3.5

140 8 5
                                    

Yeminler edilmişti, tören kaldığı yerden sanki hiç bir şey olmamış gibi devam etmişti. Sanki öldüğü sanılan biri geri gelmemişti de eski bir arkadaş uğrayıp çıkmıştı ama Seung Hyun biliyordu, ağır bir kriz gelecekti, belki sinir belki ağlama sinirleri onu bilmiyordu ama bu olay bu şekilde tabi ki kapanmayacaktı.

''Babacım'' dedi Seung Hyun kucağına Sang-min'ini alıp kocasının yanına doğru giderken. Dami ona bebeği verirken asına bakarsanız hiç rahat değildi ama yine de vermişti.

''Siz şimdi ne yapacaksınız Seung Oppa?'' dedi Hanna, o da pek rahat değildi aslına bakacak olursanız.

''Normalde bu geceyi evde geçirip daha sonrasında ufak bir tatile çıkmayı planlıyorduk ama şu an ne olacağını asla bilmiyorum kızlar'' dedi Seung Hyun ve ikisine de kısacak gülümseyip yürümeye devam etti.

''Kocacığım'' dedi gülümseyerek, Ji-yong ise sadece kısaca gülümsedi ve ardından bakışları onun kucağında ki bebeğe doğru kaydı.

''Sen arabaya geç Seung, ben beş dakikaya geleceğim''

''Bebe-''

''Seung, lütfen, yoksa bana güvenmiyor musun?'' Seung Hyun derin bir nefes alıp kucağında ki bebeğini omzuna yasladı ve karşısındaki adamın saçlarına ufak bir öpücük kondurdu.

''Sana güveniyorum, bunu biliyorsun. Biz arabada bekliyoruz'' dediğinde aslına bakacak olursanız pek huzurlu olduğu söylenemezdi çünkü yaşadığı şeyin çok ağır olduğunu biliyordu.

Ji-yong ise saçlarına konan bu ufacık öpücükle bile o kadar rahatlamıştı ki gözleri bile kapanmıştı kendiliğinden. Kocası arabaya doğru ilerlerken kendisi de arkasına döndü ve açıklık alanda Taeyang ile göz göze gelmek için gözleri onu aradı. Mekanın en ucunda Hyorin ile tartışıyor gibi görünüyordu ama bu Ji-yong'ın zerre umurunda değildi. Hızlı adımlarla onlara doğru ilerlemeye başladı. Hanna'nın şaşırmamasını anlayabiliyordu, kız kardeşiydi ve öğrendiğinde kendisine geldiğini de anlayacak kadar zekiydi ama Taeyang? O neden şaşırmamıştı? Diyelim ki biliyordu, neden kendisine anlatmamıştı? Neden onun bütün bu cehennemi yaşamasına izin vermişti? Bunların cevaplarını istiyordu ve sormak her zaman anlamaya çalışmaktan daha kolaydı.

''Dong Young-Bae'' diye bağırdığında hem Taeyang hem de karısı kendisine doğru dönmüştü ama Hyorin oldukça sinirli bir şekilde kocasından uzaklaşmaya başlamıştı bile. İnsanların sadece mimikleri bile bu olay hakkında ki fikirlerini çözmek için yeterliydi aslında, anlaşılan Hyorin bilmiyordu ve kocası sakladığı için kocasına en az Ji-yong'ın olduğu kadar kızgındı.

''Bak'' dedi Taeyang arkadaşı yanına geldiğinde.

''Bak mı? Ne? İnanılmazsınız! Hepiniz!'' diye bağırdı Ji-yong.

''Ne kadar aptalım? Arkamdan dalga da geçtiniz mi?'' dediğinde Taeyang gözlerini kapatmıştı ve arkadaşının kendisine bağırmasını kabullenmeye karar vermişti. Onun hiç bir şeyi içine atmamasına özen gösteriyordu çünkü.

''Ya da'' dedi Ji-yong sinirle.

''Canının gerçekten hiç mi yanmadı? Bana hiç mi üzülmedin? Vicdanın bile seni hiç rahatsız etmedi mi ya?!'' diye bağırdığında hala rahatlamış hissetmiyordu Ji-yong.

''İnsan olan biri bile üzülürdü benim halime, özellikle veda konserinin sonunda ne hale geldiğimi görmüştün değil mi? Ve biliyor musun Young?'' dedi Ji-yong belki de en az on beş yıl sonra ilk defa ona ismiyle seslenerek.

''O benim iyi olan halimdi'' Taeyang karşısında ki adamın haklı olduğunu biliyordu, bunların hiç birini hak etmediği konusunda hem fikir olduğu için zaten en başından beri onu hiç suçlamamış hep arkasında durmaya çalışmıştı.

Obsession | Nyongtory & GTopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin