0.2

94 13 12
                                    

Bir Ay Sonra

Seung Hyun karşısında duran adama bakıyordu. Genç kızların biricik sevgilisi Kwon Ji-yong ya da herkesin bildiği adıyla G-Dragon. Erkek arkadaşı Lee Seung-hyun'u ya da herkesin bildiği adıyla DJ Seungri'yi bıçaklayarak öldürmüştü.

Beyaz ters bir gömlek giydirilmiş, kolları beline bağlanmıştı. Dengesi kaybetmesin ya da daha kötü bir ihtimalle kalkıp Seung Hyun'a saldırmasın diye görevliler onu oturduğu sandalyeye de bağlamışlardı.

"Nasılsın?" dedi Seung Hyun bomboş bakışlarla yere doğru bakan adama doğru. Davası iki gün önce düşmüştü, erkek arkadaşını isteyerek bıçaklamamıştı. Bu tamamen bir kazaydı ama bu kaza gerçekleşirken bile Ji-yong'un akli dengesi bozulalı çok olmuştu.

Ji-yong bir an için kafasını kaldırıp karşısında psikiyatrist olmasına rağmen saçları pespembe olan adama doğru baktı ama bakışları çok boştu.

"Seungri nerede?" dedi sadece oldukça sakin bir şekilde.

"Seungri'nin kim olduğunu söyler misin? Böylece sana yardımcı olabilirim." dedi Seung Hyun derin bir nefes alarak.

Elinden geldiğince hastalarının huyuna gider ve onları kızdırmamaya çalışırdı. Böylece onlara daha kolay ulaşır ve onları daha kolay tedavi edebilirdi. Bu yüzden her zaman hiç bir şey bilmiyormuş gibi yaklaşır, dost olduklarını ispatlamak isterdi.

"Erkek arkadaşım" dedi Ji-yong gerçekten oldukça sakin bir şekilde. Seung Hyun onun gerçekten sakin mi olduğunu yoksa sadece ilaçların etkisi mi olduğunu o an için çözemedi.

"Erkek arkadaşın bir süre olmayacak Ji-yong." dedi Seung Hyun. Anlaşılan karşısında ki genç adam -ki aralarında aslında sadece bir yaş vardı- olan biteni kafasında çoktan resetlemişti.

"Ama benim adımda 'Seung-hyun', bir süre benimle yetinmek zorundasın sanırım" diye ekledi oldukça sakin bir şekilde.

"Öyle mi?" dedi Ji-yong oldukça sakin bir şekilde.

"Evet" dedi Seung Hyun kısaca.

"Peki benim Ri'm nerede? Neden bir süre olmayacak?" dedi yine sakin bir şekilde ama sanki git gide bu sakinliği kaybediyor gibiydi.

"Hem ben neden buradayım ki? Ellerin bağlı, ben bağlıyım? Burası neresi?" dedi ve kesinlikle artık pek sakin olduğu söylenemezdi. Kendisini çekiştirmeye başlamıştı bile, kurtulmak istiyordu Ji-yong. Olan bitene asla anlam veremiyor, tahtaları kafasında asla ama asla oturtamıyordu.

"Öncelikle sakin olursan sana her şeyi anlatabilirim" dedi Seung Hyun şansını deneyerek ama bu beklediğinin aksine işe yaradı. Ji-yong kendini çekiştirmeyi bıraktı ve bakışlarını karşısında ki pembe saçlı adamla buluşturdu.

"Bak Ji-yong, bu gerçekle ne kadar erken yüzleşirsen bu senin için o kadar iyi olacak sanırım" dedi ve bir derin nefes daha aldı Seung Hyun bir eliyle kafasını kaşıyarak.

"Yoksa beni o Taeyang denen çocuk yüzünden terk mi etti?!" dedi Ji'yong kaşlarını çatarak.

"Hayır" dedi Seung Hyun oldukça tok bir ses tonu kullanarak.

"Sen onu öldürdün ve şu an bir akıl hastanesindesin"

Gerisi kıyametin yer yüzüne inmiş hali gibiydi. Ji-yong delirmişti ve Seung Hyun'a milyonlarca hamle yapmış ama başaramayınca kendini yere atmıştı. O kadar saldırganlaşmıştı ki Seung Hyun kat görevlilerini aramak zorunda kalmış ve onu odadan çıkarttırmıştı. Anlaşılan zor vaka sayısı birden ikiye çıkmıştı...

