1.5

92 8 10
                                    

''Neden sorununu bana söylememek konusunda bu kadar kararlısın Hyung?'' dedi Ho-seok kahve bardağını ona doğru uzatırken. Seung Hyun inatla yüzünü ona doğru dönmüyor ve parlak gök yüzünü izliyordu.

''Bir sorunum olduğunu da nereden çıkardın?'' dedi, kahve bardağını almak için yüzünü dönmek zorunda kalmıştı. Onun bu cümlesiyle Ho-seok gülümsemiş ve onun karşısına gelecek şekilde oturmuştu.

''Yapma ama Hyung, en son ne zaman bu camdan dışarı bakıp gece gece yıldızları izledin?'' dediğinde Seung Hyun derin bir nefes almıştı. Hem ev arkadaşı hem de çocukluk arkadaşı olan bu çocuk ondan yedi yaş küçük olmasına rağmen bazen kendisinden daha olgun olabiliyor ve o şekilde davranabiliyordu.

''Bilmiyorum?'' deyip kahvesinden bir yudum aldığı sırada Ho-seok gülümsemesini bozmamış ve ayaklarını kendisine doğru çekmişti.

''Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun, birlikte büyüdük, dostuz vs vs işte'' dediğinde onunla beraber Seung Hyung'ta gülümsemişti.

''Pekala tamam'' dedi Seung Hyun ellerini kahve bardağına sararken. Hala profesyonel davranamadığı için kendisi o kadar çok kızıyordu ki...

''Sana yeni hastamı anlatmıştım'' dediğinde Ho-seok sadece kafasıyla onaylamıştı.

''İyileşmek için elinden geleni yapıyor ve bu çok güzel bir şey'' dediğinde yine bardağını dudaklarına götürmüştü.

''Ama?'' dedi Ho-seok yavaşça.

''Bunun bir aması var değil mi?'' dediğinde Seung Hyun ellerini yine kahve bardağına sarmış ve derin bir nefes almıştı.

''Bunu yapmasının nedeni benden hoşlanması'' dediğinde Ho-seok artık gülümsemiyordu ama yine de pozitif kalmaya çalıştı.

''Hyung'' dedi yumuşak bakışlarla.

''Bir hastanın senden hoşlanması başına ilk defa gelen bir şey değil ki?''

''Doğru'' dedi Seung Hyun sonunda kafasını bardağından kaldırıp bakışlarını Ho-seok'un bakışlarıyla birleştirdiği sırada. Ho-seok ise başta problemin ne olduğunu anlayamasa da Seung Hyun gözlerine doğru baktığında, gözlerinin dolu olduğunu görmüştü.

''Siktir'' dedi ani bir çıkışla ama ne söylediğini farkına varınca bir elini ensesine götürmüştü.

''Özür dilerim'' diye fısıldadığı zaman Seung Hyun saniyelikte olsa gülümsemişti.

''Sorun değil'' dediğinde Ho-seok derin bir iç çekerek tekrar karşısında ki adama doğru baktı.

''Yani'' dedi yavaşça.

''Sende ondan hoşlanıyorsun? Doğru mu anladım?'' Seung Hyun gözlerini kapattı ve başını salladı onaylamak amacıyla. Ho-seok ise sorunun ne olduğunu artık biliyordu.

''Sonunda kendini cezalandırmaktan vazgeçtin demek'' dediğinde gülümsemeye çalışıyordu ama Seung Hyun gözlerini açınca yaramaz bir damla yanağından düşünce Ho-seok oturduğu yerden kalkarak hemen abisinin yanına doğru adımlamıştı.

''İntihar etmesi senin suçun değildi''


3 Gün Sonra


Ji-yong kafasını pikesinin altından çıkartmak istemiyordu, her şey bir anda tuzla buz olmuştu. Seung Hyun kendisine o kadar soğuk ve ters davranıyordu ki Ji-yong'ın kalbi acıyordu. Öte yandan içinde ki şeytan diye tanımladığı diğer kişiliği ise onunla konuşup duruyordu. 'Sırf olay çıkartmanı istemediği için yaptı her şeyi' diyordu. 'Konser bitti ve sana olan ilgisi eksilere düştü' diyordu ve Ji-yong buna daha ne kadar katlanabileceğini düşünürken Seung Hyun ona, doktor değiştireceğini söylemişti ve bu onu mahvetmişti. Gerçi Seung Hyun bunun geçici bir süre için olduğunu ve stajyerinin kendisiyle ilgileneceğini söylemişti ama yine de Ji-yong fazla üzgündü.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin