0.7

62 11 7
                                    

Ji-yong odasının kapısının bir anda açılması ile gerçekten çok ürkmüştü. Seung Hyun genelde kapıyı çalar ve o şekilde içeri girerdi çünkü.

"Beni korkuttun" dedi gelen kişiye bakıp gözlerini devirerek.

"Özür dilerim" dedi Seungri ona arkasından sarılarak. Çenesini Ji-yong'ın omzuna yerleştirmişti.

"Nereye gitmiştin?" dedi Ji-yong ellerini, sevgilisinin kendi belinde ki ellerinin üzerine yerleştirirken.

"Bir kaç küçük işim vardı ama hallettim, hem sende zaten yeni arkadaşınlaydın" dedi Seungri onun yanağından öperken.

*

Seung Hyun elinde ki çiçeklere bakarak derin bir nefes aldı ve Ji-yong'ın kapısını çaldı. Daha sonrasında ise yavaşça kapının kilidini açtı ve içeriye doğru adımladı.

"Merhaba" dediğinde Ji-yong ona bakarak kaşlarını kaldırmıştı.

"Unuttuysan diye söylüyorum, benim sevgilim var" dedi daha sonrasında Seung Hyun'un elinde ki çiçekleri gösterirken. Seung Hyun ise yeterince zor bir gün geçirmiş olmanın gerginliği ile sadece gözlerini devirdi ve çiçek buketini Ji-yong'ın masasının üzerine bıraktı.

"Arkadaşından" dedi ve iki elini de önlüğünün cebine koyarak odanın dışına doğru ilerledi ama çıkmadan önce dönüp Ji-yong'a doğru baktı.

"Ne?" dedi Ji-yong ters bir şekilde ama Seung Hyun tekrar gözlerini devirdi.

"Kesinlikle tipim değilsin" dedi birden ve çıkıp gitti odadan. Arkasında bıraktığı Ji-yong ise kaşlarını çatmıştı. Pamuk şeker kendini ne sanıyor bilmiyordu ama karşısında koskoca G-Dragon olduğunu unutuyor olmalıydı.  Gözlerini devirip derin bir nefes aldı ve yatağından kalkıp masaya doğru ilerledi. Pamuk şeker kesinlikle ilgilenmek istediği son şey bile değildi. Masada duran çiçek buketini eline aldı ve biraz inceledi. Buketin içinde bir not kartı vardı.

Ji-yong, umarım iyisindir ve sana iyi bakıyorlardır. Hayat sen ve Seungri olmadan iyice boş gelmeye başladı. Ben ve Hyorin gerçekten bütün bunlar olduğu için çok üzgünüz. Yine de ne olursa olsun senin arkanda olduğumuzu unutma lütfen. Hiç kimse seni hiç bir şey için suçlamıyor. Seung Hyun'un ailesi bile yasta olmalarına rağmen seni suçlamıyorlar. Lütfen bir an önce iyileş ve aramıza geri katıl. Hem ben hem Hyorin hem de CL seni burada bekliyoruz.

Not; amca oluyorsun, Hyorin ve ben senin ona konuşmaya bile başlamadan şarkı sözü yazarlığı yapmayı öğretmeni dört gözle bekliyoruz.

-Taeyang

Ji-yong bir anda elinde ki çiçek buketini yere düşürdü. Demek ki herkes onun burada olduğunu biliyor ama kimse gelip onu buradan çıkartmaya çalışmıyordu. Neden hiç kimse onu buradan çıkartmaya çalışmıyordu?! Gerçi Taeyang'ın zaten biriciğinde gözü olduğu için bu normaldi ama bir dakika... Amca oluyorsun yazıyordu, Hyorin hamile miydi? O zaman Taeyang, Hyorin'i gerçekten seviyor muydu? Evet anlaşılan seviyordu... Ama onun gözü en son Seungri de değil miydi? ÖYLEYDİ! Ji-yong bundan emindi! Şimdi bir anda ne değişmiş olabilirdi ki?! Eğer sevdiğinde gözü yoksa neden kendisini buradan çıkartmıyordu ki?!

Peki CL? O neden hiç bir şey yapmıyordu?! Sözde en yakın arkadaşıydı ama kılını bile kıpırdatmıyordu! Bir dakika eğer onlar onun buraya kapatıldığını biliyorsa, bütün ailesi de biliyor demekti! NEDEN HİÇ KİMSE HİÇ BİR ŞEY YAPMIYORDU TANRI AŞKINA?!

"Hayır" dedi kendi kendine kafasını sağa sola sallamaya başlayarak.

Hiç kimse seni hiç bir şey için suçlamıyor.

Bu cümle Ji-yong'ın kafasında dönüp durmaya başladı, ne yapmıştı ki hiç kimse onu suçlamıyordu? Seungri'nin ailesi neden yastaydı?!

Erkek arkadaşın öldü, onu sen öldürdün.

"HAYIR!" diye bağırdı Ji-yong, hayır bu olamazdı! Bir kere Seungri zaten onunla birlikte kalmıyor muydu?

"Bırak şunu!"

"Asıl sen bırak!" Ji-yong gözlerinin önüne gelen Seungri'nin kan kusan haliyle beraber gerçekten çok büyük bir çığlık attı. Hatta öyle büyük bir çığlıktı ki bu, üç yan odada Daesung ile sohbet eden Seung Hyun bile bunu duymuştu.

"Sanırım bir sorun var" dedi Daesung korkuyla.

"Daesung bunu yarın tamam-"

"Git, gitttt" dedi Daesung onu resmen odadan kovar bir şekilde. Onun bu hareketiyle Seung Hyun resmen koşarak çıktı odadan. Görevlilere üstüne basa basa demişti ki 'Notu kontrol ettiniz mi?' ve görevliler ettiklerini söylemişlerdi ama anlaşılan Seung Hyun'u başlarından savmışlardı, Seung Hyun ise sadece bir defa için onlara güvenmişti.

Anında kilidi açıp tekrar Ji-yong'ın odasına girerken kat görevlileri de onunla birlikte gelmişlerdi. Ji-yong köşeye sinmişti ve bağırıyordu.

"Hayır yapmadım!" diye bağırdı önce.

"Evet, yaptın" dedi daha sonra oldukça sakin bir ses tonuyla. Seung Hyun ise olduğu yere çakıldı.

"HAYIR YAPMADIM!" diye tekrar bağırdı Ji-yong kafasını iki yana sallayarak. Daha sonrasında iki eliyle de kulaklarını kapattı.

"YAPMADIM, BUNU YAPMADIM!" kat görevlilerinden biri Seung Hyun'un yanına gelip onu dürtmek zorunda kalmıştı çünkü adam gözlerine inanamıyordu, bu aklına gelenlerden bile daha kötüydü.

"Hemen bir doz sakinleştirici getirin" dedi Ji-yong'ın yanına doğru giderken ama adam hareket etmedi.

"Efendim bugün cumartesi, Bay Kwon'ın normal ilaçlarını ikişer doz verdiğimiz gün." Seung Hyun derin bir nefes almak zorunda hissetti kendisini. Bütün aksilikler bugün kendisini buluyordu anlaşılan.

"O zaman odadan çık ve kapıyı kilitle!" dedi ve gidip Ji-yong'ı omuzlarından tutarak sallamaya başladı.

"Ama Profesör-"

"Dediğimi yap!" diye bağırdı Seung Hyun ve Ji-yong'ı daha sert sallamaya başladı.

"Ji-yong bana bakar mısın?!" Tabi ki bir işe yaramıyordu. Ji-yong hala kendisiyle yaptın yapmadım kavgası ediyor ve bağırıyordu. Bir tür transa girmiş gibiydi ve kendisiyle kavga ediyordu.

"Kwon Ji-yong! BANA BAK!" diye bağırdı ama Ji-yong bu sefer güldü ve 'yaptın ve bundan zevk aldın' dedi. Seung Hyun ise ona sakinleştirici vermeden bu durumun içinden nasıl çıkabileceğini düşünmeye başladı. Onu sallayarak kendine getiremeyeceğini fark ettiği için ondan uzaklaşmıştı. Daha sonrasında aklına gelen ilk şeyi yapmayı düşündü.

"Kesinlikle savunma yazmam gerekecek" dedi kendi kendisine ve Ji-yong'ın karşısına dikilerek ona sert -gerçekten çok sert- bir tokat attı. Onun bu hareketiyle Ji-yong bağırmayı kesti ve korkuyla gözlerinin açıp karşısında ki adama doğru baktı.

"Pamuk şeker" deyip bir anda ona sarıldığı zaman Seung Hyun afallamıştı.

"Ben yapmadım" dedi Ji-yong açıkça ağlayarak.

"O yaptı, ben hiç bir şey yapmadım" dediğinde Seung Hyun derin bir nefes alarak karşısında ki genç adama sarılmıştı. Artık net olarak Ji-yong'ın hastalığını biliyordu.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin