasında olaylar kurmaya başlar. Bu sırada bu olaydan en çok zarar gören kişi sevgilisi Seungri olur. Seungri öldükten sonra akıl hastanesine kapatılan...