*

Ji-yong bir haftadır hiç bir şey yapmıyor sadece su ile yaşamanı devam ettiriyor ve yemek yemeyi kesinlikle reddediyordu. O sadece sevgilisini istiyordu. Neden kendisini terk etmişti ki? Kendisi kesinlikle Taeyang'tan daha yakışıklı ve daha sevecendi. Hem Taeyang evlenmişti değil mi? Neden onu seçmişti biriciği? Kendisini neden böyle garip, tanımadığı insanların arasında yalnız bırakmıştı ki? Bahçeye bile çıkmasına izin vermiyorlardı, tehlikeliymiş.

O bütün bu düşüncelerle boğuşurken bir anda odasının kapısı açıldı. Muhtemelen yine asla yetmeyeceği o yemeklerden getirmişlerdi, bu yüzden asla istifini bozmadı ve yorganının altında kalmaya devam etti.

"Ji-yong, konuşabilir miyiz?" diye o nefret ettiği sesi duyduğu zaman sinirlendiğini iliklerine kadar hissetti ama yine de uğraşmak istemiyordu.

"Pekala seni zorlamayacağım, uyanık olduğunu biliyorum. Annen yazmanın senin en büyük hobin olduğunu söyledi. Bende sana güvenerek bir defter ve bir kalem getirdim ama kalemle kendine bir şey yapmayacağına inanmam gerekiyor"

Seung Hyun bunun aslında gerçekten çok tehlikeli olduğunun farkındaydı ama karşısında ki kişi ne yazık ki ünlüydü ve hem menajeri hem de bağlı olduğu şirket yüzünden Seung Hyun'un üstünde çok büyük bir baskı vardı. Koskoca G-Dragon hemen iyileşmek ve sosyal çevreye geri dönmek zorundaydı. Belirli bir kaç kişi dışında hiç kimse Seungri'yi, Ji-yong'ın öldürdüğünü bilmiyordu. Herkes sevgilisi öldürüldüğü için depresyonda olduğunu ve bu yüzden tedavi gördüğünü zannediyordu.

Onun bu cümlesi ile birlikte Ji-yong yorganı kafasından hafifçe indirdi ve ona doğru baktı.

"Ne bekliyorsun, imzalı yemin mi?" dedi ters ters. Aslında bu odada gerçekten aşırı sıkılıyordu, bir şeyler yazmak kendisine ilaç gibi gelirdi hem de bu pamuk şeker kafalı herifin zorla aldırttığı sağlık tuzağı olan ilaçların aksine, gerçekten etkisi olan bir ilaç gibi...

"Aslına bakarsan, evet. Eğer şu kağıdı imzalarsan defter ve kalem senin olabilir" Seung Hyun işini asla şansa bırakmak istemiyordu, bu yüzden bu sahte evrakı ona imzalatacaktı. İnsan psikolojisiyle çok kolay oynayabilirdiniz, bu sahte evrak sayesinde Seung Hyun'a kızıp herhangi bir şey yapamayacaktı. Özellikle sırf Seung Hyun'a başı belaya girsin diye...

"Tamam, senin gibi aptal birine göre bile güzel bir anlaşma" dedi Ji-yong yataktan kalkıp ona doğru ilerlerken. Seung Hyun gülümseyerek kalemi ona uzattığın Ji-yong sadece gözlerini devirdi ve kalemi gerçekten ters bir şekilde onun elinden alıp kağıdı imzaladı.

"Pekala, kalem zaten sende. Al bakalım bu da defter" dedi Seung Hyun önlüğünün cebinden ufak bir defter çıkartıp ona doğru uzatırken. Ji-yong hiç bir tepki vermedi ve sadece defteri alıp sıkı sıkı tuttu.

"Yarın görüşmemiz var" dedi Seung Hyun tekrar odanın kapısına doğru yönelerek.

"Benim senin gibi yalancı biriyle konuşacağım hiç bir şey yok. Erkek arkadaşım ölmedi, ben onu öldürmedim ve o beni buradan almaya gelecek!" dediğinde Seung Hyun herhangi bir tepki vermemiş sadece derin bir nefes alıp odadan çıkmıştı. Bu çocuk anlaşılan kendisini gerçekten bayağı bir zorlayacaktı.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin