1.3

97 11 3
                                    

Seung Hyun karşısında ki adama bakarken gergin hissediyordu.

''Tüm bunlar nasıl oldu? Biz bu konuma nasıl geldik? Benim aklım hiç bir şeyi almıyor'' dedi Taeyang derin bir nefes alarak.

''Karşıma geçmiş arkadaşımın ya bana sarılacağını ya da olay çıkartacağını söylüyorsunuz?'' Seung Hyun da karşısında ki adamı taklit ederek derin bir nefes alıp o şekilde konuştu.

''Bay Dong, dediğim gibi Bay Kwon'ın çoklu kişilik bozukluğu var ve şu an sakin olan kişiliğini taşıyor olsa da narsis tarafı sizden extra nefret ediyor. İnanın bana bende bir nokta da tıkanmış durumdayım'' dediğinde Taeyang tekrar derin bir nefes almıştı.

''Eğer bana saldırırsa ne yapacağız peki?'' dedi genç adam olduğu yerde bir defa zıplayarak.

''Sakinleştirici her zaman cebimde duruyor, ne olur ne olmaz diye. Sizin bu durumda endişelenmenizi gerektirecek hiç bir şey yok yani'' dediğinde Taeyang sadece kafasıyla onaylamıştı genç doktoru. Bir arkadaşını zaten kaybetmişti, bu yüzde diğerini kazanmak için elinden geleni yapmaktan asla gocunmayacaktı.

Seung Hyun genç adamı eliyle içeri davet ettiğinde Taeyang tekrar derin bir nefes aldı ve karşısında ki adamla birlikte içeriye doğru girdi.

''Ji-yong!'' diye seslendi Seung Hyun, onun nerede olduğunu anlamak için, elinden geldiğince onu yalnız bırakmamaya özen gösteriyordu ama mecbur kaldığı zamanlarda oluyordu tabi...

''Mutfaktayım pamuk şeker!'' diye bir geri dönüt aldığında ise Taeyang kaşlarını kaldırarak yanında ki adama doğru dönmüştü ama Seung Hyun nedensizce kızardığını hissediyordu.

''Saçlarım, normalde pembeydi de'' diye kısaca kendini açıkladığı zaman Taeyang sırıtmıştı. Bunun nedeni Ji-yong'ın insanlara lakap takma alışkanlığının hala devam ediyor olmasıydı, bunun olduğunu en son iki yıl önce görmüştü çünkü.

''Mutfağın sana yasak olduğunu söylemiştim!'' diyerek bağırarak mutfağa doğru yürüdü Seung Hyun, bunu yaparken Taeyang'a bir bakış göndermişti ve genç adam kendisini onaylamıştı.

Ji-yong ise sıkıldığı ve artık kendi şarkı isimlerinde boğulduğunu hissettiği için biraz zaman öldürmek istemişti. Tabii Seung Hyun'un işinin ne olduğunu bilmediği için o gelmeden bitirebileceğini düşünmüştü çünkü artık Seung Hyun kendisine güveniyor ve ara ara onu yalnız bırakıyordu ama anlaşılan hala alt tarafı ufacık bir pasta harcı yapabileceği bir süre boyunca bırakacak kadar güvenmiyordu.

Mutfağa girdiği zaman ise gerçekten sinirli duruyordu ve bu Ji-yong'ın biraz ürkmesine sebep olmuş olabilirdi.

''Kesici ve ya yaralayıcı hiç bir şeye dokunmadım. Bisküvileri elimle parçaladım, yemin ederim. Hem çekmeceleri kilitlemişsin zaten ama sadece süt kakao ve biraz bisküvi kullandım. İstersen ellerime bakabilirsin-'' Seung Hyun sadece kaşlarını kaldırdığı zaman Ji-yong susmaya karar vermişti.

''Ama çok sıkıldım!'' dedi sonra isyan ederek. Seung Hyun ise derin bir nefes aldı ve bu durumu bir fırsata çevirmeye karar verdi.

''Sana bir şey soracağım ve doğru söylemeni istiyorum'' dediğinde Ji-yong bir kaşını kaldırmıştı.

''Eğer doğruyu söylersen, sana kızmayacağım'' dediğinde ise Ji-yong gülümsemişti çünkü daha ilk gün yaptıkları anlaşmada ona yalan söylemeyeceğine dair söz vermişti ve o zamandan bu zamana kadar zaten ona yalan söylememişti.

''Üçüncü bir kişiliğin mi var?'' dedi Seung Hyun onun gözlerinin içine bakarak ve bu cümle Ji-yong'ın yüzünde oluşmuş olan o ufacık gülümsenin saniye saniye yok olmasına neden oldu.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin